16.06.1987
Sevgili John.
Zaman, kum saatinin içinden akan kum tanecikleri gibi. Öyle hızlı ve öyle çabuk geçiyor ki... Dışarıdan bakıldığında dökülen şey, sadece kum taneleri gibi görünüyor.
Ama o kum tanelerinin her bir zerresinde hangi anıların yüklü olduğu, ya da hangi duyguların var olduğu bilinmiyor.
John, hücreden çıkalı tam bir ay oluyor. Bir ay boyunca sana yazmak için çok denedim. Fakat bir türlü vakit bulamadım. Belkide bulmak istemedim...
John, ailen benimle görüşmeyi hücreden çıktığım günden itibaren kestiler. Artık ne Amy'nin suratını görmek zorunda kalıyorum... Ne annen ve arkadaşlarının suçlayıcı bakışlarına maruz kalmak... Seninle evliyken kaldığımız, senin çok sevdiğin... Bahçelerinde papatyaların ekili olduğu evimizde kalıyorum.
Tam bu satırları yazarken sana, penceremden papatyaların ekili olduğu bahçeye bakıyorum ve üzücü haberi sana kendi ellerimle yazıyorum.
Papatyalar yok John. Sanki onlar, onu ve bizi terk ettiğini anlamışcasına bir daha büyümemek için yemin etmişler gibi yoklar. Her gün etrafında dolaştığımız ve beyazlıklarıyla bize cenneti anımsatan... Senin ise, gözlerini değdirdiğin her bir zerresine çok yakışan... Kimi zaman gizlice kopartıp sana getirdiğimde, bana taç yaptığın o güzel papatyalar artık yok John.
Tüm güzelliklerini ve auralarını alıp çekip gitmişler. Onları geri getiremiyorum.
Dinle John, her şeyden önce bilmeni istediğim çok şey var.
Tanrı'ya her gece yaşıyor olman için dua etmeme rağmen, içimi kemiren kurt yüzünden posta kutumuzun yanına uğrayamıyorum. Mektuplarımı hala Westley kutuya bırakıyor. Olurda posta kutumuzun yanına gider, senden bir ize rastlayamazsam gölgeni gördüğüm gece, gölgenin sana ait olmadığını düşünür veya öğrenirsem diye korkuyorum.
Korkuyorum John, içimde büyüttüğüm son umut fidanının çürümesinden korkuyorum.
Senin yaşadığının güvencesi olan son çiçeğimizi de öldürmek istemiyorum.
Papatyalarımız her ne kadar ölmüş olsada, senin ölmüş olabileceğin gerçeğini hiçbir zaman kabullenmeyeceğim John.
Mektuplarımı okuduğunu biliyorum. Her gece olmasa bile, bazı geceler gelip anahtarı sadece sende bulunan posta kutumuzu açıyor ve içindeki mektupları alıp okuyorsun, biliyorum.
Lütfen bana bir mektup yazmayı dene, olur mu John?
Bekleyeceğim...
Hoşça kal John.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21.Mektup Goodbye John.
Short StorySevgili John, Her şeyi bilebilirsin. Sana dair söylediğim her şeyi, hissettiklerimi yazdıklarımı, söylediklerimi... Ve hatta söyleyemediklerimi. Ama 21. mektupta ne yazdığını, hiçbir zaman bilemeyeceksin. Hoşça kal, John.