16/ "Büyük Yangın"

264 16 13
                                    

Cinayette 140 olmuşuz teşekkür ederim. Kısa zamanda final yapacağım.♡•

🌹🌹🌹

"Peki babam bunca yıl bize neden ablamın günlüğünden bahsetmedi?"

Savaş bana aslan görmüş ceylan gibi bakarken kapı ağır ağır açılmaya başladı ve anında günlüğü yavaşca sandalyenin altına atıp üstüne oturdum.

"Ne yaptınız bakalım?" gelen babamdı.

"Hiç. Konuşuyoruz öyle, siz ne yaptınız?"

"Sofra hazır hadi gelin." yerimizden kalkarken mırıldandık. "Tamam." Çaktırmamak adına da konuştum.

"Dekanlıkta yakalarsak hocayı sorarız."

"Aynen. Adam sırrolup kayboluyor dersten sonra." hep beraber gülmeye başladık. Herkes uyuduğunda kesinlikle o günlüğü okuyacaktım.

---------------
Evan (Yazarın Ağzından)

Kaburga ağrısının sebebi yerde olması değil kalbiydi Evanın. Her şey onun için gitgide zorlaşıyordu. Bahçeye çıkma çağrısı ile ağzını silmeden görevlinin yanına koştu ve zar zor 'revir' diyebildi. Adam da telaş yapmıştı ve kafa salladı.

Sendeleyince adam koluna girip onu sıkıca tuttu. "Ah be adam. Besbelli hastasın. Ne işin var senin burada. Üstelik genç ve yakışıklı görünüyorsun. Harap olmuşsun." burukça gülümseyip kafa saalladı Evan. Ama hastalığını inanın o da bilmiyordu. Sonrası karanlık...

O kalp ağrısının sebebini Güneş'e bağlıyordu. Belki de öyleydi ama tam olarak değil. Neyse Evan bunları yaşaya dursun. Dışarda pek hoş şeyler olmuyordu. Şu anda tüm kapıları kapalıydı Evan'ın, hapis. Belki de dışarıdaki fırtınadan korunabilmesi için Allah onun tüm kapılarını kapatmıştı.

Evan gözlerini zorlukla aralayabildiğinde tanımadığı maskeli insanlar ona korkuyla ve büyük bir endişeyle bakıyordu.

"Aman Allahım. B-bu sadece... Belki de on milyonda bir görülür. Ne yapacağız?"

Yaşlı ve tecrübeli olduğu her halinden belli olan doktor hızla tıpkı bir hakim gibi bağırdı.

"Tutuklu sanığın acilen tahliyesine karar verilmiştir. Çabuk olun!"

~

Şehir yanıyordu sanki. Hayır bu alevler dumandan değil gerginliktendi. Küçük Mark camın önüne oturmuş ve cama ellerini dayamış şehri izlerken garip sesler çıkarıyordu. Annesi gülümsedi. Güneş'in Londraya geri geldiği haberini almıştı. Korksa da artık yapabileceği bir şey kalmamıştı. Evan mı? Sanırım ölüyordu. O sırada Edd içeri girdi.

"Aymar? Bugün nasılsın sevgilim?"

-"İyiyim." gülümsedi.

Güneş'in Ağzından

Binanın kapıcısının önüne geldiğimde kapının altından kan sızdığını gördüm ve korkuyla geri çekildim. Yalnızdım. Merakıma engel olamıyordum. İçeri girdim.

Kanlar içinde yerde yatan bir adama karşı kim benim kadar sakin olabilirdi ki? Ben söyleyeyim hiç kimse. Sakince iğrenç kokuya karşın burnumu tıkayıp oradan çıktım ve üst kata yöneldim.

"Andrew! Kapıyı aç." kapıyı sarı saçlı ve kahküllü bir kız açtığında şaşırmıştım.

"Sen de kimsin?"

-"Sevgilisi. Ben Lisa."

"Huh.. Demek öyle. Pekala ben sonra gelirim şey adım Güneş."

-"Güneş? O nasıl bir isim?"

Matematik ÖğretmenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin