Boynunu eski haline getirdi ve zevkten koyulaşmış gözlerini, zevkten koyulaşmış gözlere dikti. Alınlarını birbirine yasladı ve pembeleşmiş dudakların üzerine birleştirmeden önce fısıldadı.
"Yumruğun özürü olarak say."
**********
Ve ardından gelen dudak darbesi ile iki genç de rahatlamış hissediyordu. Her ikisi de sanki bu anı uzun zamandır bekliyormuşçasına bir açlıkla dudaklarını sömürüyordu.
Jungkook küçüğün kalçasındaki ellerini beline çıkararak sıkıca kavradı ve daha da yakınlaştırabilirmiş gibi kendine çekti. Küçüğün beline sarılan kollarını birbirine kenetledi ve öpücüğü daha da derinleştirdi. Şu an kendini çok daha iyi hissediyordu, sanki eksik bir parçası tamamlanmış, kendini tamamlamış gibi...
Jimin dudaklarını ahenkle hareket ettirirken bir yandan da kucağında oturduğu adamın boynuna doladığı elleri yardımıyla ensesindeki saç kökleriyle oynuyordu.
Birden bedeninin havalanması ile gevşek bıraktığı kollarını sıkılaştırdı ve gözlerini açarak kendisine bakmakta olan, karanlıkta bile parlayan bir çift gözle karşılaştı."N'apıyorsun?" uzun zamandır konuşmadığından dolayı sesi titrek çıkmıştı. Bu yüzden başını yana çevirerek boğazını temizledikten sonra tekrardan büyüğe döndü.
"Bu soğukta sevişeceğimizi düşünmüyorsun herhalde?" alaylı bir şekilde kaşlarını kaldırdı. Ardından kucağındaki küçüğün kayan bedenini zıplatarak tekrardan eski haline getirdi.
Tekrardan kaymasını önlemek için ellerini, beline dolanmış bacakların sahibinin poposuna koymuştu. İlk olarak gerçekten bu amaçla yapılan hareket bir süre sonra zevk vermeye başladığı için bulunduğu durumdan oldukça memnundu Jungkook.Kendisini düşündüğü için bir anlık şaşkınlığa uğrayan Jimin'in gözleri olduğundan birazcık daha büyümüştü. Bunu gören Jungkook gülümsemeden edemedi.
"Aslına bakarsan burası da olur fakat hava soğuk olduğu için hastalanabilirsin. Hasta olmanı istemiyorum." hoşnutsuzlukla kaşlarını çattı.
"Ne zamandan beri beni düşünüyorsun?" şaka ve şaşkınlık karışımı bir şekilde sordu kısa olan.
Çatılan kaşlarını duyduğu kelimeler ile düzelttikten sonra yüzünü küçüğe yaklaştırdı büyük olan.
"Ne zamandan beri olmasını istersin?" fısıldadı, ardından burnunu burnuna sürttü.
Jimin'in burnuna dolan erkeksi koku sağlıklı düşünmesini engelliyordu ve kendisi de bundan pek rahatsız gibi durmuyordu. Aksine bir anlık bile olsa düşünmekten kendini alıkoyamadığı düşüncelerden onun sayesinde uzaklaşmak zihnini ve vicdanını rahatlatıyordu.
"Buna ne denir emin değilim..." fısıldadı küçük olan, dudakları birbirine çok yakınken.
"Bir şey deme o zaman..." son bir fısıldama daha ve ardından gelen öpücük küçüğün kalbinin ritmini bozmuştu.
Jungkook'un üzerinde bıraktığı etkiden bir hoşlanıyor bir hoşlanmıyordu, Jungkook da Jimin'in üzerinde bıraktığı etki için aynı şeyi düşünüyordu.Düşmemek adına sıkıca sarıldığı boyundan destek alarak vücudunu daha da yaklaştırdı kısa boylu genç. Şimdi vücutları bir bütün olmuştu. Jimin kendi kalbinin yanındaki boşluğun sevdiği adamın kalp atışları tarafından doldurulmasını o kadar etkileyici bulmuştu ki ustaca hareket ettirdiği dili anlık bir duraklamaya uğramıştı.
Bunu fark eden Jungkook öpüşmelerinin arasından gülümsedi. Bunu sonradan fark eden Jimin ise yüzünün kızarmasına engel olamamıştı.
Esen soğuk rüzgar artık içeri girin sinyalleri vermeye devam ederken ikili bunu görmezden gelmeye devam ediyordu, ta ki Jimin burnunu çekene kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Justice◾pjm+jjk
Fanfiction"Benimle savaşma Jungkook. Çünkü kazanırsan, kaybedersin."