Çok uzun bir zamandır yeni bölüm yayınlamadığımın farkındayım ve bunun için gerçekten çok üzgünüm. Bugün iki bölüm yayınlayacağım bu yüzden. Okul nedeniyle yoğun olduğum için yeni bölüm yayınlamaya fırsatım olmamıştı umarım telafi edebilirim bu iki bölümle.
Daha çok gülümsüyor daha az üzülüyorum artık. Kötü şeyler olmadığı için değil gülümsemek için çok vaktim kalmadığı için. Elimi kesiyorum domates doğrarken ve şükrediyorum kesecek bir elim olduğu için. Annem yumurtayı nasıl sevdiğimi soruyor normalde olsa bunu bilmediği için üzülecek olan ben yanımda olup bunu sorduğu için şükrediyorum. Vaktinde bir restaurant da Uzay'ın gidebilme ihtimali için salya sümük ağlamış olan ben bugün her sabah uyanıp da onu görebildiğim için şükrediyorum son günlerimiz olduğunu bildiğim halde.
İyi oldu belki de gerçekten olması gereken buydu. Belki Allah başıma o kadar çileyi sırf ben şükretmeyi öğreneyim diye verdi. Hak ettim ben bunları. Ama Uzay'ın ve sizin ne suçunuz vardı bilmiyorum. Tam dört ay. Dört aydır her sabah size sahip olduğum için şükrediyorum. Şimdi anlıyorum bir annenin çocuğunu sevmemesi gibi bir ihtimal olmadığını. Bugün kalbimde hiç korku olmadan annemi affettiysem anne olmanın ne demek olduğunu öğrendiğim için. Zor biliyorum. Annesizlik çok zor. Beş ay sonra siz gözlerinizi açarken sizi göremeden gözlerimi kapatacak olmam çok zor. Ama kızmayın kendinize. O gün o hastaneden çıkınca aldığım bu defter sizin annenizin size bıraktığı en küçük şey. Ben anne tavsiyesiyle büyümedim ama siz büyüyün istedim. Ne yaşadıysam kelimelerimin el verdiğince anlattım size, benim size bıraktığım en önemli şey babanız ve anılarım unutmayın.
Bugün sizin cinsiyetinizi öğrenmeye gideceğiz. Çok güzel bir odanız olacak bundan sonra bütün enerjimi sizin odanıza ayıracağım. Babanızla albüm yapmaya başladık resimlerimizi ikinize de bir tane albüm yapıyoruz. İlk albümünüz olan bu, bundan sonraki albümlerinizi güzel anılarınızla doldurun.
"Hazır mısın biriciğim?" diye giriyor odaya Uzay.
Oysa tabi ki hazırlanmadım. Gülümsüyorum.
"Hadi çabuk giyin çıkalım" diyor.
Bir şey demeden dolabımın karşısına geçip giyecek bir şeyler arıyorum. Cinsiyetinizi öğreneceğimiz için o kadar heyecanlı ki. Hep erkeklerin babalığı çocuklarını kucakladıkları anda anladıklarını söylerler ama Uzay hiçte öyle değil. O kadar heyecanlı ve sizi öyle umutla bekliyor ki.
Uzun bir elbise ve babetlerimi giyiyorum. Çantamı da alıp çıkıyorum odadan. Aşağı inince Uzay'ın kapının önünde heyecandan volta attığını görüyorum. O kadar güzel gözüküyor ki bir süre onu izliyorum. Sonunda onu izlediğimi fark edip kafasını kaldırıp yosun yeşili gözlerini gözlerime çeviriyor. Utanarak gülümsüyorum imalı bakışları karşısında.
"Beni mi izliyordun?" diyor alay dolu gülümsemesini de suratından silmiyor.
"Evet" diyorum hiç tereddütsüz.
Bana yaklaşıp aramızda birkaç santim kalınca duruyor. Saçımı kulağımın arkasına atıp konuşuyor.
"Hep izlesene" diyor.
Gülümsüyorum. Hep izlerim demek istiyorum aslında ama hep izleyemeyeceğimi biliyorum. Ona yalan söylemek istemiyorum. Avuçlarına boş umutlar vermek istemiyorum. Çünkü biliyorum vereceğim her umuda razı.
"Nerede olursam olayım aslında hep kalbindeyim" diyorum.
Gözleri doluyor. Oda hüzün kokuyor birden. Canı yanıyor. Bir birlikte bir kişiyiz artık, ben gidince eksik kalacak biliyorum. Yinede giderken ona sizleri bırakıyorum benim yerime siz tamamlayacaksınız babanızı. Babanız size ne kadar acı çektiğini asla göstermeyecek ama siz hep bileceksiniz aslında olanları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANDA VE UZAYDA
RomanceYeterince kırılmış kalplere. Küçükken başımı yastığa koyduğum zaman gözlerimi kapatıp bütün günümü hayal ederdim bu kez yaşadığım şekilde değil olmasını istediğim şekilde. O çocuk benimle dalga geçmemiş, o hoca aptal olduğumu düşünmüyor ve şimdi ann...