Olduk Mu ELALEM.?

68 3 2
                                    

Yanında olmaktı kışa sünger çekmek. Hayata dik durmaktı, dinlediğin çayı tatmak.
Kirpiklerinden öpmekti,
özlemi hafifleten.
Şimdi üçü birden yağar üstüme. kışa karşı özlemle eğilmek.

Mevsimlerin en güzelini yaşıyoruz belkide. Uzağa attığım her adım, sana dönmek ister habersizce.
Umudum hep yeşil kalırdı,
sana kavuşmaya.
Nasipti Rahman'nın kitabında yazan.
Yollar telli davuklu olmazdı nasipe kavuşmaya.
Dileğimdi yüreğimdeki firari alnından öpmek.
Attığım her adımda
kalbimdeki umut bunu hissettirirdi.
Yüreğimi ferah tutmam için.
Kavuşmak nasip. Nasip ise, Rahman'nın ol demesiydi.
Yine paralendi yürekte derman arayışım. Sema'ya hasretle yalvarışım. Benim derdime dermanim.
Uzaktan yolunu eşkli gözlerle beklediğim. Sen hangi dağlarda çiçek açtinda, kutuptan soğuk bir yaşam bıraktın bana.
Umut fakirin ekmeğiydi.
Umudumdun ekmeğin tuzu gibi.
Toprak yağmura hasretti.
Hasretimsin yağmurun toprağa değen kokusu gibi.

Sevda yükümlüydü omuzlarim.
Mahşer sorgusundan beterdi,
Gidişini soran sorular.
Yeni doğmuş bir bebeğin,
sesiydi içimi kavuran.

Hasret yakınlıklardaki uzaklıktı.
Varlığına uzaktan bakardım.
Dizlerimi kırarmıydı özlemin yükü.?
Hayat sana çokmu neşe verirdi.?
Kirpiklerini öptüğüm günler kapını arada çalmazmıydı.?

Beyaz kağıtlardan güvercin yapar oldum. Denizinin kahvesinden, hasret çektiğim kokunu getiremez.
derdimi dinleyemez.
Iki kelama bir muhabbet edemezken, geceden sabaha,
seni onlara yüreğimdeki aşkla anlatır olmuşum.
Teninin hasreti sevişmelere sürmek ister beni.
Her kadında kokunu arar Bulamazken,
Neden sevişmelere hasret eritir yüreğim.
Sensiz çeķemez oldum dünyanin kahrını.
Yanimdayken öperdim yanağını. Anlamazdım dünyanin aci günleri gizlediğini. Sevdaya giden en güzel yoldu gözlerin,.
Özlediğim.

Yüreğimde umudu hep yeşil tutmak lazımdı.
Herşeye Rağmen, seni bana veren Mevla. seni benden alan Mevla. sitem edebilir miyim YARADANA.?
Sen sevdayi yad eller dünyasında mi arıyorsun fındığım.?

Özlediğim yakındı bana.
Kantinde, bahçede ders çıkışı yolumuz kesişirdi. Özlemin arkasından bakardım.
Her adımda uzağa giderdi. Gözümden kaybolur, yüreğime yerleşir, lav ateşi gibi içimi yakardı.
Seninle uyurdum geceleri.
Yorganıma sen diye sarılırdım.
Özlediğimde., gözlerimi açamazdım kirpiklerim ıslanmadan. Sevmekten korkma derdi atalarımız. Korkmazdim son baharda yapraklarım caddelere dökülürken.

Bu şehir boğmak istiyor beni özlemlere.
Tatmadığım bütün acıların karşılığıydı yokluğun.
Beni boğmak isteyen özlemler,
Yokluğunda yüreğimi mesut edecek sohbetler,
Bana doğru atacağın adımlarda gizliydi.
Gelmeliydin uzaklardan gönlünü alıp yüreğime koymaliydin.
Nefes senden, yürek benden olurdu.
Bir adın kalmamalıydı geriye.
Boş bir avuç açılmamalıydı ardından.
Sevda yürüyerek uzaklaşabilir miydi.?
Hayallerimide her adımda uzaklara, götürür muydu.?
Bir dönüşü olmalıydı her gidenin.
Herkesin arkasında bıraktığı, bir ölüsü olurdu... şimdi çok arka sıralardayım.

Herkesin bir hikayesi vardı.
Kimisi mutlu kimisi umutlu.
Bazıları polis, bazıları doktor olmayı hayal ederdi.
Benim yarım kalan hikayem,
Sana uzaktan bakmak huzuru yoklamak gibi.
Sana yakından bakmak cenneti görmek gibi.
Iraklar hep senden mi gelecek.?
Hicran duyulmama neden bedenin. Kollarim hiç özlemi kavramaya yetmeyecek., ıraklarda kalirsan eğer.
Seni düşlemek çöllerde yağmur olmaktı. Kaç geceyi sabah ettim seni severken. kac günü hiçe saydım adını sayıklarken. Kaç günleri harap ettim, senli şehirler yorarken beni. Umuda koşuyorum şimdi.,
geceden gündüze seni severken.
Hayaller kuruyorum şimdi Mısra adında kımızı severken...

Garip kaldığım istanbul bana yurt oldu, yirmili yaşlarda.
Bana sevdanin son demi kaldi.
Dilimde acının yanında tatlı kaldığı bir anason. Özlemi şarkılarla hafif kılmaya çabalayan, çabalarken yinede seni derinlerde hisseden ben.Sevda bitmeyen bir türkü muydu.?
Yoksa hayal perest bir özlem mi.?
Anne kucağındaki bebek mutluğu olurdu., aşkın ilkbaharında.
Aşkla başlayan yüreklerin,
Yumurtanın içerden kırılması gibi, bütün tabuların yıkılmasına mutlu bir sonla kavuşabileceği,
Bir sondu aşk.

Ayakta durabilmekti yokluğuna direnmek. Sevda hep uzak olsada,
Kokuyu alabilmeliydi meşk olan yüreğim.

Şimdi atlası yaşayan bedenim. kudusun sıcaklığını taşıyan yüreğimle, istanbul'un boğazında,
Manzaramin, sen olmasını dileyen gözlerim, etrafı gözleyemez durumda.

Şimdi sen yaşantıma atlas.
Yüreğime kudüs.
Bir yani soğuyan bedenim.
Bir yani yanan yüreğim.
Seni manzarasiz pencerelerde,
Hayatıma deniz olarak bekleyen yüreğim, hem üşür hem yanar...

Hicran hergün kollarının kavradigina mi olur.?
Ellerinin yetisemediğine
özlem duyulmaz mi.?
Kollarının hergün kavradiği,
Birgün gelirde,
Ellerinin yetişemediği biri haline gelemez mi.?

Sevdanin gözleri kahveyse,
deniz nasıl mavi olabilir.?
Şimdi herkes limanlarda kimi sessiz, kimi hıçkırıklarda.
Hicran dolan yüreklerin, birleştiği yerdi liman.
Gecelerime yat, gündüzlerime gemi. Iskeleme at artık şu demiri.!
Sen bana gemi, ben sana kamara.
Sıcak tutarım seni odamda..

Kanatları var sanırsın, sevdayla kolkolayken. Değmez ayakları yere., eli yüzüne değerken.
Bulutların beyazini görürsün,
Gözlerini öperken.
Mutluluk adının anmasıdır seni özlerken. Yazın en sıcak gününde,
Icimi serinleten çeşme suyudur gülüşün..
Belkide dünyanın en derin kahvesidir gözlerin.
Güneş saçlarından almış olamaz mi parlaklığı. ?
Yine gözlerine baktığım, yüreğimin sende tekrar nakarat etmesinden belli.

Iki dirğemlik özleme katmadim seni.
Teraziye koysam, güneş ışık veremez tartinin öteki durağında.
Denizin öbür yanında bir gece vakti annesinin hadi söndür kızım, dediği lambanın parlaklığını yansıtmış mevla, hüzünlenen yüzüne. Parlak dedikleri gümüş, yüzünün bir dalıydı sanki terazimde.

Geceleri bir ses hissetmek isteyen gönül taşımak kolay değildi.
Sesine hasret kulaklarin ağırlığını yastığım kaldiramaz durumdaydi.
Sıcak gecelerde terlemek üşütürdü. Hastalık gibiydi yokluğun. Hastane koridorlarında beklemekten daha koyuydu yokluğun.

Dört bir yanım denizlerle kaplanmış gibiyim yaşama.
Attığım kulaçlar yetmiyor karada nefes almama.
Denizinde hayat yokmuş fani bedenime.
Kurtuldum sayılır serin sularından.
Buz gibi oluyor yokluğunda hayat.
Şimdi gelsende ısı vermez tenin.
Buzlar erir, deniz çoğalır, liman kayıp.
Görünmedi zaten tenin düş alemindeki mavi degildi ki gözlerin.
Özledim el alemin görüpte, görmediği kırk yıllık hatir rengi olan gözlerini.
Attığım kulaçlar hep denizde tuttu beni.
Deniz kahve rengindeydi derine bakarken.
=kara hep ada
=sen olmayan liman
=deniz kahve
=içim hasret
=adın el
=Ben alem
=olduk mu şimdi
=elalem...!

         KAHVE'RENGİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin