"Madem bir soru soruyorsun ve bunun üzerine alt kata inerek enerji sarf etmem gerekiyor en azından cevabını almalısın ki bu çabam bir işe yarasın velet." Namjoon kendisi için bir şeylerin iyi gitmeyeceğini sezmişti. Bu yüzden kendisinden iki metre ileride duran doktora doğru tehditkar bir adım attı fakat bu işe yaramamış ve belki de sonunu getirecek olan kelimeler boşboğaz doktorun ağzından dökülmüştü.
"Sorduğun sorunun cevabı evet, ölmüş. Karbonmonoksit işe yaramış."
*********
Jimin arkadaşının üzerinde olan gözlerini duyduğu cümle ile karşısındaki uzuna açıklama yaptıktan sonra ortamdaki değişen atmosferi hissettiği için odadan çıkan doktorun sırtından odadakilere çevirdi. Gözleri korktuğu şey yüzünden iyice koyulaşmıştı ve ilk defa o an Tanrı'ya yalvardı. "Yalvarırım o yapmamış olsun! Lütfen tanrım, o yapmamış olsun!".
Kendisiyle yaptığı konuşmadan sonra ne kadar istemese de Jungkook'a karşı gerçekten bir şeyler hissettiğini pes ederek kabullenmişti. Belki de bu yüzden Jungkook'a bu kadar sinirliydi, ona karşılık vermiyor ve sadece kullanıyordu. Oysaki Jimin'in istediği içten içe bu değildi.
O sadece sevilmek istiyordu. Tabi ki biliyordu onu sevenler vardı, Taehyung gibi, ama bahsi geçen sevgi o tarz bir sevgi değildi. O yeni bir şeyler istiyordu, tutku gibi ve biliyordu, Jungkook ile birlikteliği ne kadar duygusuzmuş gibi dursa da o hissetmişti. Büyüğün sert ve kemikli ellerinin vücudunun üzerindeki hareketi daha farklı bir şeyler hissettirmişti. Sanki...sanki onu seviyormuş da sadece sinirinden dolayı acı çektirmek için sert davranmış gibiydi ya da en azından o böyle olmasını umuyordu. Çünkü kimse karşılıksız kalmak istemezdi, hele ki söz konusu ilkini paylaştığı kişi olunca iş daha ciddi bir boyuta taşınıyordu.
Korktuğu düşünceler yüzünden dolan gözlerini, patronu ve arkadaşı olan kişinin yanına gidip kulağına bir şeyler fısıldayan Namjoon'un üzerine dikti.
Ağzını korkakça araladığı sırada daha ağzından çıkmadan boğazına dizilen kelimeler ile karşısındaki sinirle gence baktı."Ne demek yok amına koyayım?!" Jungkook yayıldığı koltuktan sinirle kalkarken Namjoon'un kolundan sıkıca tutmuştu.
"Yok diyorum işte. İçeri girdiğimde birisi tarafından saldırıya uğradım ve kendime geldiğimde ne o ne de kanıt artı rapor yerinde değildi." Namjoon şokunu çoktan atlattığı için sakince dile getirdi.
"Sana saldıran kişiye karşılık veremedin mi sikik?! Ben seni böyle mi yetiştirdim?! Sürekli gafil avlan diye mi?!" arkadaşının kolunu sertçe ittikten sonra ellerini sinirle saçlarına geçirdi ve karıştırdı.
"Yapacağın işi sikeyim Namjoon!" sinirden büyümüş göz bebekleri ile arkadaşını göz hapsi altına almıştı.
"Sakin ol ve ağzından çıkanlara dikkat et Jeon." Hoseok geldiğinden beri Taehyung'un üzerinde ve telefonun arasında gidip gelen bakışlarını en yakın arkadaşına tehditkarca yönlendirmişti.
Jungkook gözlerini kapatarak kafasını tavana doğru kaldırdı ve derin nefesler aldı. Sakinleşmeye çalışıyordu. Jimin ise bu görüntünün bu durumda bile üzerinde bıraktığı etkinin şokundaydı. Çünkü Jungkook ilk defa gözüne bu kadar yakışıklı ve korkutucu görünmüştü fakat bu onu korkutmak yerine tahrik etmişti. İçinden "Sikeyim!" diye mırıldandıktan sonra gözlerini kaçırdı.
"Pekala... Sana saldıran kişinin yüzünü veya onu tanıyabileceğimiz bir özelliğini görebildin mi?" daha sakin bir şekilde sordu. Jungkook böyle bir insandı işte. Fazla fevri ama çok büyük bir şey olmadığı sürece çabuk sakinleşen.