Dikkat dikkat! Hiç ummadığım bir anda bölüm yazdım nasıl olduğu hakkında bir fikrim yok yorumlarınızı çok merak ediyorum. Medyamızdaki şarkıyı sonlara doğru açınız efenim.
Hepinize iyi okumalar! Öpüldünüz.
İnsan hiç mi şans olmaz? Bir kere bile yüzü gülmez mi? Her şey yolunda gitsin isterken neden tepetaklak olur ki? Sadece basit bir hayat diledim. İçinde annem olan, içinde babam olan.. bir gün kavgayla bir gün mutlulukla geçse.. bir adam olsa hayatımda. Sadece ona karşı hislerimi söyleyemediğim için acı çekseydim.
Çok mu zordu tüm bunların olması? Çok mu şey diledim? En azından babasının sesini duyunca midesi bulanan ya da ondan ölümüne nefret eden bir insan olmasaydım, beni öyle olmaya itmemiş olsalardı. Birazcık mutlu olsaydım, bir gram.
Şu an babamın sesini duyduğumda yerimden fırlayıp ona doğru koşmayı ve üzerine atlayıp sıkıca sarılmayı çok isterdim. Annemin olmayışı bizi hiç ayırmasın isterdim. Biz hep o romanlardaki baba kızlar gibi olsaydık. Benim ilk ve tek aşkım babam olsaydı. Olmaz mı?
İnsan en çok ne zaman acı çeker biliyor musunuz? Çok sevdiği biri öldüğünde mi? Hayır, cevap bu değil. İnsan çok sevdiği bir insan hayatından çıktığında çok acı çeker. Öldüğünde herkes gibi iki gün ağlar unutursun, ya yaşadığını bildiğin halde onun yanında olamıyorsan? Çok daha acı..
Her şeyin çocukluğumdaki gibi kalmasını çok isterdim. Tolga ile bu şekilde tanışmak istemezdim. Mesela o benim çocukluk aşkım olsaydı ya da platonik aşkım olsaydı. Tertemiz sevseydim ben onu, hiç kötülük olmadan, hiç kırmadan..
Gerçi şu anda hayatımda temiz olan tek şey o..
O ve aşkı..
"Hande," yanımdaki hareketliliği fark ettiğimde gözlerimi daldığı yerden kurtardım. Tolga'nın sıcak nefesi kulağımda yankılanırken kendime gelişim hızlı oldu.
"Yüzündeki şu savunmasız ifadeden kurtul, ben buradayım." Sözleri bittiğinde kulağımın hemen altına bir öpücük kondurduğunda gözlerim istem dışı kapandı.
Kurumuş olan dudaklarımı nemlendirip gözlerimi açtım. Sesi birkaç dakika önce arkadan gelen adam şimdi karşımdaki tekli koltukta oturuyordu. Zaman çok mu hızlı geçiyor yoksa ben çok uzun zamandır transta mıyım? Büyük ihtimal öyleyim.
"Oğlum, sen ne zaman geldin?" Dedem de ortama giriş yapınca herkes tamamlanmış oldu. Ben hala dudaklarımı aralayıp tek kelime edemezken dedem gelip babamın yanına oturdu bile.
"Az önce geldim baba, nasılsın?" Onlar kendi aralarında gayet normal sohbet ederken şaşkınlıktan küçük dilimi yutmak üzereydim.
Nasıl yapabiliyorlar? Hiçbir şey olmamış gibi nasıl devam edebiliyorlar? Kimse görmüyor mu üçlü koltuğun kenarına sinmiş olan küçük kızı? Kimse duymuyor mu kırılan kalbinin sesini? Çok sevmesine rağmen içinde tuttuğu baba aşkını nasıl zor gizlediğini kimse görmüyor mu?
Biri görüyor..
Biri hissediyor..
Biri duyuyor..
Hayatımdaki tek güzel şey yapıyor bunları. O güzel kalpli adam ta derinlerinde hissediyor benim tüm ruh halimi. Elimi öyle sıkı tutuyor ki anlıyorum beni anladığını. Bizim kelimelere ihtiyacımız yok. Bizim birbirimizi ifade etmek için saçma cümlelere ihtiyacımız yok.
Bu adam içimi biliyor benim. Bir nefesimden, bir hareketimden anlıyor beni.
Böylelikle ne ben yoruluyorum anlatırken, ne o zorlanıyor beni anlarken. Biz bir olmuşuz belli değil mi? O ben, ben o.. sonuç olarak biz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlık
FanfictionHayat bazen en mutlu olduğunuz zamanda, en sevdiğiniz kişi tarafından canınızı öyle bir acıtır ki... kendinizi kimsesiz hisseder, her dakika isyan eder, avaz avaz sessiz çığlıklar atarsınız birileri sizi duysun, yardım etsinde kurtulayım diye..