bir mısra diliyorum Rabbim'den.

108 3 0
                                    

Bağcılar da oturan merve'nin ablası kübra ve eşi volkan ile bagcilar simit tadında buluşuyoruz.
Bide yiğit adında 8 aylık bir bebekleri varki tam yemelik.  Siparişler için gelen komi,
"Ne alırdınız.?
sorusuna.
"Merve hemen atladı 4 tane keyif kahvesi alalım mi.?
Kübra ile volkan olur derken.
"Falima bakacaksan neden olmasın fındığım.
"Hayır Çınar sonra cinler gelip bana  musallat oluyor.
Merve bazen şizofren gibiydi deliydi meliydi ama yeri tam yüregim'deydi.
Bir kahvenin kırk yıllık hatırı var derlerdi. artık kırk yıl boyunca hatırlarım geçici olur umarım.
Kanımın Volkan ile kübra'ya  çabuk kaynamasi merve'nin hoşuna gittiği sergilediği tavırlardan belliydi.
Sonuçta bir ablası iken diğeri eniştesi.
Ikisinin de birbirlerini severek evlenmeleri en çok dikkatimi çeken konuydu.
Bir gün fındığım bana nasip olur mu.? İnsallah.
Muhabbetimizin ve zamanımızın sonuna gelirken,
kübra'nin
" Merve müsait bir zamanda sizi akşam yemeği için bize beklerim.
"Aaa süper. Gideriz dimi Çınar.?
Herkesin müsait olduğu bir günde neden olmasın.?

Son söz enişte beyden.
" o zaman gelecek hafta c.tesi akşamı için anlaştık.
Haftaya c.tesi hep beraber akşam yemeği için anlaştık.
Umarım kübra sofrada domates bulundurmaz. Çünkü merve'nın domatese karşı sonradan oluşan hastalık derecede bir alerjisi var.
Hatta bir keresinde anlattığı kadarıyla domates yüzünden hastanelik bile olmuştu.
Sanki yıllardır birbirimizi tanırmışçasına şan, şakrak geçen muhabbetimiz bitiyor.
Hep beraber  kalkıp ayrılıyoruz.
Mervemi evine bırakmak için epey bir yolumuz var.
yaklaşık
2 saatlik bir süre zarfından sonra,  sonunda merve'lerin evin önüne varabildik.
Fındığım'la vedalaşip evin yolunu tutuyorum. 
Hayalimiz olan arsa değiyor gözüme. Su arsa da bir evimiz olsa fındığım, mısra'm ve tepemizde pulsarimiz her gece bize tebessüm buyursa mevla'dan başka isteyecek bir duam kalmazdı.
Kendi gemimin kaptanı yuvamin limanı olurdum. Alnımda ne yaziyorsa nasip odur. Kimse nasipten ötesine adım atamazdı.
Bütün bunları düşünürken son zamanlardaki ufak tefek tartışmalarimiz canımızı epey sıksada, ikimizinde her tartışmadan sonra, yuvamiza ve hayallerimize olan inancımız hiç bir gün bile eksilmiyor du.  Bazen göz yaşlarini dökerek anlatır dı onu sevgiyle boğduğumu.  Merve'mi bu kadar üzdüğüme  hiç inanmıyordum. Belkide babasız annemin işinden dolayı esirgemek zorunda kaldığı sevgisizliktendir. Anlayamamam.
Her olayda fındığım'a sığınırdım.
Sığınacağım ilk ve tek yuvam gibiydi. Onsuz bir hayatı asla düşünemiyorum.  Söz verdim bu gece kendime bir daha üzmek mi.? Asla..!
Hep yüreğimde her hadisede elini sırtımda hissettiğim merve'mi bir daha üzmeyecegime, boğmayağima söz vererek gözlerimi yumuyorum gecenin karanlığına.

Sabah her her zaman olduğu gibi yine okul yolundayim. Çok isterdim aslında okumayı, şimdi hic sevmem okul yolunda harcadığım vakitleri.
Her gün aynı dersleri bile severdim. Masa başında uyuklamayi severdim. Şimdi sadece fındığım'ı seviyorum.
Üniversitenin bahçesinde merve'nin verdiği haber sevindiriyor beni.
Çınar Kübra nurcan halama bizden bahsettiğini Nurcan halamin bizimle tanışmak istemesi ikimiz için oldukça olumlu bir gelişme olduğunu sevinçle anlattıkça gözlerimin içi mutluluk pırıltılarına dönüşüyor.
Kübra'lardaki yemek'i iptal etmişlerdi. Hep beraber nurcan hanımın restorantın'da akşam yemeğinde buluşup tanısacağımızı söyleyince, sevinçle fındığım'ı,  fındığa benzer burnundan öpüyorum.
Günler gelip bir, bir geçiyor.
C.tesiye sadece birgün kaldı.
Akşam dan hazırlığımı yapiyorum. Gri ile lacivert takımın arasında gidip gelirken murat'ın
" ne bu telaşın Çınar. Bi lacivert takımı giyiyorsun bi gri. 
" merve'nin halasina akşam yemeğine davetliyiz.
Sence hangisi.?
"Laciverti giy derim.
"Benimde gönlüm lacivertten yana.
"Bak sen damat gibi oldun Çınar.
"Yarın için oldukça şık olmam gerekiyor murat.
"O zaman  geriye bir sorun kalmadı Çınar.
"Eyvallah murat.
Sonuç olarak merve'nin ailesinden bir kesim ile tanisacağim. Bütün hazirliklarimi yaptıktan sonra uyumak için yatağıma uzanıp yarını bekliyorum.
Sabaha tatlı bir tebessüm ile açıyorum gözlerimi. Saat 11 oldukça uzun saatler var tanışmaya ve oldukça heyecanla çarpıyor yüreğim.  Belkide ilişkimizdeki en büyük adımlardan biri olacaktı.
Ama merve'nin beni arayıp, halamın acil bir iş için bu akşam tanışamıcaz. Çınar'a özürlerimi iletirsen sevinirim.
Insallah başka zamana tanışırız demekten öte dudaklarımın arasından başka cümle dökülmüyor.
"Inşallah Çınar. Hadi gel biz buluşalım.
"Nerdesin fındığım.?
"Daha evden çıkmadım.
"Ben gelene kadarda çıkma.
"Tamam hayatım.
Evden çıkıp fındığım'in evlerinin önündeyim.
Sonunda arayıp merve'mı aşağıya çağırıyorum. Geldiğinde,
"Hadi fındığım sariyere emirgana gidiyoruz.
"Oley süper.
"Seninle olan her yer süper.
Ilk defa emirgana gidiyoruz. Internetten araştırdığım kadarıyla bir kere gidenler bir daha gitmek için zaman arıyormuş.
Şimdi sıra bizde.
Istanbul un belkide en güzel yeri.
Rengarenk şelaler, köşkler, göller,göllerde yüzen kazlar.herşeyiyle dört dörtlük yapılmış enfes bir yer.
Hele göldeki kazlari seyrederken arkamızdan habersiz gelen kedinin miyavlamasiyla, fındığım'ı kolundan tutmasaydim az daha göldeki kazlarla beraber yürüyecekti. :)
Fındığım'la beraber gezmeye devam ederken bir evlilik teklifine şahit oluyoruz.
Esmer ve kumral bir çift.
Hiç birseyden haberi olmayan bayanın karşısına bir anda bandonun belirmesi ve bütün yakın dostlarının ali'ye evet de pankartlariyla Ali muradına eriyordu.
"Ben daha özelini isterim Çınar.
"Sen en güzellerine layıksın fındığım.
Günümüz neşeyle devam ediyor.
Fakat yine arayan merve'nin annesi, artık eve gelmesi gerektiğini söyleyip duruyor.
Ne zaman neşemiz, keyfimiz yerindeyse, içine etmeyi beceren bir kayinvalide gibi, en mutlu anlarimizi bir telefonla sonlandirmayi başarabiliyor.
Merve'ye biraz daha kalalım, ısrarında bulunsamda nafile.
Annesinin sözünden çıkamayacağını söyleyip duruyor.
Artık tak ediyor mutlu anlarimin bir telefonla son bulması.
Yeter artık YETER desem bile hiç bir şeye kâr etmiyor haykırışlarım.
Içimde  kor alevi gibi büyüyen sevgimin merve tarafından yeterince ilgi mi görmüyor.?
Yoksa çok sevince  farkedemeyen ben miyim.?
Anlayamıyorum işte.

Her zaman bugün TamAm bizi kimse rahatsız etmeyecek desekte, hep sorun çıkmaya müsait bir ortam beklermişçesine ya çalan telefon yada anlamsiz olan kavgalarimiz.
Sevgi tek kişilik miydi.?
Yoksa iki yüreklik mi.?
Bir gönül bütün yükü taşırmıydi.? Yoksa ağırlığından erir miydi.?
Içten içe eziliyorum galiba.
Ama fındığım için fındığım'a kavuşabilmek için her aci tatlı olmalı.

Yoluna akıp giden ömrüm
Seni bana anlatmakla alevden lava döndü kalbim.
Artık uzaklardan sevmek istiyorum seni.
Yoksa beni hiç anlamayacak kadar hayatı azad severken, seni ansızın terketmekten korkum.
Ey benim yoluna sevap diye taptığım. Nedendir bu anlamsız yaptıkların.?
Bana şerbet iken içine acı katman neden.?
Adımladığın her yeri ezberlediğim. Attığın adımlar bağrımı yakıyor neden.?
Sevaplarında acı çekiyorum. Neden.?
Çekil gitmi desem sana, yoksa yak beni günahın da sevabında mi
desem.
Ne yapsam artık olmuyor yokluğun acı, aslında varsın.
Ama varlık içinde yokluk gibisin neden. Neden. NEDEN..!
bazen içime döküyorum bu doyumsuzluğumu. Merve'mi sevmeye doyamıyorum. 
Saadet hanımın aramasıyla emirgani terkediyoruz.
Ne demiş mevla..
Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz. Bunada şükür etmek lazım ki,
şükür olsun yüreğime bu sevgiyi koyan Rahman'a ..
Fındığım'ı evine bıraktıktan sonra, evime doğru yürüdüğüm, sıra yolda Murat ile Arzu'ya rastlıyorum.
"Merhaba Çınar.
"Merhaba Murat.
Murat'ın beraber çay içelim teklifini daha sonra inşallah deyip erteliyorum. Onlar yoluna devam ederken bende eve doğru yürümeye devam ettim.

Herşey güzel olacak yada istediğim gibi diye  bir kaide olamazdı. Bazen mutlu anlarımın tuzu da olmalıydı ki, mutlu anlarımın kıymetini bilmek için.

Hayat ne hep acıdır, nede hüzün dolu. Yaşam öyle birşeydir ki,
Seni bir ipin ucunda tutar. Ne  yere düşürür nede düşmeyeceğin bir yere bırakır. Yaşam der geçeriz hepimiz.
Çoğumuz bilmeyiz aslında kaderin çabalarımıza bağlı kalındığını.

         KAHVE'RENGİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin