Şubat,2011
Tolga bir aydır, hiç aksatmadan her gün Hande'nin yanına uğrar hale gelmişti. Hande'nin doktorunun ilgisi yetmiyormuş gibi bir de o ilgileniyordu. Ona bunu yaptıran içinde engel olamadığı hisleriydi. Bir ses vardı içinde ve yap diyordu, o da yapıyordu. Sanki aksi bir şey yaparsa başına kötü şeyler gelebilirmiş gibi. Tamamen his meselesi yani.
Hande'nin daha fazla o odada kalmasına tahammül edemediği için neredeyse rehabilitasyon merkezini ayağa kaldıracaktı. Doktorlar ve hemşirelerden birkaçı onu zor sakinleştirmişti. Aslında yaptığı oldukça tehlikeli ve yanlış bir hareketti. Bir başka doktorun hastasının üzerinde hiçbir hak iddia edemez ve tedavi yöntemlerine karışamazdı.
Neyse ki sonuç kötü olmadı. Tolga'nın baş kaldırışı işe yaradı ve Hande uzun uğraşlar sonunda eski odasına geri alındı. Burayı da sevmiyordu ama o camsız yerden çok daha iyi olduğu kesindi. Tolga ile aralarında saçma bir bağ oluştuğunu hissediyordu. Nedense kendini ona çok yakın hissediyordu ve içindeki tuhaf ses ona anlat diyordu ve o da anlatıyordu. Sormadan, sorgulamadan, sorgulanmadan anlatıyordu ve Tolga hiç sıkılmadan dinliyordu.
Bir keresinde, Ocak'ın sonlarına doğru, Tolga yine onun odasına gittiğinde Hande'nin çok durgun olduğunu fark etti. Hiç hareket etmiyor, gözünü dahi açmıyordu. Ona verdikleri ilaçlara baktığında uzun bir süre kendine gelemeyeceğini anlamıştı. Oysa ki o içinde delice baş kaldıran bir mutlulukla gelmişti yanına. Dışarıda lapa lapa kar yağdığını söyleyecekti ve ayarlayabilirse onu dışarı bile çıkartacaktı.
Her zaman olduğu gibi bu sefer de işler yolunda gitmemişti ve Hande birkaç gün bilincini kazanamamıştı. Onun uyuduğu süre içerisinde ise kar yağmış, yağmış ve durmuştu. Birkaç gün sonra bilinci tamamen yerine geldiğinde Tolga elinde bir poşetle girdi içeriye. Genç kız yorgun ve üzgün gözlerle baktı doktora. Konuşacak hali yoktu.
"Nihayet uyanmışsın, günlerdir bekliyorum." Dedi Tolga ses tonuna büyük bir neşe yerleştirirken. Bunu yapmasının nedeni bir nebzede olsa Hande'ye enerji verebilmekti.
"Ne zamandır uyuyorum?" Hande'nin sesi, onunkinin aksine oldukça soğuk ve yorgun geliyordu. Yine de o pes etmedi ve inatla gülümsedi.
"Birkaç gündür. Hırçınlığına son vermezsen seni uyutup duracaklar, biraz uysal olabilir misin?" Tolga sandalyeyi çekip yatağın yanına oturdu. Hande sertçe yutkundu.
"Sen uyurken bir şeyler oldu. O gün heyecanla geldim yanına ama verdikleri ilaçları fark edince büyük bir hayal kırıklığına uğradım." Tolga'nın sözleri Hande'nin gözlerinde birkaç duygunun oluşmasına neden oldu. Bu, hüzünden çok merak gibiydi.
"Ne oldu?" Dedi, gözlerindeki küçük umut kırıntıları sesine de bulaşmıştı. Tolga bir sır verecekmiş gibi ona doğru eğildi ve fısıldadı. "Kar yağdı."
O an inanamadı. Öylesine basit bir olay, insanların umursamadığı ve çoğu zaman sayıp sövdüğü kar bir insanı nasıl bu denli mutlu edebilirdi? Öyle bir parladı ki gözleri, Tolga donup kaldı. Sanki bir anda renk gelmişti genç kızın yüzüne. Uzun zamandır yüzüne yerleşmiş olan hasta ifadesi bir anlığına silinmişti yüzünden. Belki de aylar sonra ilk defa gerçekten gülümsüyordu.
"Kaçırdım mı?" Dedi, bunu söylerken bile sesi mutlu geliyordu. Tolga kısa bir an kendini kötü hissetti ama o da hemen toparlandı ve yine gülümsedi.
"Maalesef evet ama sana bir sürprizim var." Genç kızın yüzündeki mutluluk Tolga'nın elini ayağını birbirine dolaştırıyordu. Bir insan mutlu olduğunda ancak bu kadar güzel olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlık
FanfictionHayat bazen en mutlu olduğunuz zamanda, en sevdiğiniz kişi tarafından canınızı öyle bir acıtır ki... kendinizi kimsesiz hisseder, her dakika isyan eder, avaz avaz sessiz çığlıklar atarsınız birileri sizi duysun, yardım etsinde kurtulayım diye..