SEVGİLİLER GÜNÜ..

94 3 0
                                    

Evimdeyim sonunda düşümü aldıktan sonra güzel bir flime denk geliyorum. Tam da bana göre. Aşk, sevgi ve evlilikle biten bir flim.
Her mutlu sonda, merve'mle mısra'mı düşlemekten alamıyorum kendimi. Allah'u teala nasip diye alnıma yazmışmıdır.?
Bilemiyorum. Doğrusu Bilmekte hiç istemezdim.

Aslında çabalayip kazanmak en güzeli olurdu. Fındığım için çabalamak en güzel his değilde nedir.
Flimde bitti sonunda. Geç olmadan uyumam gerekiyor.  Uyumadan murat'ı arayıp nerde kaldığını soruyorum.

Beni bekleme geç geleceğim Çınar deyip kapattı bile telefonu. 

Ozaman uyumak en güzeli. Yatağımda
Uzanırken düşünüyorum.
her sabah şefkat  ve sevgiyle açıyorum gözlerimi. Çünkü sığınacağım bir limanim,
fındığım var.

Ne güzel sevip sevilmek bir limana sırtını dayayabilmek.

Sabahın seher vaktinde kalkıyorum.
Murat gelmiş midir acaba diye odasına girip baktığımda derin uykuda olduğunu gördüğüm an, Evden çıkmak için hazırlanıyorum.

Merve'm beni bekliyor sabah güneşi gibi. üşüyen tenimi ısıtan güneşim gibi, her sabah parlak  saçlarını okşamak için merve'mle buluşuyorum.

sabahın erken vakitlerinde, Esen rüzgar tenimi okşuyor. Ayaklarım yere değmiyor fındığım'ın gözlerine  bakarken.
Ya ama utanıyorum öyle bakma deyişinde sevgiye rastlamak.

"Çınar bakma ama utanıyorum.
"Sen benim dünyadaki cennetim'sin. Sana değil de kime bakayım.?
Bir anlık derin bakışlarından  sonra konuşan merve'm
" Çınar düşünüyorum da eğer olurda bir gün ayrılırsak başkasına da cennetim dermisin.? Yada başkasını da böyle sever misin.?
"14 yaşındaydım birgün karşıma esmer tende bir kız çıkmıştı.
aşık olduğumu sanıyordum.
14  yaşında bir çocuk aşktan ne anlardı.?
Onu bile  bilmiyordum.
Ama  aşk olduğuna kendimi kandırmıştım.
Aradan 7 yıl geçti yatağimda uzandiğim hic birgün onunla hayaller düşlemedim.  onu görmediğim günlerde hayatım, hep akışında devam etti.

Aşk, aşkın ne olduğunu senin gözlerindeki cenneti keşfedince anladım.
  Seninle  göz göze geldiğimiz o ilk  anda kapkara geçen geçmişime, beyaz perde gibiydi gözlerin.

Yatağımda uzandığım her günümde seni Rahman'dan duayla diliyorum.
Aşk aslında başka şehirde beni bekleyen senmişsin..

"Evlenincede beni böyle sevebilir misin.? Deyişinde

Gözlerim bu kelimelerinden sonra sevgiyle buğulu bakmaya meyilli hale yemin etmişçesine, her seferinde aynı vaziyette mutluluk yaşlarıyla karmaşık hale bürünüyor.
Yeterki mutluluktan aksın yaşlar.

Ama galiba fındığım, aşırı olan sevgimden boğuluyor...

Sevgim yavaştan, yavaştan
Daraltmaya başladı fındığım'ı.
Yüreğime Hükmedemiyorum.
Sevginin grisimi olurmuş.?
Ya çok seversin, yada hiç sevmezsin.
Benim sevgi anlayışım budur..!

Tam 4 ay oldu beraberliğimiz.
Yaşadığım her ani beynime kazırcasina anımsıyorum.
Beraber okulu bitirecez. Ve son yılımızda ilişkimizi resmileştirmeyi  planladık. Önümüzde 4 sene varken şimdiden herşeyin planını hazır.

Merve'em  en çok kır düğünü olmasını istiyor.
Mısra'mla işten gelişimi beklicek ve hep istediğim yemekleri yapacağını söylüyor.

Evlendikten sonra diğer karı kocalar gibi hiç kavga etmicez. Yatağımızı ayırmıcaz aramıza  mısra'mız bile uzanırken en çok onunla ilgilenmem gerektiğini belirtiliyor.
En mahsun haliyle benden sadece bunları istiyor.

Bu kadar severken birbirimizi nasıl oluyor da bazen tartistığımız da ayrılığa varacak duruma geliyoruz..!
Aklım almıyor doğrusu.

Olur, olur deyip konulari geçiştirip, kapattığımız  dan olabilir mi.? Bilemiyorum.

Ama 14 şubat'ın geldiğini görebiliyorum.
Sevgililer günü..  Yani bizim günümüz.

"Fındığım.
"Efendim Çınar.
"Sevgililer günü de geliyor.
Ne hediye alacaksın bana.?
"Benim için hediyenin manevi olanı güzel.
bu sana bir ipucu olsun Çınar bey.
"Benim için hediyenin güzeli,  senden gelendir.
"Mesela suanki gibi sarılman herşeyden daha önemli benim için.
"O zaman senin için en önemli olan her zaman olacak desene.
"Inşallah fındığım.

