Haziran,2016
Yaşlı adam elindeki nevresim takımını yatağın üzerine bırakıp derin bir nefes aldı. Çok yorulmuştu ama çok mutluydu, o yüzden yorgunluğu umurunda değildi. Onun şu an umurunda olan tek bir şey vardı, torunu geliyordu. Uzun zaman sonra..
"Aman Rıza Amca, sen neden elliyorsun? Ben hallediyordum." Arkasından duyduğu sese gülerek baktı.
"Olsun be oğlum, işleyen demir pas tutmaz." Tolga marketten gelen poşetleri bir kenara bırakıp yaşlı adamın yanına gitti.
"Ne zaman geliyor senin torun?" Adamın yüzünde anında bir şefkat belirdi.
Torunu onun için her şeyden ve herkesten önce gelirdi. Oğlundan ona kalan tek anıydı o. Oğlundan ona kalan tek değerli şey. Yaşlı adam torununu çok seviyordu ve her an onun yanında olmasını istiyordu ama aynı şey torunu için geçerli değildi. O biraz.. uçarı bir kızdı.
Ele avuca sığmayan, özgürlüğüne düşkün ve babasından nefret eden. Geçmişte, küçücük bir çocukken bayılırdı ailesine. Babasının minik prensesi, dedesinin göz bebeği, annesinin en değerlisi.. sonra tersine döndü her şey. Bir anda mükemmel hayatı yerle yeksan oldu.
Liseye yeni başladığında annesi ölmüştü. Ona en ihtiyacı olduğu zamanda annesi onu bir başına bırakıp gitmişti. Üstelik ölmeden önce, haftalarca babasıyla kavga ettiğine şahit olmuştu. Annesinin ölümünden hep babasını sorumlu tutmuştu.
Annesinin ölümünü kabullenemeyen babası kendini alkole verdiğinde evdeki huzursuzluklar ve kavgalar arttı. Zaten annesini kaybetmenin ağırlığını taşıyan kız babasının bu hale gelmesiyle iyice kötüleşmişti.
Genç yaşta karısını kaybeden adam alkol tedavisine başladıktan birkaç ay sonra başka bir kadınla evlenmek isteyince kız iyice soğudu babasından. Ondan uzaklaştı, uzaklaştı ve en sonunda koptu hepsinden. Eskiden bir arada olmaktan büyük keyif aldığı ailesini şimdi görmeye bile tahammül edemiyordu.
Durumu iyice kötüleşen genç kız yoğun ısrarla hatta birazda zorla hastaneye yatırıldı. Uzun bir dönem rehabilitasyon merkezinde kalan Hande asla toparlanamayacağına adı kadar emindi. Hastanede verilen ilaçları içmemesinin sebebi ise tamamen buydu.
"Rıza Amca daldın yine, iyi misin?" Yaşlı adam gözlerini kırpıp mavi gözleriyle ona bakan Tolga'ya döndü.
"İyiyim oğlum, ben biraz dinleneyim." Genç adam onu onayladığında yaşlı adam ağır ağır çıktı odadan ve inzivaya çekildi.
Tolga ise yaşlı adamın ikinci torunu gibiydi. Kendi torunu onun yanına bile gelmezken Tolga onu hiç yalnız bırakmamıştı. Birkaç senedir burada çalışıyordu. Rıza Amcanın en yakın dostunun oğluydu ve aynı zamanda Rıza Amcanın en büyük yardımcısıydı.
Onunda ne annesi vardı ne de babası. Dedesi sayesinde büyümüş, okumuş ve müthiş bir şekilde yetiştirilmiş bir adam olmuştu. Rıza Amca onun hal ve hareketlerine, konuşmasına, düşünce tarzına bayılırdı. Uzun geçen gecelerde, birkaç duble rakı eşliğinde uzun uzun sohbet ederlerdi.
***
Akşam olup hava kararmaya yüz tuttuğunda bahçede bir araba sesi duyuldu. Rıza Amca büyük bir heyecanla yerinden kalkıp kapıya ilerlediğinde Tolga gülerek onun neşesini izliyordu. Yaşlı adam uzun zamandır böyle mutlu görünmüyordu, şimdi ise sürekli gülüyordu.
Bahçeye vardığında arabasından inen torununu gördü. Genç kadın arabanın bagajından küçük çantasını alıp bagajı kapattığında gözlerini bir süre etrafta gezdirdi. Geniş bahçeyi turlayan gözleri dedesini bulduğunda içinde bir şeylerin burkulduğunu hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlık
FanfictionHayat bazen en mutlu olduğunuz zamanda, en sevdiğiniz kişi tarafından canınızı öyle bir acıtır ki... kendinizi kimsesiz hisseder, her dakika isyan eder, avaz avaz sessiz çığlıklar atarsınız birileri sizi duysun, yardım etsinde kurtulayım diye..