Yazdığım ve Okuduğum ilk şiir..
08/06/ 2009. Bundan tam sekiz yıl önce. okul koridorunda tek başıma yürürken, okulumuzun müdürü bana seslendi. Çınar dağlica. Müdür'ümüzün yanında hakan amcami görünce koşup sarıldım. Amcam hadi çınar bugün izinlisin. Dedi nereden bilecektimki babamın uzaklara gittiğini.? ve birdaha asla geri gelmeyeceğini. Annem yüreği merhametle, gözleri şefkatle dolu olan anneciğim. bugün bana yaşlı gözleriyle sarılıyor du. Babamı kaybetmiştik..!
Artık koca evde üç kişiydik. Hüzün dolu annem. iki yaşındaki kardeşim yusuf. Ve 11 yaşında acıya merhaba demek zorunda kalan ben..
Beşinci sınıfın son günleriydi ilk defa okula gitmek istememiştim. annemle okulun merdivenlerini teker, teker çıkarken, her adımda elini daha sıkı kavramama rağmen sınıfın kapısından içeri girmek için son üç basamaktayken, anne bugün benimle kalır mısın.?
Kalmayı bende isterim yavrum.
Ama yusuf daha iki yaşında amcanlarda ağlayıp durur. Deyip gitme mecburiyetindeydi.Ve şimdi koskaca yedi yıl geçti aradan. Ben çınar. Çınar dağlica
Toplu bir ortamda sessizliginden rahatsız olacacaginiz sayılı belkide tek kişi. Yıllar önce acıya merhaba derken, bilmeliydim zaten böyle olacağını. Yani yaşamayı câni gönülden isterken yaşayamayacağımı. Ama zaten böyle olması gerekmez miydi.?
Biri ölür biri doğar tabirinde yaşamak gerekirdi. Fakat biz hep tanımadığımız veya sadece uzaktan tanıdığımız insanların öldüğünü gördük. Ve sadece bir baş sağlığı dileyebildik. Çünkü nasıl acı çektiklerini canlarinin nasıl yandığını yaşayamadan asla bilemicektik. Ama hayat bize bunuda öğretmişti. Canımdan çok sevdiğim babam hayata gözlerini yummuştu. Bu acının bir tesellisi yoktu. Ne diye kendimi kandirabilirdim ki. Zaten biri ölür bir doğar diyerek mi.? Bu sacmaydi. Sadece annem, küçük kardeşim ve amcam sayesinde ayakta durabilmiştim. Ama artik kendi ayaklarımın üstünde durmaya baslamalıydım. Tabi bu çok zor olacaktı. Ama en azından çalışarak anneme destek olmalıydım. " çınar "
Düşüncelerimden sıyrıldığım gibi annemin seslenişine cevap verdim. "Efendim anne "
Anneme gerçekten üzülüyorum babam öldükten sonra hayatını bize adamıştı. "hadi oğlum elini yıka da gel kahvaltı hazır."
Bunun üzerine ayaklandim ve elimi yikadiktan sonra içeri girdiğimde amcam ile eşi de gelmişti. " Vay kimler gelmiş".
Deyip amcama sarıldım babam öldükten sonra babam gibi davranmıştı hiç biseyimizi eksik etmiyordu. Zaten amcam olmasaydı belki okuyamazdim bile. " gel oğlum gel. Sana bir müjdem var"
Dediğinde sandalyeyi çekip oturdum yanına. " neymiş o müjde amca" içten içe heyecanlamistim. "Istanbul teknik universitesi bir sinav hazırlamış eğer kazanirsan 0/100 bursla üniversiteye gidebilirsin. " bu habere üzülsem mi ? Sevinsem mi.? Bilemedim ama olmazdı gidemezdim. Istanbul'a gidemem ben. hem kazanacağım ne malum ki.?