Muhabbetimiz en güzel kelimelerle devam ederken, yine akşamı buluyoruz. Merve'mi evine bıraktıktan sonra, fındığım'a ne alsam diye bakınırken, gözüme tahtadan yapılmış iki yaşlı çiftin güler yüzü ve sempatik hali dikkatimi çekiyor. Mor bir sırt çantası alıp yaşlı çifti ve en sevdiği rafello çikolatalardan yerleştiriyorum çantanın içine.  Benim için en anlamlı olan hediye  ise çantanın içinde gizli olan yaşlı çiftler.
umarım bizde yaşlanana kadar birlikte oluruz.

Bugün Ayın 12.si sevgililer gününe iki gün kaldı. Neyseki hediyemi aldım.
Sevgililer günü her aşığın, sevgilisiyle beraber olmayı hayal ettiği gün.
Bende herkes gibi sadece o günümü fındığım'la birlikte geçirmeyi istiyorum.
Merve'nin beni arayıp,
Çınar yarın sevgililer günü.
Bizim günümüz ama annem dışarı çıkamazsın  Çınar ile buluşamazsin deyip duruyor. Ama herşeye rağmen yarın seninle olabilmek için geleceğim, demesi sevginin kutsallığı olmalı.
Bu haberden sonra derin bir nefesle, yatağıma uzanıp uyuyorum.

Sabah uyanır uyanmaz eflatun rengine Çalan gömleğim ile gri bir pantolon giyiyorum.
Merve'mle buluştuğumuz da o ise kahverengi bir elbise ile çıktı karşıma.
ne güzel yakışmış tenine.
Parlak saçları kahve gözleri kahve elbise ne tatlı bir hanfendi olmuş.
Merve'mle tramvayla yolculuğa çıkıyoruz.

Kimselerin olmadığı en arka tarafa gecip sırtımızı herkese dayayıp gözlerimiz birbirine denk geliyor.  Yanağına kondurduğum
Buse'yle,
"Bana ne aldın fındığım.?
"Kendin bakmak ister misin.?
"Olur.
En sevdiğim renk ama fındığım'ın, alarji olduğu  kırmızı renkte bir woswos araba ve anlamı çok derin olan bir yazı.

Şu şekilde başlayıp,
    12 HAZİRAN 1994.
bir pazar günü dünyaya geldin. 
Sen doğali ;
264 ay,
1144 hafta,
8030 gün,
1.927,200 saat,
1.115.632,00 dakika,
4.360.800,00 saniye,
436.080.000,00 salise geçti...
Ve sen
03 kasım 2016
bir salı günü hayatıma girdin.
Sen hayatima gireli
3 ay,
21 hafta,
96 gün,
2,304 saat,
138,240 dakika,
8.204,00 saniye,
829.440,00 salise geçti.

26 aralık 2016 cumartesi günü saat 20.30da yıldızların altında,
Seninle gelecek güzel  günlerimizin, çocuklarımızın, evimizin, hayalini kurup onu yaşamıştık. Üzerinden kaç gün, kaç ay geçti, hesaplayamadim. Ama hala o günü hatırlar ve sana nasıl aşkla bağlı kaldığımı hatırlarım.  O gün gibi ne eksik ne fazla. Hani bana hep cennet'im diyorsun ya, hani bana bakıyorsun ya, öyle işte o zaman ben senin cennetini yaşıyorum..
Hani bana fatih Sultan Mehmet'in şiirinden  bahsetmiştin ya
" senin tenine değmeyen yağmuru istemem, Meltemi istemem". Hani bana hep benimle huzurlu, sıcak, samimi ve içten mutlu olduğunu söylüyorsun ya,

SEN MUTLU OL BEN SANA ÖLÜRÜM..

sana olan aşkımı inan nasıl ve neyle anlatacağımı bilmiyorum.
Küçük bir çocuğun masumiyeti yada herhangi bir şey.
hani çocuklar beni ne kadar seviyorsunuz sorusuna ellerini açarak kocaman derler ve oraya dünyayı sığdırır ya onun daha fazlası işte.  Ama onu kadar saf masum, temiz ve içten.
"Bu günlerde hiç  çıkmıyorsun aklımdan. Yüzümü sarmış pembe bir hüzün.  Sanırsın hep sen vardın hayatımda. Hep sen yoktur. Ama yüreğimde hep boş bir oda vardı. Temiz tutulan,çarşaflar değiştiren, taze çiçekleri vazoda, terlikleri kapıda, sen o kapıyı açtın, o terliği giydin, o çiçeği kokladın o yatakta uyudun işte o yüzdensen vardın hayatımda..."

Sana verilebilecek onlarca hediye varken, sana en güzeli olanı, kalbimi duygularımı veriyorum. Daha doğrusu sana bendeki seni veriyorum..
SENI ÇOK SEVIYORUM IYIKI VARSIN"la biten en anlamlı en güzel olan hediyemi kalbini vermiş bir yazı.
Asıl iyiki sen varsın....

         KAHVE'RENGİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin