HASRET..

60 2 0
                                    

Universitenin 2. Dönemin ilk haftası, merve'ye sadece uzaktan bakabiliyorum. Hiç muhabbet kalmamış aramızda l. Iki yabancıdan daha yabancı olduk birbirimize.
Yanına gitmek istiyorum. Ama gidemiyorum. Gözlerimiz birbirine değsin istiyorum.
O kahve olan renkler çarpışsın istedikçe, benden kaçar oluyor gözleri.

500 kişi belkide daha çok sayıda olan toplulukta kendimi kimsesiz yapayalnız hissetmeme neden oluyor bu tavırları.
Koskoca üniversitede yüzlerce kişinin arasında yalnızlık.

Ayrılalı epey zaman oldu.
Her gün üniversitede gördüğüm merve'me günaydın demekten başka bir muhabbet kalmadı aramızda.
Telefonuna attığım son mesajda numaramı bile engelleyecek kadar uzak kalıp susmayı tercih ediyor.
O sustukca ben ayrılığı kabullenemiyorum.
Kışın ortası hava karlı üşütüyor.
Saat 15:00 ders çıkışı herkesten önce dersten ayrılıp bahçede merve'nin çıkışını bekliyorum.
Tam bahçe kapısında yoluna çıktım. Merhaba deyip tam gidecekken, dur ve beni dinle dedikten sonra başladım söze.
Hava karlı. Güneşte var bak gök yüzünde.
Sence güneş mi ısıtır.?
Kar'mi üşütür.?
Yoksa damla damla aralarından akan yağmur mu değer yüzüme,
Ellerinin yerine.
Söylesene ellerin hep uzak mi kalacak tenime.?
Ne yapsam boşuna ardına bile bakmadan gidiyor.
Uzağa attığı her adımda eriyorum. Gitmesen olmaz mi.?
Diye bağırmak geliyor içimden.
Bağırmak bile nafile kalıyor.

Ben sana öyle körü körünemi bağlandim.?
Sen bana umut olmadin mi yüzüme dokunurken.?
Şimdi elin değmiyor diye yüzüme, kocaman bir sevgi biter mi söyle..?!

Bazen umut doluyor yüreğim,
sana tekrardan kavuşmaya.
Hasretin o kadar ağır geliyor ki
Bana. Kavuşursak hersey bitecek umuduyla, yaşamak çok zor geliyor artık bana.
Neden diyorum bu duruma geldim.?
Oysa ben okumaya gelmiştim.
Gözlerindeki her satırı ezberlediğim. O kadar acıyor ki kanayan yaram.
Tuzu sen oluyorsun ardına bakmadan..

Murat'la okulun bahçesinde konuşurken, gözüme takılan uzun saçlı bir öğrencinin merve ile koyu bir muhabbetin içine eşlik ediyor olması, canımı acitmaya yeterli bir sebebti.
Koyu muhabbetleri kahkahalar eşliğinde devam ederken, Murat'ın elleri omuzlarima değip hadi Çınar çay içmeye gidelim. Dediği an, bu ortamdan tamamıyla kurtulmak istediğimi hissettim. Okulu bırakıp evime dönmeyi o kadar istiyorum ki,
Ama aileme verdiğim sözler ne olacak.?
Zaten doğru düzgün iki satır okuduğumda yok.
Gidince ne diyeceğim.?
ama bu tembellikle mezunda olamam. En azından denedim olmadı deyip kapatırım konuyu. Bu konuyu kapatmak geleceğim söz konusu olsada, basit bir şekilde üstünü örtebilirim de, içerimdeki konuyu kim kapatacak YARAB..

Bir zamanlar o kahkahalarin eşiğinde ben varken, ne çabuk gülümsedi yüreği başkasına.
Bir kızı yüz kişi sever.
bir kişi alır diyor atalarımız.
Lan ben severken öldüm.
O yüz kişide mi öldü severken.?

Ders çıkışında, murat Arzu ile beraber ayrılırken, ben ise uzun uzadıya yollara bakıyorum.
Eve hiç gidesim yok.
Gülüyorum yaşadığım acılara.
Annemin özlemlerine, yusuf abi deyişine. En çokta merve'nin seviyorum seni Çınar deyişine.
Nasıl bir gülmektir bu
sanki diz çöktüm başımı avuçlarımın arasına aldım.
Bu nasıl azgın bir özlemdir.?
Her acıma gülecek hale geldim.

Gülerken yaşlar akıyor yüreğimden. Bir zamanlar mutlu olduğum yerlerdeyim. Tam şuralarda merve'm vardi yanımda. Elini terleyinceye dek bırakmadığım.
Bana söz verdiği yerlerdeyim. Tek başıma yürüdüğüm yeri,
Beraber gezerdik. Her sokak girişinde, seni seviyorum derdi.
Biliyor musun Çınar bir dağ gibisin sana her zaman sırtımı dayanabileceğim hissi verdiğin için, bana birdaha aşık olduğunu söylerdi.
Dil bu herşeyi söyler. Yani ne çok yalanmış sözlerin.
dil bu başka yürekleride yakar başka insanlarıda.

Sen benim hep yalancı güneşim olmuşsun ki bedenimin hala üşümesi bundan ibaret.

Aşkın yokluğu büyütüyor muydu beni.?
Acılar olgun ediyor sanki yavaştan. Çoğu gece ders çalışmayı hatırlamaz, üniversitenin yolunu unuturdum.
Sen gelirsin aklıma.
biz geliriz aklıma.
Akıl gelir sana.
Gönül zaten senden yana.

Gecenin üçünde hic uyumazdim.
Ellerim sema'da seni dilerken hic utanmazdim.
Avuçlarımdaydın seni dilerken.
Ezan okunurdu amin derken.

Murat'ın muhabbetinde bile seni arar oldum. Annemin telefon konuşmasında senin sesini özler oldum. Uzun uzadıya caddelere bakarken, seninle yürümeyi hayal eder oldum.

Şimdi yerle yeksan bakıyor yüreğim uzaklara.
Şimdi yanmayan ıslak meşe ağacı gibiyim hayata.
Şimdi yanmış, yanmışta kül olmuş, kömür gibi gönül bıraktın bana...

Iliklerime işleyen olmayışınla başbaşayım hayata.
Seni düşlerken girerdim sınavlara. Aldığım düşük notlarla tutardım evin yolunu.
Sevgi emekmiş. Emek ise sendin sınavlarımda.

Salkımdaki üç üzüm olabilmeyi hayal ederdik seninle. Sen, ben doğmasını hayal ettiğimiz Mısra'mız. Kuru bir toprakta evimiz olurdu seninle.
Evet deseydin bana.
Gülüşün evimizin bağı bahçesi,
Kahve gözlerinse,
kırk yıllık hatırı olmalıydı.
Her sabah ışıldarken bana.

Bir çok şeyi hayal ederdik beraber. Gerçeklerden çok sevdiğimiz Mısra'mizın doğacağı günleri, irakta olsa bile, yarın olabilir olan kelamlarını özlüyorum fındığım..

Arkandan baktım akrep, yelkovan, yelkovan, akrepi kovalarken. Gidişinle, saliseler gibi kayboldun.
Seninle yaşayamadığımız, yelkovanlı, akrepli günlere üzülüyorum şimdi..

Acılar senden gelirken bana.
Kızamaz oldum yaza.
Yokluğunda gelen bahara,
Açan papatyaya, yüzümü okşayan nisan yağmurlarına.
Var oluşun en büyüğüydu bahar.
Sensiz tadıyorum şimdi yar..!

Hangi dua geri getirir ki seni.?
Bir mevlaya denk gelse yolum.
Damla, damla yaş akıtırken gözüm, amin diye siler mi mübarek elleriyle seni bana.?

Uzaklarda aramaz oldum seni.
Dinlediğim şiirler kadar yakinsin bana. Kapatsam gözlerimi saçlarını okşarım mesela.
Bir türkü dinlersem, her mısrasında sen söylenirsin nakaratlarda.
Bir muhabbetim olursa adın geçer lisanımda.
Seni hissetmen o kadar derin ki,
O karanlık gökyüzümde, yüzün bir pulsar gibi değer eşk dolu gözlerime.

Anlamaktı seni sevmek.
Olmaman bir şeyi eksiltmiyordu,
Gönlümden.
Sınavlardan uzak. Aileden ırak,
Özlemlerle başbaşayim senli şehirlerde.
Aynı üniversite bahçesini hicranlarla doluyken bile kokunla uzaktan yasamakti seni sevmek.
Hayal kurup seni oralarda, yasamakti aşk.
Yaşarken tenini koklamakti, cennete ilk adım.
Kevser suyundan tatmakti,
nasip olmuş alnını öpmek.

         KAHVE'RENGİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin