Keyifli okumalar. ❤
"Gereğini bilen kişi kim olabilir ki? " somurttu.
"Bilmiyorum." iç çekti.
"Ne olduğunu bana anlatacak mısın artık tamamiyle? " ona kafamı salladım ve nefesimi tutup yanına oturdum...
***
..."Sana kaç kere söyledim! Şu dosyaları düzgün bir şekilde koy! " (kimin ağzından anlattığımı anlamayanlar için Andrew hayal ediyor.)
"Afedersiniz Bay Bill." Mutsuz bur şekilde ofladım.
"Kaybedersek ne olacak biliyorsun değil mi? " tahammülsüz bir şekilde başımı salladım.
"Evet, evet. Biliyorum." Yine çok fazla çalıştırıldığım günlerden biriydi. Ellerimde dosyalar, kırmızı topuklu ayakkabıyla koşturup duruyordum koca binada. Bu adam neden hiç bir şeyi beğenmiyordu ki?! Alt tarafı bir iş. İnsanın İki ayağını bir pabuca sokturuyor.
İşimi hallettikten sonra odasına doğru ilerledim. Koyu renkli acı kahvesinden yudumlarken adem elması yukarıdan aşağıya doğru hareket ediyor ve yutkunma sesi çıkıyordu. Beni farketse iyi olacaktı çünkü ondan birazcık korkuyordum. Güçlü çıkarmaya çalışıp beceremediğim ses tonumla konuştum.
"Ş şey bay Andrew? " yüzüme bakmadan konuştu.
"Muhteşem fiziğimi izlemeyi bırak ve dosyaları yerine koy orada ne bekliyorsun?"
"Efendim anneniz geldiler." bir anda kafasını kaldırıp şaşkınca bana baktı.
"Ne! Neden? " dosyaları bırakırken ellerimi iki yanıma açtım.
"Bilmiyorum. " kravatını düzelterek boğazını temizledi.
"Neyse tamam. Çıkabilirsin." ona döndüm ve başımı sallayarak yavaş adımlarla odadan çıktım. Çıktığımda hala elindeki o koca,mavi dolma kalemle çalışırkenki ciddiyetini ve çekici olmasını düşünüyordum. Aslında kıvırcık sarı saçlı birisi için fazla ciddiydi. Fazla fazla...
Bu görüntü ona bakınca ister istemez insanda eğlenceli bir tip olduğu izlenimini uyandırıyordu....
Yine o kahvenin renginden bir kahve önüme geldiğinde önümden bir film şeridi gibi Aymarın geçişini izlemiştim. Kahvemin soğuduğunun farkına bile varamamıştım. Onun gibi hissetmeye çalışsam da yapamıyor. Bir türlü onun açısından bakmıyordum. Olmuyordu. Kardeşine aşıkken ona karşı olan olmayan hislerimin kafamı bu kadar karıştırması saçmaydı. Olmayan bir his nasıl kafa karıştırabilir. Oldukça saçma. Yine o tatlı gülüşü aklıma geliyordu ve ben deliriyiyordum.
Bir insan ölmüş bir kadına aşık olmayı nasıl becerebilirdi ki?! Gerçekten. Ölümüne sebep olmuşken. Acaba vicdan azabı çektiğimden dolayı mı onu seviyormuş hissine kapılıyorum diye düşündüm. Olabilirdi. Elbette ya! Kesinlikle öyleydi, saçma saçma düşünmeyi bırakıp telefonumun çalması ile kendime gelmiştim. Lisa arıyordu.
"Efendim sevgilim?" evet. Zamanında Aymar'ı çok kıskanmıştı.
"Aşkım yaa Paris çok sıkıcı. Seni özledim ben. Bir haftaya seni ziyarete geleceğim. " kaşlarım istemsizce yukarı kalmış ve göz bebeklerim 780 derece dönmüştü. (Çok abarttım smskdm)
"Aa neden? Yani şey. Nasıl? Vaktin var mı ki? "
"Var tabii olmaz mı? "
"Tamam o halde"...
Eyvahlar olsun!
~***~
Evan'ın Ağzından
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Matematik Öğretmenim
Teen Fiction(Bu bir anı kitabıdır. Düzenlemiyorum o yüzden.) #hayrankurgu 3 Okuldaki matematik öğretmenin ablanın eski sevgilisi ve aynı zamanda onun katili olursa ne olur? Üstelik... Hani deriz ya. "Bu hoca bana takmış! " Ya aşk beni bulur da yanlış kişiye a...