Dedim aslında gitmek istiyorum fakat gidemezdim. " çınar saçmalama bu sınav senin hayatını değiştirebilir. Hem neden gitmek istemiyorsun ki.? Ayrıca artık çok geç ben senin adına başvuru yaptım kabul bile edildi." Dediğinde ne diyeceğimi bilemedim. " amca. Annem ile yusufa bakmam lazım artık azıcık olsa yüklerini omuzlarima almak istiyorum. " annem ve amcam aynı anda çınar saçmalama " dediler amcam devam etti " bak oğlum bu sınavı kazanirsan ilerde annenide yusufuda yanına alabilirsin hem ben ne güne duruyorum tabiki sen yokken yengenle beraber bakacaz sıkma sen canını." Dediğinde sadece tebessüm edebildim edebildim amcam gerçekten çok iyi bir insandı belki de çocuğu olamıyor diye bizi herkesten çok sahiplenmesi bundan ibaret belkide abisinin emaneti diye de olabilir ama ne güzel sırtını dayanabilecegin birilerin olması."O zaman neden olmasın" deyip yemeğimi yemeye koyuldum. Yemeğimi yedikten yaklaşık yarim saat sonra annem ile amcamlardan musadelerini isteyip odama çekildim. Doğruca kendimi yatağa atıp hayaller kuruyorum. Sınav 20 ağustos ve izmir'in karşıyaka ilçesinde.
Biz ise izmir'in bayındır ilcesindeydik. Kazanmak için çok çalışmalıyım. 4 sene sonra büyük bir adam olabilirim. Inanıyorum herşeyi kazanabilirim. kalbimden gelen ses hep bunları söylüyor. Ama şimdi uyuma zamanı.
Ezan sesiyle gözlerimi açıyorum. Doğacak güneşe. Belkide izmirin en sıcak günleri, açık pencerem den hafif esen rüzgar okşuyor yüzümü. Masada kalemim, kitabım ve hayallerim. haydi çınar kazanmak için ilk adımı kendini test ederek yapmalısın.
Diye geçiriyorum içimden çünkü sınav yirmi ağustos ve bugün ağustosun 10. Günü..!
Ilk sınavı hafif tozlu olan masam'da başarıyla bitirdim sayılır. Hiç cebimden eksik etmediğim kırmızı kalemimi testim bittikten sonra yine herzaman olduğu gibi gömleğimin cebine yerlestirdiğim sıra,
" annemin kahvaltı hazır çınar demesiyle yine masanın en baş köşesindeki yerimi alıyorum. Bundan belki de sekiz yil önceydi ama dün gibi hatırlıyorum masanın en baş köşesinde otururdu babam. Şimdi babamdan kalan herşey bana emanet. Annemin enfes börekleri iştahimi oldukça kabartıyor du. Ama babamı her pazar kahvaltısında animsamadan edemiyordum. Sınavı kazanırsam ailemden sonra en çok annemin böreklerini özleyecegimi hayal etmek bile içim de kırıntıların oluşmasına yeterli bir nedendi.
Annem yine her zaman olduğu gibi evimize sıcak bir ekmek getirmek için yanagimiza birer buse kondurup işe gitme mecburiyetindeydi. Günler sanki eskisinden daha çabuk geçiyor du. Sınava son beş gün kaldı. Son gecelerde olduğu gibi bu gecede çalışma masamdayim. Çekmecedeki mutlu aile taplumuzu çıkartıp babamla konuşuyorum.
Ailemiz bize bana emanet baba. Ben büyük bir adam olacağım. Ailemiz bize bana emanet. Gözün arkalarda kalmasın dedikten sonra
Resimle beraber yatağıma uzanıp yorgun düşen bedenimi uyuyarak dinledirmem gerektiğini hissediyorum. Uyumak herseye çare, deva en basit unutma yolu gibiydi ama gözlerimizi açtığımızda değişen pek birşeyler yok. Yine gerçeklerle başbaşayiz.
Sınavdan bir önceki gün son gece çalışmak mi.?
Uzanmak mi.?
Kararsızım bunları düşünürken bile yorulup uyumak kararsizliktan daha iyi olur deyip yatağa uzaniyorum uyumak için gözlerimi kazanabilmek adına ettiğim duadan sonra uyuya kaldığımı. Evin ilk uyuyani olan kardeşim yusuf'un abi hadi kalk diye cekistirmesinden anlıyorum. Içten içe heyecanla yataktan çıkıp elimi yüzümü yıkıyorum. Annemin enfes böreklerinden bir iki lokma atıştırdıktan sonra ufak ailem kapıda uğurluyor beni . Bu cumartesi hayatımın en zor günlerinden biri olacağı kesin. Ailemi izmir'i sevdiğim herşeyi burada bırakıp uzaklara adım atmak için adeta dua etmek zorundayım. Sinavdaki her soruda aklım biraz daha kalıyor buralarda. Sorular sanki git burdan çınar dercesine basit geliyor bana. Ama uzaklar, uzaklara gitme düşüncesi yoruyor yüreğimi. Olacakları hayal ederken, son soruyu çözüp sinav kağıdı mi teslim edip, sınavın bitmesine yaklaşık yarım saat kala okul'dan ayrılıyorum.
Ilk defa bu kadar yorulduğumu hissediyorum uzaklara gitme düşüncesi ağır bir kaya gibi omuzlarima çöküyor. Bedenim beynim soruları çözen parmaklarim bile yoruldu. Sadece uyumak biran önce evime ışınlanmak istiyorum. Ama elimde sihirli bir deyneğim yok. Yaklaşık yarım saatlik yürüyüşten sonra evimdeyim.
Üstümü bile değiştirmeden doğruca yatagima atlıyorum. Sanki çölün ortasında deniz görürcesine atlıyorum yatağa.
Annemin çınar, çınar haydi kahvaltıya sesiyle yarım kalan bir rüyadan uyanıyorum. Masa başında yine bana öğüt veren babam tam amcamdan bahsederken yarim kalan cümlerinden sonra gerceklere açıyorum gözlerimi.
"Kahvaltıdan önce dusa gireceğim anne
"Tamam oğlum Çayın soğumadan gel.
"Tamam.
Nasıl bir yorgunlukla basbasaydim ki üstümü değiştirmeden yatabilmişim.
Düşümü alır almaz masanın en baş köşesi olan yerimdeyim yine. Çayimi yudumlarken,
" sinav nasıl geçti oğlum.?
"Ilk defa basit sorular bile zor geldi anne.
Ama iyi geçtiğini tahmin ediyorum.
"Aslan oğlum babanın gözü hiç arkada kalmicak.
Ah be babam annemi bırakıp uzaklara gitmemi hiç ister misin.?
ki gözün arkalarda kalmicak diyorlar. Oysa beni zorlayan sorular değil gitmek.
Ailemi sevdiklerimi izmirde bırakıp uzaklara gitme düşüncesi yoruyor yüreğimi. Çayimi her yudumlayişimda bu düşüncelerden sıyrılamıyorum.
Ama olsun kazanmayi velhasıl kelam bende çok istiyorum.
Annem ile amcamın emekleri boşa gitmesin diye Rahmani dilimden eksik etmiyorum. Annem yine her zaman olduğu gibi ben çıkıyorum çocuklar.
Tamam anne.
Bizi büyütüp bu günlere kadar sırtında taşıması, hele ki babamın ölümünden sonra her anını bize adamak için çabalayan, çabalarken işten dolayı vakit bulamadiğina üzülen annemin bu hali canımı heran bir parça daha acıtıyor. Üzülüyorum ama elimden ne yazık ki birşey gelmiyor. Bana her zaman inanan anneme rahat bir yaşam sağlamak hayalim di.
Annemden sonra bunaldiğim evden, kendimi dışarı atmak için
Hadi yusuf bizde çıkalım.
Nereye abi.?
Biraz hava alırız olmaz mi.?
Nasıl istersen abi.
