-DURU-
Hamile oldugumu anladigimdan beri cok endiseliydim. Kivanc'in bebegi istemeyeceginden korkumustum. Ama o korkunc bebek cirkin olursa camii avlusuna birakip kacarim esprisinden sonra rahatlamistim. Fakat simdi ne olacagini bilmiyorum. Bebek benim gibi mi yoksa onun gibi mi olacak? Eger tarnodis olursa bana zarar verecek mi? Bunlar beni endiselendiriyor fakat Kivanc'in yaninda bunlari dusunmemeye ozen gosteriyordum. Hislerimi hissettigini biliyordum. Endisemi hissetmesini istemiyorum. Suan kendisi evdeki tum yiyicekleri evsizlere ve sokak hayvanlarina dagitip yerine ultra saglikli yiyecekler almakla mesgul. Bundan sonra hayatimiz saglikli olma uzerineymis. Bu demek oluyor ki cipslerime ve cikolatalarima veda etme zamani. Elveda acili, baharatli ve soganli cipslerim! Elveda findikli, sutlu cikolatalarim! Merhaba karnabahar. Merhaba brokoli...
"Ben geldiiim! Mutfakta olacagim aldiklarimi yerlestirmem lazim." Ellerinde en az 10 torbayla giren Kivanc o kadar isten sonra bile asaletinden odun vermeyen bir tavirla iceri girdi.
"Birak onu da ben yapayim. Sabahtan beri is yapiyorsun. Dinlen biraz!"
"Benim yorulmak gibi bir ozelligim olmadigini ne zaman anlayacaksin?"
"Benim elim kolum kopmus yerinden kipirdayamayan ve hicbir isi yapamayan bir iseyaramaz degil de sadece hamile oldugumu anladigin zaman!" Sesim titrek ve aglamakli cikmisti. Gozlerim dolmustu ve burnumun kizardigina emindim. Benimle ilgileniyor olmasi cok guzeldi. Beni ve bebegimizi dusundugu icin yaptigini biliyordum ama kendimi kotu hissediyordum. Yataga bagli baskalarina muhtac biri gibi hissettiriyordu. Son cumlemden sonra bir kac saniyelik bir sessizlik oldu. Elle tutulabilir bir gerginlik.
Kivanc elindeki torbalari yavasca yere birakti ve yanima geldi. Belimden tutup kendine nazikce cekti ve elini titreyen ceneme koyup kafami kaldirdi.
"Ozur dilerim. Sana oyle hissettirmek istememistim. Ben sadece... Bilirsin iste baba olacagim icin cok heyecanliyim ve yanlis bir sey yapmaktan korkuyorum."
"Biliyorum. Asil ben ozur dilerim. Sacma bir cikisti. Cocukca davrandim."
Gozumden akan bir damla yasi sildi ve sacimdan opup beni guclu kollariyla sarmaladi. Bana bu sekilde sarilmasini seviyordum. Bana kendimi guvende hissettiriyordu. Evren yokolsa bile bize bir sey olmazmis gibi. Ama bu sefer cok daha farkliydi. Bu sefer sadece bana sarilmiyordu. Aramizdaki kucuk fasulyeye de sariliyordu. Evren patlasa ucumuze de birsey olmaz.
"Pekala, buzdolabi senin erzak dolabi benim. Is basina!" deyip popoma yavasca vurdu. Gulup torbalari karistirdim ve buzdolabina koyulmasi gerekenleri bangoya dizmeye basladim.
"Bence bunlar buzdolabina degil cop tenekesine." mantar paketini uzaydan dusmus bir seymis gibi inceledim. "Mantardan nefret ederim!"
"Ama cok saglikli! Senin icin lezzetli hale getiririm." dedi erzak dolabindaki kurabiye kavanozuna findiklari doldururken. Tabi kavanozdaki tum kurabiyeler diger guzel olan her seyle gitmisti.
"Cikolatayla kaplarsan olabilir."
"Cikarci maymun." deyip burnumu sıktı.
Ultra saglikli yiyeceklerimizi yerlestirdikten sonra salona gecip film kutusunu kucagima aldik. Gosterdigim tum filmlere bu olmaz korkarsan bebegimiz duser- bu olmaz uzulursen bebegimiz duser- bu olmaz cok gulersen bebegimiz duser diyip durdu.
En sonunda yeter be deyip kutuyu yerine koydum ve televizyonu actim. Bu Tarz Benim!
"Bu olmaz. Ozlem bebegimizi dusurur."
Ozlem bebegimizi dusurur. Gulmeye baslamistim. O kadar komik gelmisti ki. Bir ara gulmekten nefes alamamistim. Karnim agriyordu. Neden bu kadar cok guldugumu bilmiyordum ama hayatimda duydugum en komik seydi.Kivanc sessizce sakinlesmemis bekledi. Gulmem gecince televizyonu kapatti.
"Gulme o kadar bebegimiz dusecek!" deyip beni yere yatirdi, tisortumu siyirip karnimi acti ve bebeklere yapilan o ham ham ham olayini yapti. Dunyanin en muhtesem babasi olacagina eminim!
-KIVANC-
Kucuk ham ham ham olayindan sonra yere uzandik ve bir sure sonra gogsumde uyuyakaldi. Hem onu rahatsiz etmemek icin kalkmiyordum hem de ruyalarindaki duygularini hissetmek istiyordum. Gun içinde Duru'da belli belirsiz bir endise hissediyordum ama emin olamiyordum. Sanki kendini oyle hissetmemeye zorluyor gibiydi. Uykudayken duygularina hukmedemezdi ve ben de ne hissettigini anlayabilirdim. Ondaki degisikliklerin farkindaydim. Hamile oldugunu ogrendigimizden beri 2 hafta
olmustu. Yani 1 aydir hamileydi. Duygularini cok uc yasiyor ve bu beni endiselendiriyor. Arastirdigim kadariyla butun hamile kadinlarda gorulen bir seymis. Fakat endisem hala devam ediyor. Onu seviyorum. Her seyden cok seviyorum. Onsuz bir hayat dusunmek bile istemiyorum. O uyurken hissetmeyecegi kadar az ve yavas bir sekilde besleniyordum ondan. Bu beni zayif yapiyordu ama yapabilecegim baska bir sey yok. Ona zarar veremem. Sadece bir kisiden beslenme zorunlulugundan nefret ediyorum. Bu cok acimasizca.
Elimi karnina koydum. O derinin altinda sadece bana ve Duru'ya ait kucuk bir canli vardi. Ikimizden olusan bir canli. Bebegimizi ve ileride yasayacagimiz muhtesem hayatin hayalini kurarken ani bir fren sesi duydum. Duru'yu uyandirmamaya ozen gostererek yatak odasina tasidim, ustunu orttum. Pencereden disari baktigimda elinde ince ve keskin halatlar, silahlar, bicaklar ve bunun gibi seyler olan bir grubun eve yaklastigini gordum. Beni istiyorlardi. Sahte pizzaciya yaptiklarimdan sonra bunu bekliyordum. Onumde iki secenek vardi. Disari cikip onlara teslim olmak -bu Duru'yu ve bebegi hayatta tutacak fakat Duru cok kotu hissecek ve bu bebege yansiyacak- ya da Duru'yu da alip kacma -yakalanma riski var ve yakalanirsak Duru'nun hic sansi kalmaz- . Onlarla gitmem en mantiklisi. Hizlica Duru'nun yanina gittim. Onu uyandirmamak icin hafifce optum ve bas dondurucu kokusu icime cektim. Karnindaki ufakliga da bir opucuk kondurdum ve odadan ciktim. Kapiya ilerledim. Kapi kolunu tuttum ve derin bir nefes alip evi son kez iceledim. Burayi tekrar goremeyecektim. Duru'mu tekrar goremeyecektim. Bir daha beraber oturup kart oynayamayacak, film izleyemeyecektik. Bir daha onu opemeyecektim. Bebegimizi hic goremeyecektim. Onun ilk adimini goremeyecek, ilk kelimesini duyamayacaktim. Cinsiyetini bile asla ogrenemeyecektim. Kime benzeyecegini ogrenemeyecektim. Yanagimdan ceneme dogru suzulen sicak goz yasini elimin tersiyle sildim ve kapiyi actim. Eli kapiyi tiklatmak icim yumruk seklinde havada olan biriyle goz goze geldik. Yuzunde buyuk bir yara izi, alninda "DEATH" (ölüm) yazan bir dovme vardi. Elinde uzun bir bicak tutuyordu. Eski bir siyah kot ve deri ceketi vardi. Arkasinda 3 kisi vardi. Birinin saci horoza benziyordu. Birinin tum vucudu dovme kapliydi. Digeri kel ve gogsune kadar sakalliydi. Hepsi ayni eski kiyafetlerle gotik tarti yakalamisti.
"Sanirim beni gormeye geldiniz baylar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ana Yemek: Aşk
RomansaDuygularla beslenen yaratık bu sefer korkuyla değil aşkla besleniyor. Onun için sıradan olan bir şey. Peki kurbanı? Yaşayacağı travmalar, dolduramadığı boşluk ve çok daha fazlası. Ana Yemek: Korku'nun 2. kitabı olan Ana Yemek: Aşk size birçok duyguy...