Randa bir anda kendini yerde buldu. Nefesi sıklaştı. Önüne bir çift ayakkabı geldi. Kafasını kaldırdığında gözlerine inanamadı.
"Sen ölmüştün. Ben öldürmüştüm nasıl hala-" sözünü tamamlayamadan Teddren, Randa'yı kolundan tutup kaldırdı. Teddren ile gözgöze geldiklerinde Randa titremeye başladı.
"Sen... Bunu yapamazsın. Ben senin varisinim. "
Teddren başını olumsuz yönde salladı. Randa'yı aynanın olduğu odaya gizli geçitten götürdü.
Aynanın önüne geldiklerinde Teddren başıyla aynayı gösterdi.
Randa aynaya baktığında Alita baygın yatıyordu. Kızın biri bir şeyler söyledi ve gitti. Alita, yerinden doğrulunca saçları anında mavi oldu. Randa çığlık çığlığa kaldı.
"Yenildin. " dedi Teddren ve Randa'nın göğsüne sert bir darbe vurdu. Randa yere düşmeden Teddren hala bileğini tutuyordu. Randa'nın ağzından mavi bir ışık çıktı ve Teddren onu alır almaz Randa'nın bileğini bıraktı. Randa olduğu yere yığılırken Teddren acı bir şekilde baktı.
"Keşke böyle olmasaydı eski dostum. " dedi.Saray tahtının altındaki gizli geçide girdi. Uzun dönemeçli merdivenleri indikten sonra büyük kapıyı açtı. İçerideki mavi önceden olduğu gibi cılız değildi. Tüm ihtişamıyla ışıldıyordu. İçeriye girdi ve kapıyı kapattı. Işığın kaynağına ilerledi ve üç adım önünde durdu. Bir adamın heykeli vardı. Sinirli bakıyordu. Bir şeyi engellemek istercesine eli havadaydı.
"Alita... Başarman gerek." dedi ve Teddren arkasını dönüp gittiğinde heykelin yüzünde hafif bir çatlak oluştu.***
"Açıl Fire'ın kapısı. Ben Lien kralı Aion."
Thiel'in yüzündeki alaycı ifade Alita'nın son sözü ile yerini şaşkınlığa bırakmıştı. İkinci dalga ise kapının açılması olmuştu.
Thiel o kadar şaşkındı ki tüm dünya ile bağlantısı kopmuş gibiydi. Alita'ya bakıyordu ama aynı zamanda bakmıyordu. Bakamıyordu. Alita'nın ona dönmesiyle Thiel, biraz olsun kendine gelmişti.
"Gidelim. " dedi Alita ve içeri girdi. Thiel'in sinirleri bozulmuş eliyle yüzünü kapatıp gülmeye başlamıştı.
"Beni daha ne kadar şaşırtabilirsin derken şu olana bak... " elini çekip kapıya baktı.
"Kimsin sen? " dedi ve arkasından gitti.***
"Ah girdiler. " dedi Thiggpen.
"Gerçekleri öğrendiğinde ne yapacaksın merak ediyorum."
"Ne olacağı belli. Başarısız. " dedi Theon.
"Bu kez başarısız olmayacak. "
"Nasıl bu kadar emin olabilirsin? "
Teddren sadece omuz silkti.
Thiggpen ve Theon sadece baktılar. "Umarım bu kez gerçekten her şey son bulur Teddren ama şunu unutma o kazanırsa senin sonun olur. " dedi Thiggpen
"Kazanmak istemiyor. "
"Gerçekleri öğrendiğinde kazanmak isteyecek." dedi Theon gittiler. Teddren acı bir şekilde gülümsedi.
"Umarım kazanırsın. Bana neler yapabileceğini göster kardeşim." dedi ve o da gitti.***
Alita kapıdan geçtikten sonra etrafına baktı. Büyük binalar vardı. Gökyüzü gri bulutlar ile kaplıydı. Rüzgar sıcak esiyordu. Thiel'de gelince ceketini çıkarıp eline aldı. Saçlarını yana attı.
"Kendime not; Yanında daima toka bulundur. Evet Thiel rotamız neresi? "
Thiel, donuk bakıyordu Alita'ya.
"Thiel? "
"Sen nasıl... "
"Böyle mi görünüyorum. O odaya girdiğimizde cevapları alırsın. Çünkü ben bile bilmiyorum. Ama şu kadarını söyleyebilirim Randa öldü. "Alita'nın sözleri başta uğultu gibi geldi ve gözleri şaşkınlıktan çıkacak gibi açıldı.
"N-nasıl? "
"Nasıl mı? Lien'in generali sensin benden daha iyi bilmen gerek. Randa'nın öldüğünü hissettim sadece ve saçlarımın böyle olması bu düşüncemi doğrular. İçindeki güç şuan da tek değil mi? "
Thiel, Alita'nın dediğini başıyla onayladı. Çünkü Alita gelmeden bir saat kadar öncesinde saçları anlık mavi olmuş ve Alita'nın varis seçildiği anı görmüştü. Bunların olması Alita'nın şu anda tek kral olduğunu gösteriyordu.
"Gidelim artık. " dedi ve Thiel bu komutla düşüncelerinden sıyrıldı ve sağdan ilerlemeye başladı. İçinden bir karışıklık çıkmasın diye dua ediyordu.Alita, Thiel'i takip ediyordu bir yandan da okulda gördüğü görüntüyü ve baygınken başında o sözleri söyleyeni düşünüyordu. Bir kız sesiydi ve ses hiç yabancı değildi.
"Bu sadece başlangıç. " demişti o kız. Neyin başlangıcı diye düşündü Alita."... Öldü? "
Alita, Thiel'in sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı.
"Ne? "
"Diyorum ki Randa nasıl öldü? Sen mi yaptın diyeceğim ama daha Lien kapısının yerini bilmiyorsun."
Alita, söylemeli miyim diye düşündü. Tam ağzını açıp söyleyecekti ki Thiel "Geldik. " dedi.
Alita, kafasını Thiel'in baktığı yöne çevirdi.Saray olduğu ilk bakışta anlaşılmıyordu. Sarayın yarısı çökmüştü. Yarısı ise hala ayaktaydı ama bir rüzgar esse yıkılacak gibi duruyordu. Alita elini duvarda gezdirdi biraz.
"Hadi gir-" Thiel, Alita'yı duvarla arasına almıştı.
"S-sen ne-"
"Şşt sessiz ol. "
"A-ama! "
Thiel başını duvara yasladı.
"On kişi. "
"Ha? "
"Buraya gelen on kişi var. Gel hadi. " diyerek Alita'yı bileğinden tutup sarayın yıkık olan yerine götürdü ve bir duvar parçasının arkasına geçtiler.
"Ben de Fire'da yolculuk nasıl bu kadar rahat geçer diye düşünüyordum. " diye kendi kendine söylendi Thiel.Saraydan on kişi çıktı. Koşarak onlara doğru gelen bir kişi vardı.
Yanlarına gelince soluk soluğa kaldı.
"Randa... Randa öldü. "
Hepsi birden şaşırdıklarını belirten sesler çıkardılar.
"İkinci varis mi? " dedi biri.
Diğeri hayır anlamında kafasını salladı.
"O sırada orda değildi. Ama şu an da Lien kralı o kız oldu."
Hepsi birden sinirlendi.
"Tek sorun bu da değil. Lien'in yarıya inmiş olan gücü eskisi gibi oldu."
"Bu nasıl mümkün olabilir?! "
"Kim o kız?! Planlarımızı daha çok mahvetmeden ele geçirin o kızı! Şu kapıyı açma işlemini de hızlandırın." dedi iri yapılı bir adam.
"Emredersiniz. " dedi ve hepsi gitti. İri yapılı adam tekrar saraya baktı ve gitti."Ne planından bahsediyorlar? " dedi Thiel.
