Kapıya açmaları için vurmanın çok gereksiz bir eylem olduğuna karar verdikten sonra odada bir oraya bir buraya gitmeye başladı. Sonunda aklına gelen fikir ile gözleri parıldamış ve yüzüne bir tebessüm yapışmıştı.
Cebinden telefonunu çıkardı ve numarayı tuşladı.
"911 mi? Bir ihbarda bulunmak istiyordum."
**********
Namjoon deponun görüş alanına girmesi ile ağaçların arabanın görünümünü engellemesine dikkat ederek park etti. Anahtarı kontaktan çıkarmadan önce dışarıdan oldukça sessiz binanın dış cephesine baktı.
"Oldukça uzak bir mekanda olmasına rağmen neden kapıya dikkat çekmemek amacıyla adam koymamışlar?" sordu binayı incelerken.
"Demek ki Park Ji Seok bile olsan kendinden taviz vermen gerekiyormuş." Jungkook kulaklığıyla ilgili son rötuşları yaparken konuştu.
"Derken?" Taehyung koltuğun bir köşesine sinmiş arabadan inmeye hazırlanan gençleri sessizce izlerken konuştu.
Eğer beni de götürmezseniz Jimin'in kilitli olduğu odanın kapısını açarım diye tehdit ettikten sonra arabadan inmemek şartı ile onu da yanlarında getirmişlerdi."Burası oldukça ıssız bir yer olduğu için kimsenin gelmeyeceğinden eminler. Buna rağmen eğer kapıya adam dikerlerse karşı taraf bunu tehdit olarak algılar." Hoseok giriş kapısını incelerken konuştu.
"Ya da daha kimse gelmemiştir." Seokjin omuz silkerken konuştu.
Taehyung, Hoseok'un Seokjin'in dediğine karşılık değişen aurası ile gülmemek için kendini zor tutmuştu.
"Hayır, geldiler." Yoongi dizinde duran bilgisayarı karşısında oturan gençlere çevirdi ve devam etti.
"On dakika önce Ji Seok geldi ve rahat görünmesine rağmen her an Jimin'i çıkagelmesi durumunu düşündüğüne eminim." herkesin üzerinde gözlerini gezdirdi.
"Neyse ne, elimizi çabuk tutsak iyi olur." Jungkook ceketinin yakalarını düzeltirken konuştu.
"Diğer taraf gelmedi mi daha?" Namjoon hala kontakta duran anahtarın takılı olduğu anahtarlık ile oynarken konuştu.
Yoongi bilgisayarı kendine çevirdikten sonra elini mükemmel bir hızda klavye üzerinde gezdirdi. Aradan bir süre geçtikten sonra kulaklığındaki tuşa bastı ve diğerlerine döndü.
"En son buraya kırk beş dakikalık bir mesafedeki kameraya yakalanmış..." cebindeki telefonunu çıkarırken duraksadı. Elindeki telefonunun güç tuşuna bastıktan sonra aydınlanan ekran ile gözlerini kısmayı ihmal etmemişti. Saati kontrol ettikten sonra bakışlarını Namjoon'a çevirdi ve devam etti.
"Ki bunu da kırk beş dakika önce yapmış." dedikten sonra duydukları yumuşak zemine temas eden araba tekerlekleri ile herkes sessizleşmişti.
"Son rötuşlarınızı yapın. Şarjörlerinizin dolu olduğundan ve silahlarınızın emniyetinin açık olduğundan emin olun." Jungkook şarjörünün dolu olduğundan emin olduktan sonra bakışlarını aynı işle meşgul olan üyelerin üzerinde gezdirdi.
"Sen..." parmağını Taehyung'a doğrulturken bir yandan da her kelimesinde bir adım atarak koltukla bütünleşen gence doğru yaklaşıyordu.
"Eğer oturduğun o koltuktan bir milim bile kıpırdamayı düşünürsen beynini patlatırım. Bir de seninle uğraşamam." odaklanmış olduğu göz bebeklerinin korkudan titrediğini görmek hoşuna gitmişti.
Yüzünde ufak bir tebessüm oluştuktan sonra tekrardan donuk yüz ifadesine büründü ve sanki daha fazla olabilirmiş gibi daha da sinmiş olan gençten uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Justice◾pjm+jjk
Fanfiction"Benimle savaşma Jungkook. Çünkü kazanırsan, kaybedersin."