TEŞEKKÜR EDERİM

82 7 0
                                    

Alita, Thiel, Nic ve Darby arkeoloji müzesine geldiler. Yolda kimsenin ağzını bıçak açmamıştı. Nic ve Darby, Alita'nın saçlarını ve o sırada yaptıklarını düşünüyordu. Thiel ise onun bu ani değişimine oldukça şaşırmıştı. Alita, arkadaşlarını arayıp akşama geleceğini söylemişti. Kızlar ne olduğunu ısrarla sorsalar da Alita cevap vermemişti.

Müzenin bahçesinde sütunlara geldiklerinde yanlarına iki kişi daha geldi.
"Bunlar da bizim klandan. Bellamew ve Arthur. " dedi Nic.
İkisi de başıyla selam verdiler.
"İşlerinizi bitirdiniz mi? "
"Evet. Rapor vermeye gidiyorduk. " dedi Arthur.
Alita ise ikisine tuhaf tuhaf bakıyordu.
"Bir sorun mu var? " dedi Bellamew gülümseyerek.
"Y-yok. Sadece... Çok tanıdık geldiniz. "
"İnsan insana benzermiş. " dedi Arthur.
"İnsan mısınız? "
Bu soruyla ordakilerin hepsi anlık duraksadı ve gülmeye başladı. Alita, ne olduğunu anlamayan bakışlarla bakıyordu.
"Komik bir şey mi söyledim? " dedi Alita biraz alınarak.

"İçeri geçelim anlatırız. " diyerek kapıyı açtı Nic.
Sütunlar hafiften parladı ve iki sütunun arasında rengarenk bir kapı açıldı. Alita, o anda tüm şüphelerinden kurtulmuştu. Thiel, Darby ve Nic'in anlattıkları hakkındaki tüm şüpheler son bulmuştu. Hepsi kapıya yönelmişti ki Alita arkasını döndü.

"Sen gelmiyor musun? "
"İznim yok. " dedi Thiel.
"Niye vampir misin? "
Thiel gözlerini cidden mi diyerek devirdi.
Alita diğerlerine baktı.
"Eğer yanında gelmesini istersen sorun yok. " dedi Darby.
"Gel hadi. " dedi Alita.
Thiel kıpırdamadı.
Alita hadi diye ısrarla kapıyı gösterince Thiel istemeye istemeye kapıdan girdi.

Kapıdan girdiklerinde her yer ışıl ışıldı. Turuncunun hakim olduğu renk cümbüşü vardı. İnsanların hepsi mutluydu. Şehrin ortasında ise üç tane heykel vardı. Biri çok tanıdık geliyordu.
"Bunlar kim? " diye sordu Alita.
"Barışı sağlayan üç kral. Teddren, Theon ve Thigpen. " dedi Bellamew büyük bir mutlulukla.
"İlerleyelim. " dedi Nic.

Yolda herkes Nic ve Darby'i gördükleri yerde saygı duruşuna geçiyor Alita'nın saçlarını gördüklerinde daha dikkatli bakıyorlardı. Yoldan geçen bir ailenin konuşmasını duymuştu.

"Anne bu ablanın saçları neden mavi?  O birinci mi? "
"Bilmiyorum tatlım. Buraya geleceğini bilmiyorduk. "

Alita, birinci olduğunu nerden çıkardıklarını düşünürken saçlarıyla bağlantılı olabileceğini düşündü.
Darby'e yaklaştı.
"Şey saçımı gizleyebileceğim herhangi bir şey var mı? "
"Neden saklayacaksın ki? "
"İnsanlar... "
"Sorun etme. Korkmuyorlar sadece merak ediyorlar." dedi Darby gülümseyerek.
"Tamam. " dedi Alita gülümsemesine karşılık vererek.
Darby, Nic, Thiel ise daha demin öldürücü bakışlar atan kızla şu an da gülen kızın aynı kişi olduğu gerçeğini hazmetmeye çalışıyordu.

En sonunda sarayın önüne geldiklerinde Alita'nın ağzından bir ıslık çıktı.
Kapının önünde duran bekçiler Darby, Nic, Bellamew ve Arthur'u görünce yoldan geçmeleri için izin verdiler. Alita'nın geçeceği sırada önlerine bakan bekçiler, gözlerini Alita'nın saçlarından alamadılar.
Alita, her ne kadar belli etmese de rahatsız olmuştu.

Taht salonuna gidene kadar Alita'yı gören herkes şaşkınlıkla bakıyordu.
"Beni beklemiyorlar mıydı? "
"Bekliyorlardı ama bu şekilde değil. " dedi Arthur.
"Nasıl? "
"Saçların" dedi Nic. Derin nefes alarak devam etti.
"Üç renk üç kralı temsil eder ve sadece krallarda bulunur. Etraftan anlayacağın gibi turuncu ikinciyi temsil eder ve sadece ikinci kralın saçları turuncudur. Beyaz ise üçüncü kralı. Mavi, birinciyi temsil eder ve sen daha kral olmadan saçlarının rengi değişti. Bu da herkesi şaşırttı." diye ekledi Nic.

VARİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin