"Asya bu adamın seni ne kadar kırabileceğinden bahsedip duruyorsun neden onunla birliktesin hala?" diyorum merakla.
Gerçekten anlamıyorum. Eğer bu adam onu kırabilecekse ona bu izni neden veriyor. Böyle bir adamı neden hayatında tutuyor anlamıyorum. Aşk bu mu gerçekten? Birine seni kırma hakkı vermek mi aşk? Tamam yakınlarımıza bu hakkı veriyoruz ama o bundan o kadar emin ki. Gönül rahatlığıyla bu adam beni çok kıracak diyor. Asya aşık mı oldu bu adama? Aşık olunca böyle mi oluyor?
"Eğer birinin seni en çok kıracak insan olduğunu düşünmüyorsan ona aşık değilsindir." diyor gülümseyerek.
Böyle bir cümleyi bile nasıl gülerek söylüyor? Bu kadar mı aşık o adama. Birinin seni çok kıracağını bilmek ve buna rağmen onun yanında durmak aşksa ben Uzay'a aşık mıyım? Aşk bu kadar basit olabilir mi gerçekten bilmiyorum. Aşık olunca al bu benim kalbim istediğin kadar kırabilirsin mi diyoruz? Bu kadar aptal olduğumuza inanmak istemiyorum açıkçası.
"Aşk bu mu?" diyorum.
"Aşk bu. Aşk artık istediğin her şeyin o adamın yaptıkları olması demek. Aşk birini seni kırabileceği kadar yakınına almak demek. Aşk bu işte İstanbul" diyor.
Anlamıyorum ve anlamadığım için o kadar kızıyorum ki kendime. İnsan olmak çok zor ve duygular çok tuhaf. Bir söz verdim ve verdiğim sözü tutmaya çalışıyorum. Asya haklı mı aşık olmak bu kadar basit olabilir mi gerçekten? Eğer aşk bu kadar basit bir şeyse bu kadar basit olması çok acı değil mi?
Sessizce kalkıyorum kahvaltı masasından. Çantamı alıp çıkıyorum evden. Ben Uzay'a aşık olmamalıyım.
Bunu düşünürken bile aslında ne kadarda geç olduğunu fark ediyorum. Dersteyken bile kafamda sürekli Uzay ve Asya'nın söyledikleri var. Ders bitince hemen çıkıyorum sınıftan, hava almam lazım. Sanki artık hiçbir şeye odaklanamıyormuşum gibi hissediyorum, sanki yavaş yavaş başka birine dönüşüyormuşum gibi. Belki de yok oluyorumdur kim bilir.
Çimlerde oturup kitap okuyorum derslerim bittikten sonra. Eve gitmek istemiyorum sadece kafamı bu kitaba verip Asya'nın söylediklerini ve Uzay'ı düşünmemek istiyorum. Kendime bir türlü engel olamıyorum, Uzay hep aklımda. Gülüşü geliyor gözlerimin önüne. Gülümsüyorum, sonrada kızıyorum kendime. Onun yüzünden aynı sayfayı defalarca okuduğum için kızıyorum kendime. Bak İstanbul diyorum yarım saattir aynı sayfaya bakıp kendime sesleniyorum ve kendi kendime konuşuyorum. Aslında kendi kendime değil kendimle konuşuyorum. İkisi gerçekten çok farklı şeyler. İçimdeki aşkın ne olduğunu bilmeyen İstanbul'la konuşuyorum ben. Uzay'ın gülüşünü her hatırladığında gülümseyen İstanbul'la konuşuyorum hatta daha çok tartışıyorum. Ama tek bir konuda ikimizde aynı fikirdeyiz, aşk bu kadar basit olmamalı ama korkarım aşk bu kadar basit.
"Hadi kahve içelim" diyor Uzay hızla yanıma oturarak.
Suratına bakıyorum. Biraz boş biraz da kızgın bakıyorum. Kafamın içinde bu kadar yere sahip olduğu için kızgınım ona ama o gülümsüyor. Bir insan nasıl bu kadar güzel gülümseyebilir diye düşünüyorum. Aklım almıyor. O kızın böyle bir adamı nasıl bıraktığını da aklım almıyor gerçekten. Gözler kalbin aynasıdır derler ya gerçektende öyleymiş. Uzay'ın yosun yeşili gözlerine baktığım gün anladım bunu. Bu adamın yosun yeşili gözlerine bakınca çektiği bütün acıları görebiliyorum. Bu gözler çok ağlamış. Bu adamın kalbi çok acımış. O kadar acımış ki demirlerden surlar örmüş kalbinin etrafına artık kimse giremesin diye.
Ben kapıdayım hava soğuk, yakında yağmur başlayacak biliyorum kapıyı çalıyorum ama o beni içeri almıyor. İçeride biliyorum sesini duyuyorum ama kapıyı açmıyor bir türlü. Açamazda biliyorum. Bunu yapamaz. Canı bu kadar yanmışken olmaz artık. O yüzden daha da dibe batacağım ben, ben bu kapıda sırılsıklam olacağım biliyorum. Ama yinede buradan bir yere gitmiyorum. Soğuktan donarak öleceğim ben ama yinede buradayım hala. Onun kapıyı açma ihtimali değiyor sanki her şeye. Tüylerimi ürperten soğuğa değiyor, beni ıslatmaya başlayacak olan yağmura değiyor, yavaş yavaş ve acı içinde ölecek olmama değiyor, burada böyle korkmama değiyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANDA VE UZAYDA
RomanceYeterince kırılmış kalplere. Küçükken başımı yastığa koyduğum zaman gözlerimi kapatıp bütün günümü hayal ederdim bu kez yaşadığım şekilde değil olmasını istediğim şekilde. O çocuk benimle dalga geçmemiş, o hoca aptal olduğumu düşünmüyor ve şimdi ann...