"Ve Jungkook..." büyüğünün göğsünde olan başını kaldırarak sadece çenesini yasladı.
"Hm?" başını kaldırarak tatlı bir mırıldanma ile ne olduğunu sordu genç adam.
"Sen haklıydın ve ben hiçbir yere gitmiyorum."
**********
Ertesi sabah yatağında(?) uyanan Jimin şaşkınlıkla etrafına bakınırken içeriye elinde yemek tepsisiyle giren Jungkook küçüğünün neler olduğunu çözmeye çalışan boş gözleri ile karşılaşınca yüzüne bir tebessüm yerleştirmişti.
"Uyandığımda her yerim tutulmuştu. Senin de o durumda olmanı istemediğimden seni buraya taşıdım. Umarım sorun etmezsin." elindeki tepsiyi yatağın yanındaki komodine yerleştirirken soru işaretlerini gidermek amaçlı açıklamasını yaptı.
"Bu davranış da neyin nesi?" kaşlarını çatarken yatağın kenarına oturmuş gence bakışlarını atmaya devam etti.
"Davranışımda ne varmış? Ben her zaman böyleyim." omuz silkip gözlerini sanki ilk defa yeni bir şey duyuyormuş gibi hafif pörtleterek salak ayağına yatarken gülmemek için kendini zor tutuyordu.
"Jungkook bu tarz davranışlar ne senlik ne benlik. Kendimi garip hissettiriyorsun, yapma şunu." üzerindeki yorganı bıkkınlıkla savuştururken ayağa kalkmaya yeltendi.
"Bu tarz davranışlar ne senlik ne benlik dedin. Ne demek istediğini açıkla. Ne varmış bu tarz davranışlarda?" küçüğünün dirseğini kavrayıp tekrar yatağa oturturken sordu.
"Ne bileyim işte 'bu tarz davranışlar' ." Elleri yardımı ile dağılmış yatağı, odayı ve komodin üzerinde duran yemek tepsisini işaret ederek konuştu.
"Hala cevabımı almadım Jimin." gülümseyerek sorusunu tekrar yineledi genç adam.
"Cidden adamı delirtiyorsun amına koyayım!" sinirle yorganı tekmeledikten sonra büyüğünün onu engellemesine fırsat bırakmadan hışımla ayağa kalktı.
"Bu tarz jestler normal hayatı olan insanlar için ve bunu sen de biliyorsun." sakin kalmak adına derin bir nefes aldıktan sonra hala yatakta rahat bir pozisyonda oturan gencin yüz ifadesinin muzip hale dönmesini izledi.
"Normalliği fazla abartıyorsun. Daha da kötüsü bir kalıba sokuyorsun." oturma pozisyonunu değiştirerek yatakta biraz daha ilerledi ve sırtını yatak başlığına yaslayabilecek şekilde oturarak bacaklarını uzattı.
"Ne demek istediğimi biliyorsun, yani bırak bu kelime oyunlarını." kollarını göğsünde kavuşturduktan sonra duvara yaslandı küçük olan.
Kendisinden taviz vermeyerek ezici bakışlarını büyüğüne göndermeyi ihmal etmiyordu."İşte sorun da bu ya. Ben senin ne demek istediğini anlasam bile sen benimkini anlamıyorsun ki anlamaya çalışmayıp bildiğini okuman da cabası." gözünün önüne gelen saç tutamlarını eliyle arkaya attırdıktan sonra konuştu.
"Bunu diyen kişi de baya farklı zaten." alayla yandan bir gülüş sundu kısa boylu genç.
"Sana öyleyim." omuz silkti. "Başkalarına böyle olabilirim ama sana karşı böyle olmadığımı biliyorsun Jimin. Sana karşı başkayım, bambaşka." gözlerini küçüğünün gözlerine dikti genç adam ve konuşması süresince bir an bile olsun ayırmadı gözlerini o parlayan küçük gözlerden.
"Öyle diyorsan..." gözlerini devirdikten sonra elleriyle yeni uyandığı için dağılan saçlarını yatıştırdı.
"Ve konumuza geri dönersek eğer..," ellerini yumruk yapıp gözlerini ovuşturdu. "Normal olması için illa başka bir insanın hayatına sahip olmamız gerekmez. Şu an bizim hayatımızın en normal anı ve bu sana birkaç jest yapabileceğim anlamına geliyor." yüzündeki yaramaz ifade ile yataktan kalktıktan sonra küçüğünü yaslandığı duvar ile arasına hapsetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Justice◾pjm+jjk
Fanfiction"Benimle savaşma Jungkook. Çünkü kazanırsan, kaybedersin."