Ölümün Soğuk Yüzü

37 4 0
                                    

  Bay,Bayan Dawson ve Nick çiftlikten çıktıktan sonra ki tüm hafta boyunca Helena için bir çözüm yolu aramışlardı. Ellerinde ki kaynak bitmişti. Temel cadıcılık,büyüler,taşlar ile ilgili bilgiler elde etmişlerdi. Ama işe yaramıyordu. İnternette ise ergenler için saçma sapan şeyler vardı. Ulaşabildikleri her kaynağa bakıyorlardı.Ama hiçbir işe yaramıyordu. Bayan Dawson başını ellerinin arası aldı. Kızını bu gerçekle büyütmüştü belki bir ihtimal gerçekleşmez diye kızından saklamıştı her şeyi. Deli gibi aşık olduğu kocasından bile saklamıştı. Bayan Dawson kendini tutamayıp ağlamaya başladı.
"Nicole hadi ama pes etme" dedi Bay Dawson. Elinde ki "Sırlar ve kehanetler" kitabını kenara bırakıp karısının yanına gitti. Nick ise onları rahat bırakmak adına bahçeye doğru çıktı.Derin nefes aldı ve Helena'yı düşündü.Beraber yaptıkları onca şeyler şimdi hayal olmuştu.Gözlerini kapadı Helena'nın beyaz tenini,simsiyah saçlarını ve kırmızıya dönmeden önceki kara gözlerini düşündü.Onu seviyordu hep sevmişti.Kalbi onun için atıyordu.Ama asla sevgili olamayacaklardı.Helena'nın tanrısal güçleri vardı.Bu Nick'i korkutmuyordu.Tek korkusu ona sahip olamamak,Helena'nın bu güç içinde yok olup gitmesi.Nick bu düşünceler ile birlikte gözlerinin dolduğunu hissetti.Keşke ona onu ne kadar sevdiğini söyleyebilseydi.Her zaman birlikte olmak için yaratıldıklarını düşünüyordu.Nick kafasını geri attı ve gökyüzüne baktı.Hava normale göre daha çok kararmıştı.Ne olduğuna anlam veremedi.Esneyip içeriye girdi.Bay ve Bayan Dawson'ı yine kitapları karıştırırken buldu. "Bence ara vermeliyiz" dedi Nick. Yorgunluktan gözleri şişmiş bir şekilde Nick'e bakan Bay ve Bayan Dawson bunun doğru bir karar olduğuna karar verdi. Hepsi kalkıp mutfağa yöneldi.Bir şeyler yiyip uyuyacaklardı. Dünden kalmış tavuk pirzolaları ısıttılar. Nick ise bahçeden domates almak için dışarı çıktı. Bahçede ki salkımlardan üç tane iri domates aldı ve içeriye girdi. Sessizce yemeklerini yiyip yataklarına yöneldi. Nick Helena'nın yatağında yatıyordu. Sağa sola döndü ama uyuyamadı. Birden Helena'ya ne ara bu kadar yoğun duygu hissetmeye başladığını düşünmeye  başladı.Birlikte çocukluk,ergenlik,gençlik geçirmişlerdi. Herkes onların bir çift olması gerektiğini söyluyordu.Ama bu duygulardan haberi olmayan tek kişi Helena idi. Sanki hiç birşeyden haberi yoktu.Nick yatakdan kalktı.Mutfaga gidip soğuk su aramaya başladı. Mutfak koltuğunun altında bir günlük fark etti. Günlüğü açınca Helena'ya ait olduğunu fark etti. Dıger kızların pembe iken onun ki simsiyah bir defterdi.Nick onun gotik havası ilr hep dalga geçerdi ama Helena'nın şuan ki durumunu düşünürsek bu gotikliği ona uyan nadir şeylerden.Nick günlüğü okudukça gülümsemesi soluyordu. Nıck koşarak Bayan Dawson'nın yanına çıktı. "Bu günlükten haberiniz var mıydı?" diye sordu telaşla. Bayan Dawson günlüğe baktı ve kafasını hayır anlamında salladı. Gunluğü universiteye kadar tutmuştu. Günlükte Helena'nın kadın bir ruhla iletişim halinde olduğu ve bu kadınla anılarını anlatıyordu. Ama işin kısmı Helena'nın bu defteri tuttuğunu gören olmamıştı.Veya hayali dostu olan bir çocukluk geçirmemişti. Gözlerinin kırmızı olucağını burada yazmıştı. Ama Nick kendi şahit olmuştu.Helena'nın gözleri kırmızı olduğunda Helena şok geçirmişti. Birbirlerine anlamsızca bakarken pencerelerin titrediğini hissettiler. Gökyüzünden pencerelere kara bir duman yayıldı. Ve birden duman camı kırıp içeriye girdi.Bay ve Bayan Dawson'nı içine aldı duman ve iki dakika sonra ölü bedenleri yere düşmüştü. Nick tam kaçacekken duman ayağını sardı. "Sen ve o lanet günlük benimsiniz" dedi. Dumanın içinden geliyordu ses.Nick bağıramıyordu.Sesi çıkmıyordu. Dumanın içine girince şeytani yaratiğı gördü. Bu kadın Helena'nın büyükannesinden başkası değildi...

Karanlığın Doğuşu  #WKK #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin