KAN UYKUSU

19 / KÖYDEKİ CADI - CHICA

"Hey Chica, bir ara uğra da şu kilidi vereyim." diye seslendi önünden geçtiği demirci, yağlı elleriyle koca göbeğini kaşırken... Leş gibi herifin tekiydi. Çürük dişlerini göstere göstere sırıtırken farelerden bile iğrenç görünüyordu.

'O kilidin ödemesini daha geçen hafta aldın pis domuz' diye geçirdi içinden Chica. Demircinin üzerinde hoplayan yağlı vücudunu hatırladıkça midesi bulandı. Hele tezek kokan ayakları yok mu! 'Öööhğggg.' "Kapının önüne bırak, geçerken alırım." diye kestirip attı. Bir kilide iki kez ödeme yapmaya hiç mi hiç niyeti yoktu. 'Salak mıyım ben ha salak mıyım?' diye düşündü. 'Enayi mi yazıyor benim alnımda. Ayııııı.'

Bu demirci hıyar, Chica'nın gizli gizli oynaştığı Balldo'nun babası olmasının yanında, kafasına her estiğinde köyün dışındaki kulübenin kapısına dayanıp tecavüz etmeye kalkmasın diye bir sevişme karşılığında kendi elleriyle kilit yapacak kadar salaktı. Chica zekasından ötürü kendini kutladı. Kulübesinin dayanıksız kapısı yüzünden bu yağlı göbekle her akşam uğraşmaktansa küçük bir bedel ödeyip koca bir kaleyi koruyabilecek bir kilit yaptırmıştı. Şimdi istediği kadar dayansındı kapısına! Oh olsundu!

Her ne kadar sövüp saysa da köyün yarısıyla arası iyiydi Chica'nın. Diğer yarısı da kadındı ya... Neyse! Yürümeye devam etti sallana sallana. Her zamanki gibi yürüdükçe göğüslerini hoplatıyor, dolgun kalçalarını bir o yana bir bu yana savururken etekleri yerleri süpürüyordu.

Gösterişli hatundu. Anasına çekmediği için fazlasıyla memnundu. Merhum anasını hatırlayınca biraz somurttu. Ne çok söz vermişti anasına. 'Öffff anneeee.' diye geçirdi içinden annesi hayattayken yaptığı gibi. Ve yürümeye devam etti köyün tozlu çakıllı ince yollarında.

Az ileride ormandan dönen oduncuyu gördü. Vücudunu dikleştirip çapkın bir tavırla göz kırptı oduncu. Karısını on yıl önce gömmüş, seksenine merdiven dayamış, kıçının kılları ağarmış, toruna tosuna karışmış olmasına rağmen körpe bir hatun görünce hala ağzından salyalar akan bu buruşuk zampara da pencereleri ve kulübenin eskiyen gövdesini tamir etmişti. Karşılığında onu bir güzel içiren Chica yanına uzanıp göğüslerini burnuna dayamış, az sonra sızıp kalan oduncuya sabah uyandığında nasıl muhteşem bir gece geçirdiklerini, yaptığı iyiliğin karşılığını fazlasıyla nasıl da aldığını ballandıra ballandıra, biraz da pohpohlarayarak anlatmıştı. Bir kadına en son ne zaman dokunduğunu hatırlamayan oduncu için bu hikayeleri dinlemek yapmaktan daha değerliydi ve inanmaya dünden meyilliydi. Mutlu mesut ayrılmıştı kulübeden. O gün bu gündür Chica'yı ne zaman görse birlikte geçirdikleri ateşli dakikaları hatırlar, ilkel bir gururla ve dişsiz ağzıyla çapkın çapkın gülümserdi.

Sallana sallana yürümeye devam etti Chica. Karşıdan gelen üç maymunu görünce göğüslerini iyice dikleştirip haince kıstığı gözlerini dikti. Çocukluğundan beri haz etmezdi bu maymun karılardan. Maymun karılar da ondan. Annesinin 'Düşman değil arkadaş edin kendine arkadaaaaş. Ben göçüp gidince ne yapacaksın bi başına.' diye azarlaması çalındı kulağına. 'Öfffff anneeeee.' diye geçirdi içinden yine. 'Bu salaklarla mı arkadaş olacağım.' Annesinin arkasından densizce konuşup duran bu maymun karılardan hiçbir zaman haz etmemişti ki!

"Orrospuuu!" dedi maymunlardan biri yanından geçerken. "Elalemin gocasına, nişannısına göz goymanın ne dimek olduuunu görcen! Hiçbir şey yanına kalmıycek." Elini ters çevirip odun gibi kalın beline yaslamış, kirden kararmış koca suratının ortasında toplanmış burnunu, ağzını ve gözlerini iyice büzmüş tiksintiyle bakıyordu.

Balldo'dan bahsediyorlardı. Ve demirciden... Ve oduncudan, ve zampara torunundan... Ve ondan ve bundan, falan filan... 'Üfffff' diye geçirdi içinden yine Chica. Nadiren yaptığı şeyi yapıp annesinin nasihatlerini dinlemeye niyetliydi ki dayanamayıp aniden döndü. Her zaman yaptığı gibi elini beline koyup var gücüyle içini döktü.