Yazıyla beraber yolumuzda bitiyor.
Karnımızın zil çalmasıyla, açlığımızı yatıştırmak için fındığım'in kahvaltısını beğendiği bir mekana giriyoruz.
Manzarası denize bakan, teras katında yerimizi aldıktan sonra, gelen kahvaltı da eksik olan sadece, uçan kuşun sütü.
Kahvaltıdan sonra mekanı terkedip gülhane parkında yürürken, önümüze geçen bir amca fotoğraf çekmeden burdan geçemezsiniz diye tutturunca.
Fındığım'la beraber ilk fotoğrafımıza kavuşuyoruz.Gülhane'nin istanbul denizini ayaklar altına seren cay bahçesinde oturup çayımızı yudumlarken, muhabbetimizin en güzel yerinde fındığım'ın çalan telefonu ve arayan annesi her zamanki gibi,geç olmadan eve gelmesini söylüyor.
Ama iki saat bile olsa izin alabilen fındığım'ı şakaklarindan öpmeden duramiyorum.
Çaylarımız bittikten sonra gezmeye devam etmekten alamiyoruz kendimizi. Sanki yıllar sonra ilk defa bir arada gibiyiz.
Merve'nin yanında getirdiği fotoğraf makinesinde ilk resimlerimizi çekmek için,
resim çekmekle meşgul olan iki kızdan ricada bulunmaya yeltelendiğim an, kızlar konuşmamı yarıda kesiyor.
"Tabiki çekeriz siz şöyle geçin.10. Resimden sonra,
Yeter mi diye soran kızlara, teşekkür edip ayrılıyoruz.Iki saatlik iznimizin de sonuna ne çabuk vardık anlamıyorum.
Zaman bazen donup kalırken, bazen ne çabuk eriyip geçiyor.
Neden hep en mutlu anlarda,
su gibi akıp gider zaman.Neden yürek huzuru bulmuşken, bırakmak zorunda kalan.
Kâfi olmaz sana harcağı zaman.
Nafile olur gitme kal biraz daha doyamadim desende,zaman ne anlarki giden sevdadan...
Mervem'i evine bırakıp vedalastiktan yaklaşık yarım saat sonra, gelen sms.
"Çınar annem bana aldığın hediyeyi görünce kızıp bağırdı.
Fotoğraf makinesini incelemek isteyince bütün resimleri silmek zorunda kaldım.
Artık tehdit etmeye başladı seninle görüşmemi istemiyor."Anne her zaman evladı için en iyisini ister. Ama benimde senden vazgeçmeye asla niyetim olmadı, olmayacakta.
"Benim hayallerimin her dalında senin adın varken, annem'in kızıp bağırmasıyla, senden vazgeçmemi beklemesin.
"Iki gönül bir olunca dağları yerle yeksan eder. Benimle o dağları aşmaya var misin.?
Seninle aynı evi paylaşmaya her zaman varım..
Saadet teyzenin merve'me olan baskısı her gün artmakta. Bir yandan benim aşırı olan kıskanclığım diğer taraftan annesi derken merve'min üzülmesini kaldıramıcak bir hal almaya başlıyorum. Haftanın iki günü Çınar yeter gelme üstüme desede zaptedemiyorum artık kendimi. Aynı evi paylaştığım aynı çayı içtiğimiz Murat'tan bile merve'yi kıskanır hale geldim.
Her gece başımı yastığa koyarken merve'mi dilemekten alamıyorum kendimi.
Nolur Allah'ım adına aşk dediğim fındığım'ı alnima eş diye yaz, demekten hiç çekinmezdim.
Kalbimin her zerresi aşk ile dolup taşıyor. Bazen kalbimi taşıyamamaktan korkar hale geliyorum. Kocaman bir sevgi taşıyor. Ve her seferinde bunu fındığım'la paylaşmaktan gurur duyarken, aldığım cevaplar,
Bazen Çınar seni, ellerime alabilip yüreğime sokmak istiyorum. demesi mest ederken beni. Son zamanlarda teşekkür ederim deyip geçerdi. Her hangi birine seni seviyorum desem teşekkür etse, hiç aldırmazdım.
Ama bunu gök yüzün olarak sevdiğin,
gözlerine bakınca denizi kahve gördüğün biri söylerse, işte o zaman canının yandığını
ve daha kötüsü bunu görmediğini hissettiğinde,
Sanki bugünün acısı geçen onca yıllardan daha kahpe daha yıkık iç kırıklığı olduğunu belirttiğini, hissetmek ne tuhaf bir acıymış...!
Ilk dönemin yavaş yavaş sonuna gelirken, merve'm dil kursu için dershaneye gideceğini söylerken, ben ise artan dersler yüzünden,
izmir'e aile özlemine son veremeyeceğim.Annemi arayıp bu yaz burada kalmam gerektiğini anlatıp,
artan derslerimi düzeltemezsem bu yılımım boşa gideceğini söylediğim an,
Aman oğlum gelme sakın. Koca bir yılın boşa gitmesin.
Annem belkide dünyadaki en anlayışlı anne idi. yada annem diye en sevdiğim insandı.Özledim annem.
Sana evlat olmak tadına doyum olmayan sıcak tandır ekmeği gibi,
Doyumsuz bir lezzet bırakır dilimde.
Lezzet senin yanındır.
Senin benim yerimdir. Annem..Mayısın son günlerine yaklaşıyoruz. Artan derslerle uğraşırken merve ise dershane kayıtlarını halletmiş bile.
Mayısın son haftası üniversitenin açılışına kadar artan derslerle uğraşmak sıkıcı olsa bile, her gün dershane kapısından merve'mi almak bütün sıkıntılarımı gideriyor.Haziranın 12sinde doğum günüm.
Fındığım bana süpriz hazırladığını ağzından kaçırıyor. Sonralar onlar etse bile artık çok geç. 12 haziranı sabırsızlıkla bekliyorum.
Belkide evlilik teklifi edecek. Herşey bir tarafada acaba sürprizi ne olabilir.?
Her günüm gibi doğum günümde de fındığım yanımda olsun, Süpriz veya hediye mühim değil.
En büyük hediyem zaten yanımda.
Günün 2 veya 3 saatini üniversitede geçirdikten sonra evin yolunu tutmaya alıştım. Fındığım dershanede murat antalya da ailesinin yanına gittiği günden beri, yalnızlığın kötü bir durum olduğunu tekrar anımsayıp, daha önce iliklerime kadar yaşadığım olayları başka şehirde yenileyip çocukluğuma kadar iniyorum.
Bu durum canımı oldukça sıkmaya başladı. Sıkıntılarımı en iyi gideren insan yada meleğim, merve'mi arıyorum.
"Efendim Çınar.
"Fındığım Dershaneden çıkamaz mısın.?
Hayır Çınar son dersteyiz zaten. O bitmeden gelemem. Deyip telefonu kapatmak zorunda olduğunu söylüyor.
Üniversitenin bitişi bizim için hic iyi olmadı. Hep saçma sapan tartışmalara neden oluyor uzaklığımız. Her nedensiz bir kavgayla güne merhaba der hale geldik.
Belkide doğum günümde herşey düzelip tekrar rayına oturuverir. Tek umudum bu.
Günler ızdırap gibi geçmiyor desemde, Günler ızdırap ederken geçip gidiyormuş.
Haziranın 9 dokuzuna girdiğimiz gün dershanenin önüne gelip fındığım'ı arıyorum.
Ben aradikça o açmamakta kararlı gibi meşgüle atıyor.
2 saatlik aramam sonuca varıyor. Ama bende hoş görü diye birşey kalmadı.
Sonunda telefonunu açabıldi.
"Efendim Çınar.
Bana ne kadar zarar verdiğinin farkında mısın.? Ve her gün aynı acıları tekrar çektirdiğin yetmiyormuş gibi şimdi bide telefonlarima cevap vermeyi tenezzül etmeyecek hale geldin. Nedenbir kere olsun bile acı çektiğimin farkına varmadin neden.?
Herşey son bulsun herşey bitsin..!
Dediğimde titrek bir sesle
"Eğer ki herşey son bulacaksa bir daha asla yoluma çıkma Çınar..!
"Tamam deyip kapattım telefonu.
Sanki koca bir kayanın altında kalırmışçasına canım ilk saniyelerde acimaya başlıyor.Geç olmadan tekrar aramalıyım.
Aç şunu AÇ AÇ AÇ."Sana birdaha arama demiştim Çınar.
"Sinirliydim asabileşmiştim.
Merve'm Dilimden dökülen cümleler için özür dilerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHVE'RENGİ
Novela JuvenilO bahar gibi kokusunu doya doya içime çekerken, sanki kırılmış bütün kemiklerim, Kaldırım kenarlarına atılmış yüreğim, ona sarılıp ağlayan gözlerimden süzülen yaşlar dansa eşlik eder gibiydi. Son kez kulağına seni seviyorum dedim. sanki Son kez sarı...