"Anlaşılan Randa onları kullanıyorum derken kendisi kullanılıyormuş. " dedi Alita.
"Hadi girelim. Cevabımız o odada." dedi Alita ve ilerledi.Sarayın içi dışından daha iyiydi. Ama yine de Alita'yı korkutuyordu. "Çok emin adımlar atıyorsun. Hangi oda olduğunu bilir gibisin. " dedi Thiel alayla.
"Çünkü biliyorum. " dedi Alita ve bir kapının önünde durdular. Diğer odalara göre bu oda fazlasıyla sağlam görünüyordu. Sanki zaman bu odaya hiç uğramamış gibiydi."İçeri girmek istediğine emin misin? Pardon girebileceğine emin misin? Yerliler bile girememişken sen nasıl girmeyi planlıyorsun?" dedi Thiel.
Alita, tek kaşını kaldırıp baktı. Thiel, daha deminki olayı düşününce yutkundu. Alita'nın iç sesi girme derken bir kısmı da cevapları alacaksın sonunda diyordu.
Alita kapıya dokunur dokunmaz kapı mavi ışıkla parıldadı ve yavaşça açıldı. Oda çok karanlıktı. Alita bir adım attı ve ortam aydınlandı. Odanın aydınlanmasıyla Alita'nın zihnine görüntüler girmeye başladı. Alita, adım attıkça görüntüler fazlasıyla hücum ediyordu.Yine aynı üçlü yanlarında bir adam daha var. Saçları dört farklı renkte. Bir kapının önündeler.
"Bunun için minnettarız. " dedi Aion.
"Normal şartlarda girmeniz yasak ama bu dünyadan olmadığınız için size bir sorun teşkil edeceğini sanmıyorum. " dedi ve kapıya dokundu. Kapı büyük bir ihtişamla açıldı ve içerde dört farklı renk vardı. Odanın ortasında ise büyük kristalin içinde bir kalp vardı.
Diğer üçlünün gözleri şaşkınlıktan iyice açıldı.
"Anahtar sensin. " diyebildi sarı saçlı adam.
"Nasıl? Yani kalbin onun içinde?.. Sen burda?.. " dedi Aion.
"O kalp temsili. Yani beni bir arada tutan nesne. "
"Nasıl yani? " dedi siyah saçlı adam.
"Şöyle ki dört farklı klanı bir arada tutmak için kalanların önde gelenleri bir kral belirler. O kral buraya getirilir ve sınava tabi tutulur. Bu kalp dengeyi sağladığı gibi dengeyi bozabilir de. Getirilen kral kalbi dengede tutarsa zaten kral olur tutamaz ise kalp onu parçalara ayırır. "
"Ne?!" dedi iki adam da.
"Şimdiye dek başarısız olan olmadı ama bildiğim kadarıyla öyle. "
Aion, kalbe yaklaştı. Kristalin içinde atıyordu. Büyülenmiş gibiydi.
Kral, bunu fark edince hemen ordan çıkarmaya çalıştı. Diğer ikisi de Aion'u çıkardıktan sonra kral kapıyı kapanması için komut verdi. Kapı kapanacağı sırada Aion içeri girdi. Her şey bir anda oldu. Aion, kalbe dokundu kral çığlık çığlığa başını tutarak yere çöktü. Diğer ikisi Aion'u ordan çıkarayım derken onlarda kalbe dokundu ve büyük bir patlama oldu.Eveet bir sonraki bölüm tamamen geçmiş olacak. Alita, öğrenince neler olacak dersiniz? Hadi yorumlara gömülün. :-D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VARİS
FantasyGece vakti mezarlığın ortasında kanlar içinde yatan mavi saçlı bir adam. Önünde ne olduğunu anlamaya çalışan küçük bir kız. Adam, kanlı elini kızın alnına koyar ve son sözlerini söyler. "Düşmekten korkacaksın;Düş... Yaralanmaktan korkacaksın;Yarala...