"Uzun zaman oldu abi. "
"Hatırlamadığını sanıyordum. "
"Hatırlamıyorum zaten. "
***
Teddren ve Alita uzun uzun birbirine baktı. İkisi de anlamaya çalışıyordu.
'Teddren neden böyle bir şey yaptı? " diye düşünmekten kendini alamıyordu Alita.Teddren ise; 'Nasıl hatırlamamasına rağmen biliyor?' diye düşünüyordu.
İkisi de aynı anda;
"Neden? "
"Nasıl? " diye sordu.
Derin bir nefes aldılar.
"Neden böyle bir şey yaptın? Şu halime bak! Zihnimde benim anılarımın olması gerekirken reenkarnesi olduğum birinin anıları var. Ben Alita'yım Aion değil! " diye bağırdı sonunda Alita."Evet sen Alita'sın. Ama atamızın yaptığı hatayı düzeltmek zorundasın. "
"Neden başkalarının hatalarını düzeltmek zorundayım ki? "
"Bilmiyorum. Düzen böyle. "
Alita, çenesini sıkıyordu. Öfkesini kontrol altına almaya çalışıyordu.
"Böyle düzenin... " dedi ve derin bir nefes aldı. Sakinleşmesi gerekiyordu.
"Thiggpen, anılarımı aldı. Theon, ise saçma bir illüzyon ile hayatımı yaşamamı sağladı. Sen ise her şeyimi elimden almalarına izin verdin! "
Teddren başını eğdi. Alita haklıydı. Her konuda her söylediğinde.
"Elena'nın beni bulmaması için yaptığının da farkındayım."
Alita derin bir nefes alarak devam etti.
"Ama siz üçlüyü cezasız bırakacak değilim. "
"Nasıl? " diye soran gözlerle baktı Teddren.
Alita sırıtmaya başladı. Abisinin omzuna elini koydu.
"Vakti gelince anlarsın. " dedi ve kapıya yöneldi.
"Bu arada... Onlar yaşadığımı biliyor değil mi? "
"Evet. "
Alita gülümsedi.
"Onlara benim için sıkıca sarıl. " dedi ve gitti.
***
Theon ve Thiggpen, Teddren'i bekliyordu.
"Şu çocuk geç kalmasa olmayacak." dedi Theon.
"Kardeşinin yanından şimdi çıktı." dedi Thiggpen.
Theon tek kaşını kaldırıp baktı.
"Alita sandığımızdan da zeki çıktı. Anılarını vermedim ama her şeyi biliyor. Nasıl anladı hala merak ediyorum. "
"Aion'un neden özellikle Alita'dan bahsettiğini anlamış olduk. "
"Küçükken de böyleydi. "
Theon gülmeye başladı.
"Ne? " diye sordu.
"Sana dede diye hitap ederdi. "
"Lütfen... Hatırlatma... " dedi ve üç saniye sonra o da gülmeye başladı.
"Gencecik yaşımda rezil etmişti beni halkın önünde. Ama unutmayalım seni ilk gördüğünde 'Sen portakalların atası mısın?' diye sormuştu. "
İki arkadaş kahkaha atmaya devam ederken Teddren geldi ve direk söze başladı.
"Elena artık Alita'dan haberdar anılarını versen olmaz mı? "
"Merak etme dostum, gece her şeyi hatırlayacak. "
"Sağ ol. " Teddren'in minneti gözlerinden belliydi.
"Ama nasıl anladı çok merak ediyorum. "
Teddren bilekliği gösterdi.
"Bunu görünce anladı. "Bilekliği Thiggpen vermişti. Beyaz kralın birini diriltmesi için ölmeden önce o kişiye hatıra taşından yapılmış bir aksesuar vermesi gerekir. Ki Alita'nın yaşaması için tüm reenkarnelere bundan verilmişti. Hatıra taşlarının bir diğer özelliği ise taktığı kişinin hatırlarını içinde tutar bu hatıraları ise sadece krallar ve varisler görebirdi.
"Saklamayı düşünmüş müydün? "
"Ölüyken mi? O sırada başka şeylerle meşguldüm. " dedi Teddren kafasını kaşıyarak.
Theon, hafiften sırıtırken Thiggpen, cidden mi bakışı atıyordu.Odaya Bellamew ve Arthur da girdi. Başlarını hafif eğerek selam verdiler.
"Alita ile konuştum. Her şey yolunda. Şarkıyı ben bitireceğim. "
***
Elena her şeyi biliyordu hissediyordu. Alita'nın anlıkta olsa düşüncelerini duymuştu.
'İkimizde aynı şeyi istiyoruz sadece yollarımız farklı. O dengenin yanında intikam da istiyor. Yolumuzun ayrı olmasının tek sebebi bu. ' diye düşünmüştü Alita ve Elena, kızı çok haklı bulmuştu. Haklı olmasına haklıydı ama içindeki öfkeyi bir türlü dindiremiyordu. Ailesinden zorla alınmıştı ve kendisini o aptal kristalin içinde bulmuştu. İnsanların hislerini, düşüncelerini iki bin yıl boyunca hissetmiş ve duymuştu. Hala duyuyor hissediyordu tek bir farkla artık sadece zayıfların düşüncelerini duyuyor hislerini hissediyordu.
Güçten düşüyordu. Gerard'ın üstündeki hakimiyeti bile bazen sekteye uğruyordu. Başta sadece intikam istemişti güçten düşeceğini hesap etmeden. Ama şimdi sadece gücü istiyordu. Ve bu iş bir hafta sonra yani her şeyin başladığı gün son bulacaktı.
"Gerard! Hazırlıklara başla. Kaybedecek vaktimiz yok! "
***
Alita, akşam yemeğinden sonra biraz televizyon izleyip ayaklandı.
"Ben yatıyorum. İyi geceler. "
"Alita. Bunu sana vermemi istedi." Thiel, günlüğü Alita'ya uzattı.
Alita, biraz günlüğe baktı. Gülümsedi.
"Gerek yok. Zaten neler yazdığını biliyorum. "
"Ama... Teddren niye verdi o zaman. "
"Senin okuman için de olabilir."
"Ama sana vermemi söyledi. "
Alita defteri alıp karıştırmaya başladı. Her sayfayı noktasına virgülüne kadar biliyordu. Neden tekrar okuma ihtiyacı olsundu ki?
Sayfaları çevirirken son sayfadaki yazılanlar dikkatini çekti.
"Şarkıya başladığımda bir adam geldi. Saçları ve gözleri Gerard'a benziyordu. Şarkıya devam ettim. Hızla yaklaşıyordu ortasına geldiğimde ne istediğimi sordu. Ben de o ikisinin etkisiz hale gelmesini istedim. Anında içimdeki gücü çıkardı. Ölüyordum ama her şeyi tüm netliğiyle görmüştüm. Elena karşı koydu ve o adamın gücünü başka yere fırlattı. Bunun sonucunda kapılar patladı. Benim kim olduğumu merak ediyor olmalısın. Sonuçta anılarda böyle bir şey yoktu. Ben senin geleceğinim. "
Alita elindeki defteri düşürdü.
"T-Thiel b-bu ne demek? " dedi. Çok korkmuştu.
Thiel de korkuyordu. Alita'yı hiç böyle görmemişti. Defteri alıp okudu. O da çok şaşırmıştı.
"Alita bu... Nasıl olur?
Gelecekten... Nasıl?..."Evet arkadaşlar bölüm kısa farkındayım çünkü her şeyi finale sakladım. Haftaya görüşürüz :-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VARİS
FantasyGece vakti mezarlığın ortasında kanlar içinde yatan mavi saçlı bir adam. Önünde ne olduğunu anlamaya çalışan küçük bir kız. Adam, kanlı elini kızın alnına koyar ve son sözlerini söyler. "Düşmekten korkacaksın;Düş... Yaralanmaktan korkacaksın;Yarala...