KAHVE'RENGİ

Şaiirin şiirleri gibi, seviyorum seni.

Her adımda hava biraz daha kararıyor. Tane tane yıldızlar benimsenirken gök yüzünde.
"Çınar şu iki yıldızın uzağında, pulsar olan yıldız yandığı sürece seveceğim seni.
" nefes yüreğime değdiği heran kalbim sen diye atacağına söz veriyorum fındığım.
Eminönün de sarı taksilerden birini durdurup biniyoruz.
Ilk defa mutluluk bu kadar yakından gülümsüyor. Yüreğimi gülümseten bakışları, hep var olsun diye sükrettiğim, başımı yastığa koyduğunda aynı yastığı hayal edebilmek, onu yanında değil bir yanını onda hissedebilmek. Aşk aslında fındığım'ım bakışlarında bulduğum samanyolu parlaklığıydı.
( yıldızım dı. Pulsarım dı.)
Istanbulu aşkla gezdiğim ilk günümün sonuna geliyoruz. Merve'min evin önünde iniyoruz.
" taksici abi inşallah her yolun sonunu bu yol gibi mutlu bitirirsiniz.
Iki yürekten çıkan aynı cümle inşallah.
Vedalasirken gözlerimden akan mutluluk göz yaşlarını siliyor fındığım.
Bugüne kadar yaşadığım acılara ağlarken, ilk defa mutluluk yaşları akıyor gözlerim den. Silme onları fındığım.
Ufacık elleriyle okşuyor yüzümü. Gözlerine baktığımda kayboluyorum. Kirpiklerinden öpüp sıkıca sarıldıktan sonra uzaklasıyorum. Uzağa attığım her adımda kurduğum hayallerle mutlu oluyorum. Hep bir kızım olsun isterdim. Gençliği bana kalem kaslı fındık burunlu merve'mi anımsatacak bir parçamın olmasını hayal ederken, çoğu zaman ellerimi semaya açıp hayallerimin gerçek olmasını dua ile diliyorum rabbimden.

