"Kalk hadi dışarı çıkalım." dedi geç saati umursamadan Jimin koltukta pinekleyen Taehyung'a. Ev arkadaşı ise kolundaki saate bakıp;
"Saat gece on bir. Bu saatte nereye gitmeyi düşünüyorsun gerizekalı? " diye çemkirdi.
Çemkirirken bile detone olan arkadaşının çıkardığı tiz sese sadece yüzünü buruşturarak bakmakla yetindi genç adam.
Cipsin sosuna bulanan parmaklarını tek tek ağzına götürerek emdikten sonra ayağa kalktı ve arkadaşının elindeki kumandayı alarak televizyonu kapattı.
"Üstünü mü değiştireceksin ne yapacaksın bilemem ama ben arabaya gidiyorum. Beş dakikan var geldin geldin, gelmezsen de basar giderim." dedi.
Alışıktı Taehyung bu tarz sert ve kaba diyaloglara. Jimin her zamanki Jimin'di. Havaya tehditler yağdırıyor, dediklerinin yapılmasını istiyordu.
Taehyung kaba arkadaşının askıdan ceketini alıp üzerine geçirmesini izledi ve ardından kapıyı arkasından sertçe kapatmasıyla irkildi. Arkasından bağırdı.
"Senin yüzünden şu kapıyı elliye yakın kere değiştirdik! Parayı sokaktan mı topluyoruz biz? Düzgün kapat şu kapıyı!"
Jimin ise çoktan arabasına yaslanmış telefonuna gömülmüştü ve arkadaşının sitemini duymasına rağmen ifadesiz gözlerle kapıya bakıp telefonuna geri dönmekten ileriye gitmedi. Zaten bir tane daha Taehyung dırdırı için hazır hissetmiyordu kendini.
Taehyung içine girmeye çalışırken şekilden şekle girdiği dar pantolonunun içine girdiğinde zafer kazanmış gibi hissediyordu kendini. Böyle çocukça şeylere bile seviniyordu, arkadaşının aksine. Nasıl yakın arkadaş olduklarını o bile çözemiyordu. İkisi tamamen zıt karakterlerdi. Biri gülmeyi unutmaya yüz tutmuşken diğeri gülmekten konuşmayı unutma yolunda oldukça yol kat etmişti. Birisi hayatında kavganın ne olduğunu bile bilmezken diğeri onunla içli dışlı büyümüştü.
Anahtarını ve telefonuna da cebine attıktan sonra düşmemeye dikkat ederek hızlı adımlarla merdivenden indi. Işığı kapattıktan sonra önünü görebilmek için telefonun ekranının kilidini açtı ve saatin 23'ü 15 geçtiğini gördü. Telefonu ve önünü görüp görmemeyi umursamadan koşmaya başladı ve ön kapıya yaklaşık beş tane eşya devirmenin sonunda ulaştı. Evin kapısını açarak dışarı çıktı ve evin önünde duran siyah, gitmeye hazırlanan arabaya yaklaştı. Kapısını açarak ön koltuğa oturdu ve kapıyı kapattı. Arkadaşına bakmamaya özen göstererek emniyet kemerini bağladı. Jimin Taehyung'a bakmayı kesip önüne döndü ve arabayı çalıştırdı. Evlerinin bir ormanın ortasında olduğunu varsayarsalar oldukça uzun bir yolları vardı önlerinde.
Taehyung yalvarış ve yakarışlarla babasının yazlık evini kendi üzerine geçirmeyi başarmıştı. Ev iki katlı müstakil bir evdi. En yakın komşuları ile aralarında en az beş kilometre mesafe vardı. Babasının bu evi vermesinin sebeplerinden bir tanesi de buydu. Bu ikisi aynı odada dalaşmadan beş dakika bile duramayan kişilerdi ama nasıl olduysa aynı eve çıkıyorlardı. Bunun oldukça hararetli kavgalara sebep olacağını bildiği için babası mümkün oldukça insanlara verebilecekleri her türlü zararın en az olduğu evi seçmeye çalışmıştı.
Taehyung arabanın durması ile kafasını telefonundan kaldırdı ve etrafına bir göz gezdirdi. Bulundukları yer oldukça kalabalıktı. Etraf belalı olduğu belli olan tipler kaynıyordu. Gerçi Jimin'den de kendisini oyuncak mağazasına götürmesini beklemiyordu ama onu bu tarz yerlere getirmesine oldukça şaşırmıştı.
Arabayı ön giriş çok kalabalık olduğu için arka sokaklardan herhangi birine park ettiler. Arabadan indiklerinde Jimin arkadaşının kolundan yakaladı ve son uyarısında bulundu.