30.11.1987
John.
Mevsimler geçiyor...
Tarihler sırayla ve önündeki engelleri atlayarak, bir sonraki güne kavuşuyor.
Pazartesi cumaya... Cumartesi pazara kavuşuyor.
Kar tanesinin Seattle'a karışmasına ise sadece saatler kaldı.
Meteorolojiden gelen açıklamaya göre öğlene doğru kar yağışı başlayacakmış. Kahvaltıya Westley bana gelecek. Ve sonra...
Bunu yazarken saat beşi hoşça kal geçiyor. Güneş henüz yüzünü göstermedi. Pencereden içeriye süzülen kasvet, bana kasımın son günlerini yaşadığımızı hatırlatıyor.
Anlayacağın, kasım da sonbahar da bizleri terk ediyor.
Sana bunları yazışımın sebebi, sana pazartesinin cumaya kavuştuğu gibi kavuşmam. Sonra Kasım ve Sonbahar'ın bizi terk ettiği gibi bizi terk ediyor oluşun John.
Artık bir şeyler canımı eskisi kadar yakmıyor. Sanırım gökyüzünden kayan yıldızlar gibi bir takım duygularımda yeryüzüne kayıyor. Ya da evrenin sonsuzluğunda derin bir girdaba hapis kalıyorlar.
Ah John... Aylardır sana sesimi duyurabildiğim bu kalem ve kağıt ilk defa sana sesimi duyurmamak için and içmişlercesine, yazmamı engelliyorlar. Bilmen gereken şeyler var. Bilmen gereken o kadar şey var ki...
Telefonum çalıyor John.
Mektuba devam edeceğim, çizgim sana emanet -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21.Mektup Goodbye John.
Short StorySevgili John, Her şeyi bilebilirsin. Sana dair söylediğim her şeyi, hissettiklerimi yazdıklarımı, söylediklerimi... Ve hatta söyleyemediklerimi. Ama 21. mektupta ne yazdığını, hiçbir zaman bilemeyeceksin. Hoşça kal, John.