Belki çok yakın belki çok uzak.
Ama umutla bekleyişim sürecek.
Nasıl ki bir anne yavrusuna dokuz ay sonra kavuşuyorşa, nasıl ki toprak yağmura hasret çektikten sonra erişiyorsa, sonunda umut olan hayallerimi duayla bekleyeceğim.
Dualarim yada hayallerim eve varmamla son buluyor.
Mutlu günün üstüne uyumak en güzeli olacak. Sabahın erken vaktinde kalkıyorum.
"Günaydın murat
"Oo çınar bey bakiyorumda evden çıkmayan Çınar artık eve geç bile gelmeye başlamış.
" ah be murat alt üstü birgün geciktim.
" şaka yapıyorum be çınar her zaman mutlu olduğun yere git, git ki aklın kalmasın oralarda.
Murat kardeşten öte bir insan.
Merve'yle beraber olalı tam 1 ay oldu zaman yanında su gibi akıp yolunu buluyor. Ben seni buldum ya Merve'm isterse o su akıp nehri bulmasın.
Tam Evden çıkmaya yeltelenmişken, arayan annem
"Çınar nasılsın oğlum alıştın mi.?
"Ben buraya aşık oldum anne. Ne güzel insanlar buralarda var imiş..
"O yüzden mi bizi unuttun.
Ah be anam seni unutmak imkanı olan birşey mi.?
Korkuyordum, bir yandan yeni şehir yeni insanlar, ailemi bırakıp buraya gelmeye çok korkuyordum. Okumayı da çok istiyordum. Ama fındığım'ı görünce üniversitenin ne olduğunu unuttum. Bana umut oldu bir ışık hayat veren su, gölge olan bir ağaç gibi bana herşeyden evvel güç oldu.
Üniversite hayatı farklıydı bir çok kişi zengin ailenin çocuğuydu.
Murat bile zengin bir ailenin oğluydu ama mütevazı oluşu sanki bizim mahalleden birisi gibi oluşu ona ilk günden itibaren kanımın ısınmasına yeterli olmuştu.
Ya Merve'm herkes kasları, gözleri çok güzel derken, ben kimsenin görmediği taraftan bakiyordum. Onun burnuna bile aşık olmuştum. Herkesin aksine ben en çok burnunu seviyordum.
Herşeye 3 kasimda başladık bugün ise aralık'ın 26si.
Tam 52 gün oldu ne güzel ne çabuk geçti..
Havanın son baharla pek bir bağlantısı yok gibi günler sıcacık ılık suyun altında hemen düşümü alıp yatmaliyim çünkü yarı haftanın ilk günündeki sınavdan başarılı bir notla çıkmam lazım.
Düşümü alıp yatağa uzanırken birde pencereyi açıyorum. Ohh mis gibi uyurum şimdi.
Murat'in
"Hadi çınar geç kalıyoruz demesiyle uyanıyorum.
"Saat kaç murat.?
"9 oluyorr ÇINAR 9.!
"Geç kalacaz Çınar hemen çıkmalıyız.
" bi zahmet.
Evden çıkıp üniversitenin yolunu tutuyoruz. Tam da zamanında varabiliyoruz.
"Murat artık hep 9damı çıksak baksana yetişebiliyoruz.
"Eğlence zamanı değil Çınar. Sınava odaklan sınava.
Ilk iki dersten sonraki iki dersimiz sınavla bitiyor. Üniversiteden fındığım'la beraber ayrılmak için bahçede sınıftan çıkmasını bekliyorum.
"Sonunda geldin fındığım.
"Sonunda Çınar'ım.
Nede çok özlemişim.
Kokusunu çekiyorum ciğerlerime
Yüzünü alıyorum avuçlarimin içine. Kayboluyorum hatır rengi olan gözlerin güneş gibi parlayan kahvesinde...
Şükrediyorum Rabbime bana böyle bir mutluluk nasip ediyor diye. El ele tutuşup yürüyoruz. Tutsaklıktan özgürlüğe gibi adımlarımız.
Kararan havayla berbat mutluluğunu anlatıyor buğulanan gözleriyle.
"Çınar bir gün beni yanlız başıma birakmandan çok korkuyorum biliyor musun.?
" saçma korku nerden türedi.?
Seni olurda birgün ilgisiz birakirsam, bilki yüreğimizin arasına mısra'miz sıkışmıştır..
"Seni doğmamış mısra'mızdan kıskanır hale geldim Çınar.
Gözlerinden akan mutluluk yaşlarını siliyorum.
"Bana her zaman bebeğin gibi davrandin.
"Benim ilk bebeğim sensin.
Beni daima böyle seveceğine söz verebilir misin.?
Nefes aldığım sürece umutlar yeşerten kalbimin hep seni seveceğine söz veriyorum fındığım.
"Gök yüzünde parlayan pulsarimiz yıldızımız, senden ayrı geçen her saniyede, umudu olan her günümde seni yeniden seveceğime sol yanımla beraber söz veriyorum...
" merve'm Bugünü tarihimize not düşelim mi.?
"26 aralık. bir tek yıldız bile kalirsa seni gökyüzü kadar seveceğim.
"Seveceğiz.
"Iyi ki varsın Çınar.
Iyi ki varsın demeyi öğreten kadın senin kahve gözlerin herkesin denizinden daha mavi bana. Şimdiyse gözlerimizin her değmesiyle denizinin kahvesinde kayboluyorum.
Elini tutup attığım her adımda kalbimin atışları yelkovan ve akreple yarışır gibi hızlanıyor. Yüreğime hükmedemiyorum. Kalbimde tarifi imkansız bir sevda büyüyor.
Yüreğim bedenimde ruhu varmış
Gibi çarpışıyor.
Bilmezdim aşkın büyüklüğünü.
Bilmezdim seninle yeniden doğacagimi.
Bilmezdim kahve gözlerin maviden daha derin olduğunu.
Bilmezdim sevginin kutsallığını. bilmezdim kararmış bir yüreği yeserttiğini.!
Biliyorum seninle yeniden doğduğumu.!

Günümüz sevgiyle aşkla bitiyor.
Fındığım'ı evine bırakırken kirpiklerine konduruyorum veda busesini.
Bir mısra diliyorum Rabbim'den
Ufacık bir bebek, ufak tefek bir canlı. Fındığım'dan bir can.
Attığım her adımda hayallerim çoğalıyor. Sevgi bir canlının elini okşamak kadar, yakındı. Yakındandi her bakışı.