Selam millet! Finale adım adım giderken içim içime sığmıyor. Sizce bizi nasıl bir son bekliyor? Fikirlerinizi belirtirseniz çok sevinirim. Hepinizi kocaman öpüyorum, iyi okumalar efenim!
Yüz yıkama merasiminden sonra dedemin yanına geri döndüğümüzde herkes az öncekine göre oldukça toparlanmıştı. Ben giderken elleriyle yüzünü kapatıp ağlayan dedem şimdi yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bakıyordu bana. Ben ise çok daha iyiydim. Tolga'nın sıcacık elleri ve güven veren bakışları bile iyi hissetmeme yeterdi.. hatta artardı bile.
"İyi misin güzel kızım?" Dedemin şefkatli ses tonuyla tüm yükler kalktı sanki omzumdan. Gülümsedim.
"İyiyim dedeciğim, ben bir an boş bulundum sadece.." ellerini bana uzattığında hemen yanına gidip tuttum. Ağlamaktan kısılan gözlerine baktığımda acıyla gülümsedim.
"Olur öyle şeyler.. bundan sonra senin ağladığını ne görmek istiyorum ne de duymak istiyorum, tamam mı? Şimdi geç otur şöyle karşıma, bir kadehte seninle içelim." Sözleri beni güldürürken onu başımla onayladım ve karşısına oturdum.
Hâlâ ayakta duran Tolga'ya elimi uzattım ve yanıma gelmesini işaret etti. Dudaklarındaki ufak gülümsemeyle bana yaklaşıp elimi sıkıca kavradı, sıcacık dudakları elimin üzerine minik öpücükler bırakırken dudaklarımdan kaçan ufak gülüşe engel olamadım.
Gözlerimi utanarak dedeme çevirdiğimde keyifle bizi izlediğini gördüm. Isınan yanaklarımın gereksiz olduğunu fark edip birazda olsa rahatlamaya çalıştım. Bakışlarım yeniden Tolga'ya döndüğünde mavi gözleri ışıl ışıl parlıyordu.
Anlar önemliydi.. bazı anlar çok önemliydi. Mesela şuan zamanı durdursam ve bu anın bir fotoğrafını çekebilsem elime alır uzun uzun incelerdim. O gözler.. sanki daha önce hiç böyle bakmadı bana. Farklı bir şeyler olduğunu sezebiliyorum her halinden, her bakışından. Bir adam, bir kadına bu kadar güzel bakabilir miydi? Bu kadar güzel sevebilir miydi?
Az önce ağlamayacağım diye kendi kendime verdiğim sözler yerle bir olmak için zaman kolluyordu şuan. O bana böyle güzel bakarken ağlamamam imkansızdı. Gözleri gözlerime değdiği an felaketim oluyordu ve ben her an ağlıyordum.
Bana uzattığı dolu kadehi alıp dedeme döndüm ve hafifçe havaya doğru kaldırdığımda o da bardağını eline alıp benimkiyle tokuşturdu. Dudaklarımdaki keyifli gülümseme, içimdeki yüksek doz huzur ve beni sarıp sarmalayan güven eşliğinde kadehimden bir yudum aldım.
Birkaç saat sonra herkes biraz çakırkeyf olduğunda odalarımıza dağıldık. Dedem bana kocaman bir iyi geceler öpücüğü verip odasına girdiğinde Tolga ve ben koridorda bakışıyorduk. Çakırkeyf olduğumdan mıdır bilinmez ağzım hiç kapanmayacakmış gibi gülüyordum. Tabii.. Tolga'nın da benden aşağı kalır hali yoktu.
"Sen burada uyuyacaksın, ben burada." Dedim karşılıklı duran odaların kapısını işaret ederek. Sanki dünyanın en komik şeyini söylemişim gibi kocaman bir gülüşle onayladı beni.
"Biliyorum," dudakları ağır ağır hareket ederken alkolden dolayı dili dönmüyordu. "Peki sen, ne kadar güzel olduğunu biliyor musun?"
Kelimeler birbirine karışıp gereğinden fazla bir çekicilikle dudaklarından çıkarken anason kokan nefesi yüzüme vuruyordu. Bana karşı bir adım attığında bende ona tezat bir şekilde geriye doğru adım attım. Bu onu eğlendirmiş olacak ki gözlerinde kocaman bir parlama oldu. Haz alıyordu.
"Bilmiyorum," dedim omuz silkerek. Baş parmağıyla burnunun ucunu kaşıyıp hınzır bir gülümsemeyle bana bakarken üzerime doğru bir adım daha attı, tabii bende bir adım geriledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlık
FanfictionHayat bazen en mutlu olduğunuz zamanda, en sevdiğiniz kişi tarafından canınızı öyle bir acıtır ki... kendinizi kimsesiz hisseder, her dakika isyan eder, avaz avaz sessiz çığlıklar atarsınız birileri sizi duysun, yardım etsinde kurtulayım diye..