''Ben bakarım!'' dedim ve fırladım sandalyeden. Kapıyı çalana beni kurtardığı için minnettardım, ta ki kimin çaldığını görene dek. Karşımdaki meymenetsiz suratı görmemle kapıyı kapatmam bir oldu. Gerçi Ayağını eşiğe koymuş ve kapıyı kapatmamı engellemişti. Ayağında sert botlar yerine terlik çorap valan olsaydıda kapıyı iyice itip ezseydim ayağını.
''Ne var?'' dedim en soğuk sesimle. Ama sesimin soğuk çıkması için ekstra bir çabam yoktu. Beni düşürdüğü durumdan nefret ediyordum. Aptal yerine koymasından nefret ediyordum. Benim yerime başkalarını seçmesinden nefret ediyordum. Ondan nefret ediyordum.
''Konuşabilir miyiz?'' Gözlerini ayaklarından ayırmıyordu. Koyu kahve saçları önüne düşmüştü. Elleri cebindeydi. Onun bu halini her zaman şirin bulmuşumdur. Halıya kola döken çocuklara benziyordu. Ne zaman saçlarının arasından bana baksa ne yapmış olursa olsun boynuna atlar affederdim. Şimdi de öyle bakıyordu. Ama bu bakışların anlamı yoktu artık. Hiçbir şey ifade etmiyordu. Kendini affettirmeye çalışan pişkin gerzeğin bakışlarından başka bir hiçti.
''Konuşacak bir şey yok.'' Bu cevabı beklediği ve vereceği cevaba hazırlandığı belliydi. Tam ağzını açmıştı ki içeriden musluğun ve tabakların sesi duyuldu. Sanırım Kıvanç bulaşık yıkıyordu. Tanrım... Bulaşık yıkayan bir erkek... Ama bunu neden yapıyordu ki? Kahvaltı daha bitmemişti. Sanırım orada olduğunu belli etmeye çalışıyordu.
''Kim var içeride?'' Bir yandan beni itiyor bir yandan da soru soran gözlerle içeri giriyordu. Bir şey demedim. Onu ilgilendirmez. Ama seni ilgilendirmeez diyerek kıskandırmaya çalışan eski sevgili olmayacaktım tabikide. Girmesine izin verdim. Mutfağa girdi. Ben de peşinden gittim.
''Merhaba.'' Sıcak bir gülümsemeyle Oktay'ı selamlamıştı. Oktay'ın sinirden kızardığını farkedebiliyordum. Kıvanç ise gayet rahat bir şekilde yıkadığı bulaşıkları kuruluyordu.
''Sen de kimsin?'' Hırladı mı konuştu mu bilmiyorum. Ama Oktay'ın bu halini ilk defa görüyordum. Açıkçası ürkütücüydü. Hatta birkaç adım gerilememe sebep olmuştu. Babamın bana yaptıkları aklıma gelmişti bu sesle. O da o sesle bana bağırır döverdi. Annem onun işkencelerine daha fazla dayanamamış kaçmıştı. Ona hem kızarım hem de nefret duyarım. Küçücük bir çocuğu psikopat birinin elinde yapayalnız bırakmasına annelik denemezdi. Hatta insan bile denemezdi böyle birine. Sonra babamın ona neler yapabileceği aklıma geldi. İşkence konusunda sadist bir mafyadan farkı yoktu. Canımızın acımasından, kan akmasından ve ondan korkmamızdan büyük haz duyardı. Bana her zaman bağırırdı. Su isterken bile. En ufak bir şeyde hemen döverdi. Ağzım burnum patlardı ve beni görmek istemediğini söyler ceza olarak geceyi dışarıda geçireceğimi söylerdi. Yaz kış farketmezdi. Karşı apatmanda oturan Oktay'ın annesi o halimi görünce evine alırdı beni hemen. Yaralarımı temizler teselli ederdi. Beni Oktay'ın odasındaki yatak olabilen koltuklarda yatırırdı. Oktay'la çocukluğumuzdan beri arkadaştık. Ömrümün yarısından çoğunu onunla geçirmiştim. Onun yanındayken de çok fazla azar işitmiş ve dayak yemiştim. Belki de o sesten ne kadar korktuğumu bildiği için hiçbir zaman o sesi çıkarmadı. Çok bağrışmalarımız kavgalarımız olmuştu, başkalarıyla yumruk yumruğa bile kavga ettiğini izlemiştim ama asla o ses tonunu kullanmazdı. Şimdiyse en az babam kadar kükreyerek bağırmıştı. Kıvanç'ın gerildiğini hissettim. Bana bakıyordu. Hem öfke hem merhamet hem de dehşet vardı yaprak yeşili gözlerinde.
''Duru senden neden korktu? Ona daha önce zarar mı verdin?'' Bu iki cümle inanılmaz derecede korkutucuydu. Oktay'ın bile ürperdiğini görebiliyordum. Cesur ve korkusuz Oktay'ın.
''Tabikide hayır. Ona zarar vermek yapacağım son şey bile değil. Ama ona zarar verenlerin kafasını kıçlarına sokmak yapacağım ilk şey.'' Duvar köşesine geçmiş onları izliyordum. İki dev adam birazdan kavgaya tutuşmazlarsa ben de Duru değilim.
![](https://img.wattpad.com/cover/10865300-288-k944757.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ana Yemek: Aşk
RomanceDuygularla beslenen yaratık bu sefer korkuyla değil aşkla besleniyor. Onun için sıradan olan bir şey. Peki kurbanı? Yaşayacağı travmalar, dolduramadığı boşluk ve çok daha fazlası. Ana Yemek: Korku'nun 2. kitabı olan Ana Yemek: Aşk size birçok duyguy...