Yalan Dedektörü

15 0 0
                                    

8.Bölüm
Logan'ın arabalarından üstü açık birini ödünç aldım ki kesinlikle buradan ayrılırken bunu yürütmeden gitmeyecektim ve onunla birlikte annemi Roxenna ile Emily'nin evine kadar getirdim.
Evleri gerçekten güzeldi, buraya da uzak sayılmazdı. Kapısını açtı ve yanağıma öpücük kondurmadan önce "Gelmek istemediğine emin misin?"diye sordu.
O cadı kızla karşılaşmak istemiyorum yerine "Ben kız değilim ve yirmi yaşını geçtim."dedim.
"O kadar oldu mu?"
"Doğum günüm ne zaman?"dedim hesap sorar şekilde.
Yanağımı sıkıştırıp "Şaka yapıyorum. Ama bir oğlum daha var demekten hoşlanacağım. Hakkında çıkan dedikoduların birazına bile inanmıyorum ve..."dediğinde tek kaşımı kaldırdım.
Nefesini öfkeyle verip "Aksini ispatlamak isterim. Bu suratta hınzırlık var ama pis işlere bulaşacak birinin suratı yok."dedi.
"İşte bunda haklısın."
"Logan'ın ofisine gittim, ilk önce. Kardeşime düğün konusunda bir tebrik olayını çok görmeyeyim dedim. Anlarsın ya. Roxenna ve Emily ile orada karşılaştım zaten."
Kaşlarını kaldırıp "Neden söylemedin?"dedi.
"Birde senden dinlemek istedim. Görünen o ki olaylara bakış açımız aynı."
"Hadi gel, o halde kapıdan merhaba de."
Zoraki bir şekilde indim ve beraber verandaya yürüyene kadar gelip gelmediğimi kontrol etmek için sık sık arkasını döndü.
Kapıyı açan kadın gülümsedi, bana iki kez baktı ve "Bayan Poulder?"dedi.
Emily geldi ve "Hoş geldin!"diyip anneme sarıldı. Geri çekildikten sonra da "Brandon, seni yine görmek ne hoş, gitmiyor muydun?"dedi.
Annem direk bana baktı.
"Size sürpriz yapacaktım, düğünün erteleneceği de bana sürpriz oldu."
O sırada masanın köşesinde dolanan kırmızı kafa bana bakıp hemen başını başka yöne çevirdi.
"Bizlere de ama ikisinin ortak kararı,"dedi Emily gülümseyerek "Seni gördüğüme ayrıca sevindim. Gelsene."dediğinde annem çoktan içeri geçmişti. Roxenna'ya yaklaştığında "Çay partileri bana göre değil. Merhaba demek için uğradım. Yapacak işlerim var."dediğimde telefonum milyonuncu kez titriyordu.
"İki dakika."
"Bir dakikam bile yok."
"Uydurma."
"Sorularınızın iki dakika süreceğini bile sanmam."
Kahkaha attı ve "İyi yırttın."dedi.
Tam elini sıkıp arkamı dönmüşken kız bana "Hey!"diye seslendi. Dönüp baktığımda üstünde ceket vardı.
"Sana da hey."
"Logan ile buluşacaktık, acaba beni bırakır mısın?"
Annesi ona baktı ve "Bu nereden çıktı?"dedi.
"Yakında evleneceğim beyefendinin kardeşini tanımak isterim."
"Düzeltiyorum, ağabeyiyim."
Kollarını göğsünde kavuşturdu ve başını yana yatırıp "Olur mu?"dedi.
"Ne yazık ki olmaz, acilen gitmem gerekiyor."
"Brandon!"diye ciyakladı annem içeriden. Kapıya gelip daha da çirkinleşmeden önce "Hızlı sürmemden korkmazsan gel."dedim.
Kız güldü, kesinlikle bir şeyler kurcalamak istiyordu. Yoksa bu şekilde bir reddedilmeden sonra gelecek bir tip değildi.
Annesi anlam veremese de kız yanından sıyrıldı ve elini uzatıp "Roxenna."dedi.
"Memnun oldum, Roxy. Bende Brandon."
Dudaklarını birbirine bastırdı ve zoraki gülümsediğinde annesi kapıyı kahkaha atarak kapattı.
"Ters bir şey mi söyledim?"
Geçiştirmek için "Yo, hayır. Gidelim, Brandon."dedi.
Yürüdük, tek kelime etmeden arkamdan geldiğinde kendi kapısını kendi açabilir diye içimden geçirip direk sürücü koltuğuna geçtim.
Nereye gideceğimizi sorduğumda Logan'ın her kız arkadaşını kahvaltı için götürdüğü adresti, bunu ona söylemedim. Acınası bir durumdaydı, belli etmese de daha fazla canını sıkmaya gerek yoktu. Yan koltukta suratı beş karış birini istemedim.
Yanıma yerleşti ve emniyet kemerini taktı.
"Bu araba Logan'ın arabası."
"Evet, öyle."
"Ödünç mü verdi?"
"Hı hı,"diyerek kontağı çalıştırdım "Dökülecek misin?"dedim.
"Pardon?"
"Bak, fıstık. Oyun oynamaktan hoşlanmam. Yıldızlarımız barıştı denemez."
"Yıldızlarımız mı?"
"Kafanın üstünde gezenler işte."
Gözlerini kısıp deli misin der gibi bakınca "Sözüne ettiğim şey senin sığ benim ise lafını esirgemeyen bir tip olmam. Şimdi ne söyleyeceksen söyle."dedim.
"Söyleyeceğim bir şey yok."
"Özür dilerim, cümleyi yanlış kurdum. Soracağın şey ne?"
Parmaklarını birbirinin arasından geçirip dizine koydu, bacak bacak üstüne attı ve dümdüz karşıya baktığında kırmızı saçları omzundan arkaya dökülüyordu. İncecik boynundan sarkan gümüş kolyenin ucunda mavi bir taş vardı.
"Belki birkaç sorum olabilir."
Onu incelemeyi bırakıp yola baktığımda telefonun titremesinden yılsam da bu kızın yanında telefonu açmam demem ölüm fermanı mı imzalamam dememdi. Konuşmadan bir terslik olduğunu anlayacak kadar uyanık duruyordu.
"Niye açmıyorsun?"
"Peşimi bırakmayan eski sevgilim, engelleyeceğim."
"Engelle o halde."
"Bana ne yapacağımı mı söylüyorsun? Seni velet."dedim gözlerimi kısıp.
Alaycı bir şekilde güldü ve "Sanırım rol kesiyorsun."dedi.
"Kime?"
"Anneme, annene ve sanırım rolüne inandırabileceğini düşündüğün herkese."
"Hayır, sadece içten pazarlıklı insanlardan hoşlanmıyorum."
"Ben öyle biri değilim."
"O halde dökül ve arkadaş olup olamayacağımıza bakalım. Benim arabamda benimle kavga etmeye kalkışırsan seni aşağı atarım."
Ellerini kaldırdı, uzun ve dikdörtgen gelen ince tırnaklarına kırmızı oje sürmüştü. Nişan yüzüğü ve birkaç parıldayan gümüş renginde yüzükler de duruyordu. Parıldayan bir bilekliği de vardı ama ceketin altında kalmıştı.
"Tamam,"dedi ve iç çekip "Logan'ın ağabeyisin."dedi.
"Evet."
"Aranız gerçekten anlattığı kadar kötü mü?"
"Neden bana soruyorsun?"
"Çünkü..."dedi ve iç çekip "Dün ki olaydan sonra neyi gerçek neyi yalan söylüyor ayırt edemiyorum."dedi.
"Konu bu mu? Bana başkası var diye mi soracaksın?"
Başını utana sıkıla salladı.
"Bak, hayatım. O kadarını bilmiyorum, olmaması içinde bir sebep görmüyorum. Logan ile yakın değilim ama yalan söylediğini kilometreler öteden alabilirim."
"Ve..."
"Evet, yalan söylüyor. Başka ne açıklaması olabilir? Bunu tanımana gerek kalmadan da anlarsın."
"O halde niye uzattı-"
"Bilmiyorum ama biliyor musun?"dedim kırmızı ışıkta durmuşken ona dönüp "Bende en az senin kadar merak ediyorum."dedim.
"Öğrenirsen..."dedi ve yine sıkılgan bir hale büründü. Bana mecbur kalmak istemiyordu.
Çenemi kaldırıp dudaklarımı araladım ve atabileceğim en bayık bakışı attım. Keyfim yerine gelmişti.
"Evet..."
"Bana haber verir misin?"
"Ah, tabii. Bir güvercin bulur ona bunu Roxy'e götür derim."
"Roxen."
"Roxy."
"Canın..."dedi ve ağzı açık kaldı. Parmağımı sallamayı kesinceye dek durdu ve "Şaka yapıyorum, bana istediğini söyleyebilirsin."dedi.