En cok sevdiğim bebe mavisi gömlegimle yeşil babetlerimi giyiyorum. Kapıyı yavaştan açıp, Yusuf'la beraber evden çıkıyoruz. Çocukluğumun geçtiği parktan bakıp, sınav sonuçlarının açıklanacağı son beş günü düşünüyorum. Sessizim. pek konuşmuyorum. Yusuf galiba bu halimden hem rahatsız hem alişkan.
"Hadi yusuf geç olmadan eve dönelim.
"Oh be abi bi an bütün günümüzün sessizliğinle sona ereceğini sandım.
Sadece ufak bir tebessüm edebildim.
Yol boyu sessizliğe and içmişçesine konuşmuyorum. Babam dan sonra konuşmayı pek sevemiyorum.
Yusuf bu halime alışkın olduğu için oda benim gibi suskun kalıyor iki susan kardeş yan yana yürüyoruz.
Yusuf'un bi an geldik abi demesiyle irkilip kendime geliyorum. Sonunda yusuf'um.
Bizden önce eve gelen annemin "nerdeydiniz çocuklar.? deyişine,
Biraz hava aldık demekle yetiniyoruz.
Doğruca kendimi duşa atiyorum yorulan vucudumun ferahlamasi lazım. Düş alırken bile düşünmekten alamıyorum kendimi ailemi ne çok seviyormuşum. 5 gün sonra kazanıp bir üniversiteli olabilirim. Duştan sonra yemek hazır en sevdiğim manzara rahat bir şekilde yemek yiyebilmek.
Izmirde gayet mutluyum ama istanbulda da mutluluğu ifşa edebilirim. Her gün aynı düşüncelerden sıyrılmak kolay değildi ama artık sonuna doğru geldim...
Yarın 20 ağustos sınav sonuçlarının açıklanacağı konferanstaki etkinliğe sınava giren herkes ailesiyle davetli..
Annemin doğum günümdeki son diyesi olan gri takımı mi kendim ütüleyip hazırlıyorum.
Biran uyumak için odama ayaklandığım sıra,
"Yusuf ben uyuyorum.
"Annemi beklemicek misin abi.?
"Hayır canım.
"Tamam abi.
Sabah erkenden kalkıyorum gecenin erken vaktinde uyumak sabahın değer vaktinde uykusuz bir şekilde kalkmak olduğunu şimdi anlıyorum.
Kimse kalkmamış galiba diyerek oturma odasına girdiğimde bide ne göreyim..!
Kahvaltı hazır meğer bizimkiler çoktan kalkıp uyanmami beklemeye koyulmuşlar.
"Günaydın annelerin en güzeli
Kardeşlerin en yakışıklısı.
"Günaydın oğlum
"Günaydın abilerin en tatlısı.
Amcam işlerinden dolayı gelemicekti. Annemin son hediyesi olan gri takımı da giydim. Ailemde hazır artık konferanstaki yerimizi almak için yola çıkabiliriz. Önden çıkıp ilk taksiyi durduruyorum annem ile kardeşim de taksiye bindikten sonra konferansa gitmek için, önce okuduğum ilkokul sonra bitirdiğim lisenin önünden geçiyoruz.
Her sokağında bir mazimin olduğu izmiri adeta gezintiye, keşfe çıkmış gibiyim. Her sokağında geçmişimi düşünürken, sonunda yolumuz bitiyor.
Yerimizi aldığımız sıra tam da soyleyişe denk geliyoruz.
Kazananlar için başarı dileyen profesör den sonra sahneye çıkan sarışın bayan bursu hakedenlerin ismini okuyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHVE'RENGİ
Teen FictionO bahar gibi kokusunu doya doya içime çekerken, sanki kırılmış bütün kemiklerim, Kaldırım kenarlarına atılmış yüreğim, ona sarılıp ağlayan gözlerimden süzülen yaşlar dansa eşlik eder gibiydi. Son kez kulağına seni seviyorum dedim. sanki Son kez sarı...