Z.17

46 3 2
                                    

Evet arkadaşlar yeni bölüm ile karşınızdayım geciktiğimin farkındayım fakat elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum. Kısa oldu ama umarım beğenirsiniz . İyi okumalar😇...

Sabah Ares'in kokusuyla uyanamamak kadar kötü bir şey yoktu benim için. Günüm kötü başlamıştı. Gözlerimi araladım ve odanın içinde göz gezdirmeye başladım. Dolabın üzerine yapıştırılmış bir kağıt parçası gözüme ilişti. Yataktan yavaş adımlarla kalkarak dolaba yaklaştım ve üzerinde yazan yazıyı hafif sesli bir şekilde okudum.

'' Günaydın Cadı. Bugün erkenciyim. Benle uyanmak isterdin biliyorum ama acil bir işim çıktı. Telafi edicem. Seni seviyorum...''

Acil iş derken? Neyse sabah sabah beynimi yoramazdım. İllaki söyleyecekti zaten. Odadaki lavaboya girerek elimi yüzümü bir güzel yıkadım. Elime geçen ilk giysileri üzerime geçirdim.

Odadan çıkıp alt kattaki mutfağa doğru ilerledim. Haydii! İnsan gitmeden bir kahvaltı hazırlar ya. Üşengeçliğim tuttu ve kahvaltı yapmaktan vaz geçtim.
Evde kimse yoktu ve canım sıkılmıştı. Camdan dışarıya bakarak güneşli havanın bana iyi geleceğini düşündüm pencereyi açtım ve o tertemiz havayı içime çektim.

Aslında dışarı çıkmak için güzel bir zamandı. Pencereyi kapatarak mutfaktan çıktım ve odama hazırlanmak için hızlı adımlarla ilerledim. Belki Ares'in telefonuna indirdiğim uygulamayla onun yanına da gidebilirdim. Şimdi onu arasam bana nerede olduğunu söylemezdi. Bende bu gibi durumlar için bulduğum uygulamayı ona yükledim.

Ah hadi amaa! bunu yapmam gayet normal bana öyle bakmayın. Sizin de böyle bir sevgiliniz olsa boynuna tasma takıp gezdirirdiniz eminim.

Kısa sürede gayet spor bir şekilde giyindikten sonra telefonumu ve bir miktar paramı alarak evden çıktım. Kendi kendime söylenerek,

- Evettt, bakalım neredeymişsiniz Ares Bey?

Uygulmaya bir müddet baktıktan sonra olduğu yeri biraz garipsemiştim. Deniz kenarında bir sitenin içindeydi. İşim var demişti? Herhalde işi oradaydı.

Pek kafaya takmayarak yolda simit almayı aklıma not ettim ve yürümeye devam ettim. Deniz havası çok iyi gelecekti. Simitçiye uğrayıp simitleri aldıktan sonra zaten bir kaç dakika mesafede olan siteye kısa sürede giriş yaptım. Tekrar elime telefonu alarak nerede olduğuna baktım. Sitenin içine giriş yapmıştı. Bu çocuk ne karıştırıyordu Allah aşkına?

Meraklı adımlarla içine girdiği siteyi aradım ve bulduktan bir müddet sonra sitenin önünde dikildim. Kendi kendime söylenerek yavaş ve sessiz adımlarla 4. kata çıkmaya başladım.

Kapıyı bulduktan sonra anahtarın üzerinde bırakıldığını fark ettim.

Ya içeri sen değilde başka kız girseydi nolcaktı acaba? Bırakmış anahtarı kapının üzerinde çok sorumsuz bu çocuk Serin?!

Yav iç ses bir kapa çeneni ya. Ağzın şom mudur nedir? Ne ayaksın olum sen.?

İç sesime de saydırdıktan sonra anahtarı çevirdim ve içe girdim. Evin içinden televizyon sesinden başka bir ses gelmiyordu. Kimseye görünmemeye çalışarak evde ilerlemeye başladım. İlk gözüme ilişen salon oldu. Televizyon açıktı ama kimse yoktu. Biraz daha ilerledikten sonra yan yana iki kapı gözüktü. Her ne kadar açmakta tereddüt etsem de ikisine de baktıktan sonra boş olduğu kânaatine vardım.

Birden bir ses yankılandı. Bir şey yere düşmüştü galiba. Refleks olarak yerimde biraz sıçradım. Evde birileri vardı onu anladım zaten de. Burda sadece Ares varsa ben niye böyle gizli gizli iş çeviriyorum. Elimi alnıma vurarak, normal halime büründüm ve ilerlemeye başladım. Tam " Ares" diye bağıracaktım ki. Gördüğüm şeyle kan damarlarımda dondu. Parmak uçlarım buz kesti. Hayal kırıklığı dedikleri bu olsa gerekti.

ZamansıZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin