18 / KONSEY PANİKTE

86 9 3
                                    

"Her Borro kendi bölgesinde saldırı yapacak. Tüm evlatlarınızı bir an önce toplayın." dedi Ringkvist.

"Saçmalama. O Dadin köpeği işini şansa bırakmaz. Savaşmak istiyorsa hepsi Kanlıova'da toplanacak. Ama elçiler çoktan önlem almıştır, savaşa izin vermezler. Fazla büyütüyorsun Ringkvist." dedi bir konsey üyesi.

"İşte bu yüzden bölgesel saldırı yapacaklar. Yolda tapınak tarafından engellenmeyi göze alamazlar. Tapınak koca bir Borr ordusunu durdurabilir ama farklı bölgelerde aniden harekete geçen Borr gruplarına müdahale edene kadar iş işten geçmiş olur."

Saatlerdir yapılan tartışmayla küçük toplantı salonuna garip bir kasvet çökmüştü. Her kafadan bir ses çıkıyor, bir grup Borrlar'ın önce bölgeleri temizleyip sonra Kanlıova'ya geleceğini, başka bir grup Borrlar'ın savaşın tadını hakkıyla çıkarabilmek için Kanlıova'ya yığılacağını, en büyük grup ise böyle bir savaşın olmayacağını savunuyordu.

"Borrlar savaşa hazırlanıyor, bunu kafanıza sokun. Ne olursa olsun konsey binasına ulaşmak için sonunda Kanlıova'ya gelecekler. Bölgeleri temizleseler de temizlemeseler de..." dedi Ringkvist. Çekik gözleri nefret kusuyordu. Konseyi bir şeye ikna etmek Tanrı'nın elini tekrar kazanmaktan zordu.

"Ne yaparlarsa yapsınlar. Kanlıova'ya gelseler bile konsey binasına ulaşamazlar. Bu binayı sivri kayaların ortasına boşuna dikmedik. Uçmayı beceremeyen hiçbir yaratık buraya giremez. Şimdiye kadar beceremediler, bundan sonra da beceremezler. Bu savaş paranoyası kabak tadı vermeye başladı."

"Mağaraları unutuyorsun De Mont." dedi Tulos. O da Ringkvist ile aynı fikirdeydi. "Yer altındaki koridorlara ulaşırlarsa sana bu sözlerini hatırlatmak için bile fırsatımız olmaz."

"Kodidorları yıllar önce kapadık."

"O kayalar dönüşmüş bir Borr'un iki yumruğuna bakar." dedi Ringkvist.

"Buraya gelmeleri uzun zaman alır, neden bu kadar abartıyorsunuz anlamadım. Savaş falan olmaz, tapınak buna izin vermez." dedi Bialla. Yeni törpülenip renklendirilmiş tırnaklarına bakıyordu.

"Savaşın gerçekleşeceğine ben de inanmıyorum." dedi Gardonna. Sakinliğine rağmen durumu Bialla'dan daha fazla ciddiye alıyordu.

"Büyücülerin onayladığını unutuyorsunuz. Borrlar'ın savaş hazırlığı yaptıklarını kendi büyücüleri söyledi." dedi Konna.

Gardonna elindeki büyük kadehi yanındaki cam sehpaya çarparak bıraktı. Kırmızı damlalar kadehten fırlayıp ayna gibi parlayan siyah zemine çarptı.

"Onların büyücülerine güvenmiyorum. Bizim büyücüyle onların büyücüsü bir zamanlar sevişiyormuş diye her söylediklerine inanacak değilim."

Bialla kahkahalarla gülerken elbisesinin ince askısı omzundan aşağı düştü. "Ay iyi ki Floria burada değil. Shurdhan'ın maceralarını dinlemekten hiç hoşlanmıyor."

İyice sinirlenmişti Ringkvist. "Umarım Borrlar kapıya dayandığında da böyle iştahla dedikodu yapabilirsiniz." Odaya bakıp bağırdı. "Bir savaş olacak, anlamıyor musunuz."

"Peki ne öneriyorsun Ringkvist?" dedi Gardonna sonunda. Soru sormaktan çok azarlar gibiydi.

Ringkvist çekik gözlerini iyice kısarken yeşil bakışlarını odada gezdirdi.

"Eğer bölgesel saldırı olursa kaybımız büyük olur. Herkesi buraya toplamalıyız." Ellerini önündeki masaya yaslayıp konuşmaya devam etti. "Borrlar eninde sonunda Kanlıova'ya gelecek. Bölgesel saldırı olsa da olmasa da. Koridorlara mümkün olduğunca adam yığmalıyız. Bir Borr'u durdurmak için evlatlarınızın kaç tanesine ihtiyaç olduğunu çok iyi biliyorsunuz? Bir an önce herkesi toplayıp kendi bölgemizi güçlendirmemiz gerek. Vakit kaybediyoruz."

KAN UYKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin