10.Bölüm
Logan kendi odasındayken bile hala bilgisayarından gözlerini ayırmıyordu. Ben ise hemen yanında ki kanepede bacaklarımı yanına yerleştirmiş uzanıyordum. Ancak ayağım kafasına çarpacak mesafede dursa da tam anlamıyla yakın değil gibiydik, onun kafası gene başka bir yerdeydi. Kalkıp gitsem fark etmezdi bile.
"Ağabeyinde gelecek mi?"diye pat diye çıkıverdi ağzımdan.
Birkaç şey yazdı, klavyenin çat çat sesi kesilinceye kadar bir şey demedi. Sinir bozsa da telefonumla menüye girip çıkıp kendimi oyaladım. Babama bir şey soruyormuşum gibi hissediyordum kendimi.
"Neye?"
"Neye olabilir?"
"Düğüne."
Nihayet bana baktı.
"Sanmam."
"Niye geldi o halde?"
"Kafa dinlemeye gelmiştir. Babam döndüğü saniye toz olur."
Kaşlarımı çattım. Ailelerinde ki bu kopukluğu eleştirecek durumda değildim hoş ama onların ki çok daha can sıkıcıydı. Özellikle oğullar ve baba arasında ki çatışma dizileri aratmıyordu.
"Hiç iyi olduğunuz oldu mu?"
"Tuhaf sorular soruyorsun."
"Ciddiyim. Aile gibi."
"Bilmem, senin oldu mu?"
"Konuyu değiştirme, ben ciddiyim."
İç çekti, bir süre elleri klavyede dururken lacivert gömleğinin ona yakıştığını söylemekle hata etmiştim. Dünden beri üstünden çıkarmamıştı. Kaslı vücudunda ikiye ayrılacak gibi duruyordu, bileklerini kıvırmıştı ve yakasını açmıştı. İşteyken giydiği açık krem rengi yeleğin altında kendini göstermiyordu, böyle daha iyi durmuştu. Ama biliyordum ki bunu bir hafta daha üstünden çıkartmaya zahmet etmeyecekti.
"Küçükken evet, annemle babam çatıştıktan sonra kutuplaşma oldu. Annem ile ağabeyim, sonra ben ve babam, sonra hepimiz bir arada ağabeyime karşı. Ama sonuçta hala işte ki kriz sürüyordu. Brandon gittikten sonra babamla tartışmaların başlaması uzun sürmedi,"dedi yüzünü buruşturup "Doğrusu bahsetmekten hoşlanmıyorum. Benim için bir şey ifade etmiyor. Ben yeni kuracağım yuvayla ilgileniyorum."dedi ve uzanıp elimin üstüne bir öpücük kondurdu.
Ağzım kulaklarımdayken tekrar çıt çıt sesleri gelmeye başladı. Açıklamaları doyurucu olsa da hızlıydı, bir an önce sus işime döneyim tarzındaydı.
Onu daha fazla sıkmamak için kalktım. Kapıya yürüyene kadar ona zaman tanıdım. Kolu aşağı ittirip ona döndüm.
Sahiden farkında dahi değildi.
Yumruğumu sıkıp "Mutfağa gidiyorum, bir şey ister misin?"dedim.
"Kendine ne yapacaksan bana da ondan."
"Bitki çayı hazırlayacaktım."
Yüzünü ekşitti hemen.
"O halde kalsın, soda olabilir ama."
İç çekip kapıyı açtım ve arkamdan gürültüyle kapatsam da bir terslik olduğunu elbette ki anlamayacaktı.
Yürüdüm ve merdivenleri inmeye başladığımda Brandon hala eve dönmemişti. Bebeği kucağında hoplatıp evi gezdiren Wanda tamamen kendini kaybetmişti. Logan'ın annesi mutfaktaydı ve arada bir ona eşyaların tarihçesinde ki yanlışlarını düzeltmekte yardım ediyor bir yandan da yemeğini yiyordu.
Aklından zoru mu var sorusu kafamdan geçen ilk cümle oldu.
Benle karşılaşınca hayalet görmüşe döndü.
"Bayan Poulter, geldiğinizi görmedim."
"Önünde ki oyuncak arabayı da görmemek üzeresin."
Eğilip mavi minyatür kamyonete baktı ve "Ay, doğru diyorsunuz."dedi ve arabayı ayağıyla başka yöne itekledi.
"Bunlar nereden çıktı?"
Oda yavaş yavaş oyun odasına dönmeye başlamıştı bile.
"Bay Jarmin getirdi." Logan olmayacağı kesindi ya "Birazdan da gelip bebeği alacakmış."dedi.
Mutfaktan gelen sesin ağzı doluydu. "Evet, onunla son zamanlarımız."dedi.
Yaklaşıp bebeği Wanda'dan aldım ve bir süre kucağımdan hoplatıp tombik yanaklarını sıkıştırdım.
"Alice hemen geri mi dönmüş?"
"Alice kim?"
"Bebeğin annesi."
Çatal ağzında "Adının ne olduğunu bile unutmuştum."dedi.
"Neyse, yine de iyi zaman geçirdik he."dedim ve omuzlarının altından yakalayıp havaya kaldırdım.
"Bu tehlikeli bir hareket..."
Kadın haklıydı. Ağzı açık gülerek tepemdeydi ve kusarsa gerçekten sadece gülümseyen o kalırdı. Çabucak indirdim ve "Sen haklısın."dedim.
Bebeği Wanda'ya uzattığımda kapı çaldı.
"Ben hallederim."
Hızlı adımlarla ilerledim ve kim olduğuna bakmadan kapıyı açtım.
"Hep böyle mi karşılaşacağız?"desem de gülümsemem yüzümde asılı kaldı. Kulağından akan kan boynuna doğru inmiş, oradan da gömleğini boyamıştı.
"Bu bakışı etkilendiğin her erkeğe atar mısın?"dedi bir gözünü kısıp.
Elimle kulağımın üstünden geçtim.
Dondu kaldı, çabucak elini kulağına götürdü ve bulaşan kanı görünce "S*ktir."dedi.
Kapıdan uzaklaştığında "Hemen geliyoruz!"dedim iyimser bir tonda.
Parmağına bulaşan kanı emdi ve başını kaldırıp "Çok görünüyor mu?"dedi.
"Çoktan kastının ne olduğuna bağlı."dedim sesimi alçak tutup "Ceketi boğazına kadar çek."dedim ve ondan önce davrandım. Şimdi daha iyiydi. Kulağının arkasındakini eliyle aldı ve duvara sürdü.
"Hey!"
"Acelem var."
"Bu nasıl oldu?"dedim ve beni aşmaya çalışınca kolumu yana açıp "Sana bir soru sordum."dedim.
"Logan'a benzer bir halim mi var?"
"Ciddiyim, eğer söylemezsen onlara anlatırım."
"Bende sana hiçbir şey söylemem."
Dişlerimi sıktım ve tıslarcasına "Zaten söylemiyorsun."dedim.
Ufladı ve "Açıklarım ama çok acelem var. Çoktan kastımın ne olduğu sana kalmış,"dedi beni taklit ederek "O yüzden ufaklık, karışma."dedi.
"Ailenin başını belaya sokma."
"Tamam büyük anne. Farkındaysan yirmi beşin üstünden hoplayarak geçtim ve doğruca otuza giderken bir kez bile kulağı kanayan bir adam gördün mü?"
"Sanırım kulak değil, favori-"
"Ciddi misin?"dedi sabırsızca.
"Pardon!"
"Endişelenme. Benim sorunum, benim bebeğim ve gitmem gerek."
"Bebek senin mi?"
Ağzı açık dururken kaşları havaya kalktı.
"Bugün algıların ne kadar açık böyle! Bebeği annesine götürmem gerek. Ben elçiyim. Tamam mı?"
"Orada neler oluyor?"dedi içeriden gelen ses.
"Geliyorum anne!"dedi Brandon melodik bir tonda "Üzgünüm kızıl, bu seni son görüşüm olabilir. Sana mesaj atarım, o zaman da Logan'ın arkasına sağlam bir tekme basarsın ve bende seninle birkaç gece geçirmeyi kabul edebilirim."dedi.
Öfkeden aptalca bir hamle olsa da yumruğumu kaldırdım ama çabucak solumdan dolanıp kapıdan içeri girdi.
Arkasından gittiğimde "Alice beni bekliyor,"dedi Wanda'nın kucağından bebeği bir çırpıda aldı "Yemeğe beni beklemeyin, sabah görüşürüz."dedi.
Annesi bir şey diyecekken gidip kocaman bir öpücük kondurdu yanağına, Wanda'nın omzuna vurdu ve kapıya doğru koştu.
"Brandon."desem de iki parmağını başının üstüne koydu.
Selam gönderip "Adios!"dedi.
Kapıyı ardından çekti ve dönüp bakmadan gitti. Kapının hemen yanımda ki pencerenin perdesini aralayıp gidişini izlediğimde Wanda iç çekti ve sıkıntılı bir sesle.
"O bebeği özleyeceğim."dedi.
"Bende."dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⚜Son Bir Kez⚜
Romantizm*. *. *. *. *. * "Hiç şansın yok." "Bu teklif değildi." "Teklifti." "Kırmızı sevmem." "Bende yalan konusunda iyiyimdir, özellikle de gözlerini üstümden alamayanlara karşı." "Bak tatlım benim prensiplerim var." "Neymiş onlar?" "Ben aşık olmam aşık ed...