Yalnızlık nedir bilir misin.?

76 2 2
                                    

Yok oldum sanki gidişinle.
yer yaraldi içine gömüldüm.
Seni görmeye bile gelemiyorum.
Uzaktan bakmaya gelsem de,
Bakınca canım parçalanır.
Bir zaman uzanıp başını yasladığın, göğsüm daralır.
Gelemiyorum Uzakliga dayanamıyorum kapı ardından sana bakmaya.
Herşeyi bıraktın diyelim ardin sıra, o yüzün içten gülebiliyor mu Yokluğumda.?

Oysa söz vermiştin bize. pulsarımız yandikça gökyüzünde,
Dizinin dibinde olacağım ömrümce.
Kim bilir kaçıncı söz verensin gök yüzüne.

Ne garip bir ömür aldı hayatımı.
Nerde iki eş, iki yar görsem,
Nüksetmeye başlıyor yokluğun.
Acılar olgun edecek sanki bedenimi.
Ne zaman gelsen aklıma,
Sanki koca bir okyanusun içinde nefes nefese çırpınarak yüzmeyi öğreniyor yüreğim.

Yokluğun yavaşlatıyor hayatımı.
Güneş bile bazen geç doğuyor günüme.
Aynı şehiri paylaşıyoruz seninle.
Kumru kuşları gibi sadıktık birbirimize.
Ya sen öldün, ya ben öldüm yokluğunda.
Nefes mi.? Alabiliyorum.
Güneş mi.? Isıtıyor.
Su'mu.? tatlı.
Tadı değişen tek şey hayatım oldu.
Yani tadın yokluk oldu.
Yokluk senin adın oldu gidişinle.

Hayatımda bir anda uçup gidişin, geceleri bir anda uyandırır beni. Beraberliğimiz gelir aklıma.
Bana kırılıp ağladığın gün silme göz yaşlarımı derdin.
Oysa akıttığın her yaş içimi biraz daha yaşlandırırıp üşütürdu.
Büyürken üşüyorum şimdi. Fındığım.

Rüzgar tenimi okşada,
tat alamıyorum yaşamdan.
Kaç ay oldu ayrılalı.?
Hiç ay eksiltmiyor seni.
Boğaza karşı bakıyorum şimdi.
Tek başıma.
Bazen seninle bakardık,
denizin mavisine.
Gökteki güneşe.
Güneşin parlaklığı,
saçlarının ışıltısı,
denizin mavisi,
gözlerinin kahvesiyle,
çarpışırdı gülümserken yüzüme.
Şimdi hiç birşey gülümsemiyor yüzüme.

Baharı getiren kokun sokaklarda mı?
Ağaçlar çiçek açmış.
Senmi geldin de bülbül ötmeye başlamış.
Cekirgeler oradan oraya zıplıyor.
Martılar denize bakıyor.
Fatma teyze yine güvercinlere yem atıyor.
Sahilde bunları düşünürken,
Çayımı soğutan deniz rüzgarı üsüttü yine beni.
En iyisi gideyim ben,
Anılarım tazelenmeden..

Yalnızlık nedir bilir misin.?
Bazen neden yaşadığımı bile anlayamıyorum.
Yokluğunda ne hissettiğimi, bilemicek bir duruma geldim.
Her insan asabileşirken,
Ben masumiyetimde boğuluyorum.
Yalnızlık sana çok doluyken,
Tek bir cümle diyememek.
Yalnızlık bomboş bir arazi olup,
Nüksedince yokluğun, binalar döşeniyor olmasıdır toprağına.
Yalnızlık senin gidişin.
Yalnızlık kanatları kırık bir serçe gibi gök yüzüne uzak kalmak.
Yalnızlık nedir biliyor musun.?
Uçmak istiyorum hayata,
Kanat çırpamıyorum gökkuşağına.
Yalnızlık sen her yerdeyken sana adım atamamaktir.
Yalnızlık kanat çırptıkça, canının paramparça olmasına şahit olmaktır.
Yalnızlık herkes yanındayken,
Kalabalıkta seni aramaktır.
Yalnızlık, Ah be yalnızlık, ne çok şey aldın benden.
sadece giden sonradan GELEN.

Ey bedenimdeki nefesim,
Senin gidişin son vukuat.
Gözlerin ise hep hasret.
Yüreğim yüreğine isterken vuslat,
Acin mi öldürsün sana ebedi olan bedeni.
Gelişin mi yesertsin sana karamsar yüreği.?

Gökkuşağının siyah rengi gibiyim.
Yeryüzünün kutubundaki sıcaklık kadar üşüyorum.
Yalnızlık acıymış. bunu öğreniyorum.
Daha önce mutluyken mutsuzluğuma ihanetimi anlıyorum.
Sahi senden sonra ne çok anladım seni. Sen bunları bilmezken bir daha sevdim seni..!

Okulun ikinci dönemi geldi sen hala gelmedin.
Bahar geldi. yaz geçti. Kış kapıya dayandı.
Sen hala gelmedin. Ben üşüyorum fındığım.
O kadar üşüyorum ki, güneşin doğmasını bekliyorum gecelerime.
Elimde kalem. önümde beyaz yapraklar. Inan yazamıyorum seni yar.

Insanın canı iki kelimeye mi bağlı.?
Dudaklarından dökülen iki cümle mi can verecek kararmış ciğerlerime.
Acın bile tatlı geliyor yokluğundan..!

Senin tadın acında sır gibi üstüme gelir.
Gel ey yar ne çok gelmeni bekliyor canım..

         KAHVE'RENGİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin