Büyük olan gözlerini küçüğün dudaklarından ayırmadan dudağını ısırarak ıslattı. Ardından gözlerini karşısındaki kısa gencin gözleri ile birleştirdikten sonra dolgun dudaklara doğru fısıldadı.
"Benim olmanı istiyorum."
*********
Büyük olan dudaklarını birleştirmek için son bir hamle yapacağı sırada küçük, başını biraz uzaklaştırmıştı fakat vücudunu belindeki el yüzünden uzaklaştırmayı başaramamıştı.
"Ben..." dili tutulmuştu Jimin'in. Jungkook'un hiç beklemediği kelimeler sarf edip, hareketlerde bulunması boğazının düğümlenmesine neden oluyordu ve bu, o anlardan biriydi.
Büyüğün, kendisinden uzaklaşan yüz ile birlikte uzaklaşan sıcak nefesin ardından yüzüne çarpan soğuk rüzgar tüylerini diken diken etmişti.Kaşları gittikçe çatılıyordu. Şu veledi elde etmek için kendisinden sürekli ödün vermeye devam ediyordu ve elde ettiği bir bok yoktu.
"Sen ne Jimin? Yine yapamam ama seni seviyorum saçmalığını mı öne süreceksin?" ses tonundaki saf sinir hareketlerine de yansımıştı ve bu küçüğün belindeki elini sıkılaştırmasına sebep olmuştu.
"Daha ne yapmamı istiyorsun ha? Yaptıklarımın farkında değil misin?" küçüğe zarar vermemek adına ellerini üzerinden çekti ve aralarına biraz mesafe koyarak geri çekildi.
"Her geçen gün bana karşılık ver diye en çok kendimde olmam gerektiği dönemde kendimden geçiyorum! Kendimden delicesine ödün veriyorum ama sen bunun karşılığında bana bir eveti bıraktım gülümsemeyi bile çok görüyorsun! Ben o kadar da kötü bir insan mıyım amına koyayım?!" büyüğün bağırmasının yanında bol hırkasından içeri giren soğuk hava küçüğü titretmişti.
"A sikerim ama ha! Yapmayı becerebildiğin tek şey insanların kalbini kırıp, kendi egonu tatmin etmek mi lan?!" kendine bağırılması sinirini bozmuştu ve kendisine eski Jimin olacağına dair söz vermişti, sözünü tutmalıydı.
"Ha sen bir de insanları yaralayıp öldürmeyi bilirsin değil mi? Kardeşime, Taehyung'a ve daha bilmediğim nicesine yaptığın gibi. Kusura bakma,unutmuşum." iğneleyici tonuna eşlik eden karanlıkta bile parlayan saf nefret dolu gözlerle konuştu küçük. Bıkmıştı artık. Jungkook'un gerçekten kardeşini öldürüp öldürmediğini bilmiyordu ve büyüğün buna sesini çıkarmaması, bu düşüncesini öldürdü yönüne yönlendiriyordu, ki bu en son istediği şey bile değildi. Gerçeği bir de onun ağzından duymak istiyordu, ne kadar korksa da buna ihtiyacı vardı.
"Ne yani, insanlara zarar verip öldürüyorum diye sevmeyi bilmiyorum mu sanıyorsun sen?" kaşları daha da çatılabilirmiş gibi çatılmıştı.
"Eğer öyle sanıyorsan yanılıyorsun amına koyduğum! Şu an karşında durduğuma göre biliyorum demek ki." sonlara doğru yüzü eski donuk halini alsa da sesi hala sert, gözleri hala ateş saçacak derecede sinirliydi.
Ağzını duydukları ile şaşkınlıkla aralayan kısa boylu genç ne diyeceğini bilemediğinden dolayı tekrar kapatmıştı.
Bu Jungkook'un ona ilk defa dolaylı yoldan da olsa seni seviyorum deyişiydi ve bu Jimin'in duvarlarını sanki test etmek istercesine yoklamıştı.Küçüğün cevap vermemesini fırsat bilerek konuşmaya devam etti uzun.
"Ve öldürmek mi? Hem de kardeşini? Ona zarar vermeyi düşündüğüm doğru fakat öldürdüğüm insanlar listesinde Park Ji Hyun isminin olduğunu sanmıyorum. Şayet olsaydı kesin hatırlardım, yani sonuçta o herifin çocuğu." biraz duraksamanın ardından devam etti.
"Ama Taehyung konusunda haklısın. Bu konuda bir şey yapamam ama bir şey söyleyebilirim. Şimdi sana söyleyeceğim şeyi bir daha siksen dahi ağzımdan duyamazsın, bu yüzden dikkatle dinle." cümlesini bitirdikten sonra açmış olduğu mesafeyi tekrardan kapattı. Fakat bu sefer vücutlarının değmemesine dikkat etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Justice◾pjm+jjk
Fanfiction"Benimle savaşma Jungkook. Çünkü kazanırsan, kaybedersin."