Bu gün tam bir ay oluyordu. Tam tamına 30 gün. Arafla sevgili olduktan sonra günler daha güzel, saatler daha heyecanlı, hayat ise daha anlamlı olmuştu benim için.
Ailemi kayp ettikten sonra, kendime kapanmış ve yaşadıklarımdan zevk alamaz olmuştum. Her ne kadar arkadaşlarım bana destek olsalar da, bir türlü onlarsız olmayı kabullenememiştim.
Ailemin ölümünden sonra hayattan anladığım tek gerçek şuydu " her gülenin gerçekten güldüyüne inanma!" Bunu kendimden biliyorum. Arkadaşlarım arasında en komik, en eylenceli, en şakacı ve en gevezeleri bendim. Bu yüzden de girdiyim her ortama ayak uydura biliyordum. Bunu yapmamın tek sebebiyse yalnızlıktı. Ailemin ölümü ve hiç bir akrabamın beni umursamaması beni yalnızlığa itiyordu ama her fırsatta yeni bir dost, arkadaş edinyordum.
Biliyorum hepsi gerçek kanka değildi ama etrafımda çok insan olduğunda korkmuyordum. Hatta bu yüzden Aslıyla Öyküyü benim evimde kalmaları için ikna etmiştim.
Her ne kadar eylenceli günler geçirsemde, yatağıma yattığım anda garip bir duygu çöküyordu üzerime. İçimde , en derinlerde hiss ediyordum boşluğu. Bir türlü doldiramadığım o boşluk sürekli büyüyordu . Taa ki Arafla tanışana kadar.
Onu ilk görüşümde,okulda üzerimden geçmişti ya , işte o gün nefret etmiştim ondan. Sonra şirkette çalıştığım günlerde korkuyordum ve gittikçe daha da büyüyordu korkum. Ancak korkum hayranlığa, hayranlık ise aşka teslim olmuştu zamanla.
Evet korkunç bir insan, mafya, karanlık adam ama hiç bir kötü tarafı ona olan hislerimi azaltamıyor. Öfkelenince tam bir tazmanya canavarı oluyor orası ayrı.
O kızınca , sinirlenince çok korkuyorum mesela, ödüm kopuyor, ama o sinirlendiyinde ona saklanmak istiyorum hep . Sanki kendinden bile o koruyacakmış gibi. Ona sığınmak, onda kaybolmak istiyorum.
Neden ona bu kadar bağlıyım? Ya da ne ara bağlandım? Bilmiyorum.
Sanki hep varmış hayatımda, yada bu güne kadar onu beklemişim gibi. Bana karşı ilk adımında kabullendim , sahiplendim onu.Daha aramızda ilişki yokken bile kıskanıyordum onu. Hemde deli gibi. Mesela şirket ortaklarından birinin kızı var . Adı Melisa,sırf Arafın gözüne girmek için her toplantıda babasının peşine takılır ,gelir.
Saçma sapan bakışlar atıyor Arafa. Allah aşkına öyle baktığında kendini güzelmi sanıyor bu kız. Yok yani ben felç geçirmiş botokslu bir yüzden başka bir şey göremiyorum da.!
Her neyse işte her toplantıda bilerek üzerine kahve döküyorum. Ve o bakışları atmaya devam ettikçe bende dökmeye devam edicem.!!
Arafla sürekli birlikte vakit geçiriyoruz. Yemek yiyor, film izliyoruz . Bazen de ben ona ailemi anlatıyorum.
Ve tabii ki Araf bana "Ateş" kanunlarını da ezberletmeyi ihmal etmiyor.
Madde 1 "Araftan habersiz hiç bir yere gidilmeyecek."
Madde 2 " Arafın uygunsuz gördüyü hiç bir yere gidilmeyecek"
Madde 3" Kısa , dekolteli, açık saçık kıyafetler giyinilmeyecek"
Madde 4" Karşı cinsten olan hiç bir varlıka iletişime geçilmeyecek".
Bla bla bla .....
Off her neyse . Ben Araflayım , mutluyum ve en önemlisi aşığım. Onun bana aşık olmadığını biliyorum ama deyer veriyor en azından bunu hiss ediyorum. Bu bile bana yeter . Onun tarafından sevilmek hayal gibiydi bana, ama bu gün sevgiliyiz.:)
__________________________
Araftan erken gelmiştim şirkete. Hemen odama geçip notları hazırlamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Kızın Sert Adamı
Ficción GeneralKüçük, masum kızımız Elif. Sert, karanlık adamımız Araf. İki insanın sürükleyici aşkı. Her şeye rağmen sevdiyi adama tutunan kız. Arafın karanlık hayatı, Elifin karanlık geçmişi. Her şeyin başladığı yerde ya onlar bitecek, ya da her şeyin bittiyi y...