"Bunu söylediğine pişman olabilirsin. Ama tavrını sevdim, amaca giden her yol doğru yoldur, canım."
Eliyle çenesinin altını kaşıdıktan sonra telefonunu çıkarttı ve "Numaranı söylersen seni çaldırırım."dedi.
"O kadar kolay değil."
"Nedenmiş o?"dedi kafası karışmış vaziyette.
"Bunu günde kaç kadından duyuyorum biliyor musun?"
"Numara."
Numaramı hızlıca söylediğimde kaydedemedi ve uflayıp "Nasıl-"diyordu ki kornaya basıp camı açtım ve aniden önüme kıran adama küfrettim.
"Sanırım şimdi vazgeçtim."
"Numaramı bir söyleyişte ben daha bitirmeden kaydeden gördüm."
"Senin numaranı almaya çalışan barda denk geldiğin bir kız değilim."
"Arabamda da almaya kalkışan oldu."
Onu yormak hoşuma gitse de tane tane söyledim ve işini kolaylaştırdım. Yorma kısmını bir şey öğrenir öğrenmez yapacaktım.
"Bir soru sorabilir miyim?"
"Soramazsın."
"İşim bitti diyorsun, bence daha yeni başladık, fıstık."
"Bana söyle şeyler demeyi kes."
"Logan'ı seviyor musun? Ciddi olarak diyorum, aşık mısın?"
Yüzümü yüzüne çevirdim ve "Çok iyi yalan okurum, yalan dedektörü gibiyim bu yüzden gözüme bakıp söyle."dedim.
"Başka nerene bakabilirim ki?"
"Yaratıcı fikirlerim var."
Göz devirdiğinde "Hadi, bekliyorum. Sana çok yardımım dokunacak."dedim.
Bana baktı ve "Evet, seviyorum."dedi. Yalan!
Güldüm. Yaklaşmıştık.
"Ne?"
"Ne?"dedim aynı tonda.
"Ne anladın?"
"Sana ne bundan, bu benim yöntemim."
"Bence uydurma."
"Hayır, değil."
"Uydurma."
"İyi uydurma."diyip konuyu kapattım.
Kenara çektim ve "Görüşürüz, canım."dedim.
Tam inecekken dişlerini sıkıp döndü ve doğruca gözüme bakıp "Ciddiyim."dedi.
"Ne önemi var?"
"Merak ediyorum, söyle."
"Emin olduğun şeyi benim onaylamam gerekmez, fıstık. Git ve sevgilinle takıl, doğruca bize bakıyor."dedim.
Restoranın dışında ki sandalyedeydi ve kafasını bir kez olsun her ne buluyorsa okuduğu gazeteden kaldırmamıştı.
"Söyle."
"Onunkini söyleyebilirim ama. Yanağımı öpersen cevabı sende bulursun."
"Cevap ne?"
"Sen ne halt ediyorsun diye yanıma gelmezse sevmiyor, gelirse seviyor."
Kahkaha attı ve "Hiç şansın yok."dedi.
"Bu teklif değildi."
"Teklifti."
"Kırmızı sevmem."
"Bende yalan konusunda iyiyimdir, özellikle de gözlerini üstümden alamayanlara karşı."
"Bak tatlım benim prensiplerim var."
"Neymiş onlar?"
"Ben aşık olmam aşık ederim."
"Merak ediyorum, sen şimdi bu konuyu buraya nasıl getirdin?"
"Hep söylemekten keyif alırım bunu! Yerini bulunca da dayanamıyorum, neyse şimdi in arabamdan."
Yüzü beş karıştı, sahiden inandı ve kapıyı açıp hiçbir şey söylemeden gitse de camı indirip "Tanıştığımıza sevindim."dedim.
Soğuk bir "Bende."dedi.
Nihayet Logan beni gördü. El sallasam da göz devirip kıza sarıldığında ben çoktan yola girdim ve telefonumu açtım. Tony'den on sekiz arama.
"Tek anlaştığım insan sensin biliyor musun?"dedim ilk çalmamda açınca.
Afalladı ve "Ne?"dedi.
"Beni anlıyorsun, ruh ikizimsin."
"Kes sesini, Brad ve buraya gel. Hemen."
"Bana Diana'yı buldum de."
"Bulmaktan iyisini yaptım."
İşte bugünüm daha iyi geçemezdi.

⚜Son Bir Kez⚜Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin