Bölüm 21-BOŞ EV

48 18 26
                                    

Herkese merhaba yeni bölüme hoşgeldiniz :) Beğendiyseniz beğenmeyi, eksik bulduğunuz şeyleri yorum yapmayı unutmayın :) Yorumlarınız benim için çok değerli keyifli okumalar :)

"Uzay" diye bağırıyorum bütün gücümle.

Beni duyuyor, aramızda birkaç metre var, sesimle birlikte duruyor. Ona koşmak istiyorum ama hareket edemiyorum. Bekliyorum sadece. Yüzüme bakmasını istiyorum ama o bakmıyor. Kalbim acıyor ama neden bilmiyorum. Duruşundan sinirli olduğunu anlıyorum, neden sinirli olduğunu düşünüyorum ama bir neden bulamıyorum.

Uzay nereye gidiyor bilmiyorum, neden gittiğini de bilmiyorum. Açıkçası hiç merak etmiyorum da. Ama gidiyor işte ve onun gidiyor olması beni yok etmeye yetiyor. Gitme demek istiyorum fakat sadece dudaklarımı oynatabiliyorum, sesim çıkmıyor.

Sonunda bana dönüyor, yosun yeşili gözleri gözlerimi delip geçiyor.

"Esra"" diyor öfkeyle.

Ne Esra'sı demek istiyorum, benim adım İstanbul ben senin aşık olduğun kızım demek istiyorum ama o bana öyle öfkeyle bakıyor ki hiçbir şey diyemiyorum korkuyla siniyorum sadece. Düşünüyorum da onu daha önce hiç bu kadar öfkeli görmemiştim. Bu kız benim güzel adamıma ne yapmış böyle, ne yapmış da bu adamı bu denli sinirlendirmiş? Bu adamın aşka olan bütün inancını nasıl kaybettiğini şimdi çok daha iyi anlıyorum, gözlerinde görüyorum.

Kocaman bir ormanın ortasındayız, her tarafımı sarmış ağaç kokusu. Kafamı kaldırıyorum ama gökyüzünü göremiyorum ağaçların dallarından. Saat kaç bilmiyorum, bu orman nerede bilmiyorum, bu ormana neden ve ne zaman geldim bilmiyorum. Tekrar Uzay'ın gözlerine çeviriyorum gözlerimi. Gözleri yapraklardan bile daha koyu yeşil.

"Ben" diyebiliyorum sadece.

Oysa söylemek istediğim çok şey var. Neden bana Esra diyorsun demek istiyorum, neden bu kadar öfkelisin demek istiyorum. Bana sarıl saçlarıma değen ellerinden bana aksın bütün öfken demek istiyorum ama diyemiyorum.

"Ben sadece seni sevdim Esra sen bana bunu nasıl yapabildin?" diyor.

Cevap vermiyorum. Ne diyebilirim ki? Ben kimim ki? Esra değilim ben, değilim değil mi?

O sadece Esra'yı sevmiş. Bir bıçak gibi saplanıyor kalbime sözleri. Hayır diyorum bu doğru değil, bu bir kabus, o henüz beni tanımıyor bu kabusta. Yinede kalbimdeki acıyı dindiremiyorum. Acıtan bir soğukluk hissediyorum göğsümde. Sanki kelimeleri bir bıçakta can bulmuşta kalbime batmış gibi sanki kalbim kanıyor gibi bir soğukluk. Ben sadece seni sevdim Esra, cümlesi yankılanıp tekrar tekrar çarpıyor suratıma. Olamaz diyorum, canımı yakan bu gerçeği kabullenemem. Her ne olursa olsun Uzay sadece Esra'yı sevmedi beni sevdi o, bana aşık oldu o.

"Evet sus böyle yapabildiğin en iyi şey bu zaten. Senden nefret ediyorum ama şunu bil ki senden sonra hiçbir kızı sevmeyeceğim" diyor.

Bu doğru olamaz, beni sevdin sen Esra'dan sonra böyle düşünüyor olamazsın.

Sen beni sevdin Esra'dan sonra demek istiyorum ama o cevap vermemi beklemeden arkasını dönüp hızla yürümeye başlıyor, peşinden gitmek istiyorum ama hareket edemiyorum, arkasından bağırmak istiyorum ama sesim çıkmıyor. Birkaç dakika içinde yalnız kalıyorum ormanda, hava birden kararıyor. Ve havanın kararmasıyla her şey anlam kazanıyor. Anlıyorum rüyadayım, burası benim dünyam işte, Uzay gidiyor ve benim dünyam kararıyor bir anda. Ama hala neden bana Esra dediğini anlamıyorum. Uyanmak istiyorum ama uyanamıyorum. Bir ağacın dibine oturup sırtımı ağacın gövdesine yaslıyorum. Uzay'ı bekliyorum sanırım, geri gelmesini umut ediyorum ama biliyorum geri gelmeyecek Uzay gittiyse geri gelmez.

ZAMANDA VE UZAYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin