Gozlerimi delen gunesle uyandim. Yatagimdaydim. Uzerimde dun giydigim kiyafetler vardi. Ayakkabilarim yatagimin yaninda duruyordu. Dogruldum ve sirtimi yatak basligina dayadim. Icimde bir huzursuzluk vardi. Normal sayilamayacak derecede mutsuz hissediyordum kendimi. Icimde bir bosluk var gibiydi. Kivanc'i dusundum. Ona olan hayranligim, bagliligim, askim... Onu dusundukce kalbimin nasil hizli attigini dusundum. Kokusunu dusundum. Ama artik bir sey hissetmiyordum. Hicbir sey ifade etmiyordu. Ona karsi sadece ozlem duyuyordum. Hayranligim, bagliligim ve askim tamamen yokolmustu. Icimde, tam kalbimde bir bosluk vardi. Sanki bir seyler eksik ve ben neyin eksik oldugunu bulamiyor gibiydim. Kivanc'in dun yaptigi sey sadece beynimin parcalnmasina neden olmamis ona karsi olan hislerimi de almisti. Duygularla beslendigini soylemisti. Demek benim ona karsi olan duygularimi almisti. Onsuz olma fikri canimi acitmaliydi. Ama acitmiyordu. Bir sey hissetmiyordum. Sadece mutlu oldugumuz gunleri ozluyordum. Yataktan kalktim ve banyoya gittim. Aynadaki yansimama baktim. Dagilmis saclarim, kacirilmadan once gozumde kalan ve aglamatan akmis rimelimle bir fahiseye benziyordum. Kullanilip atilmis bir fahiseye. Icimdeki bosluk buyuyordu. Ciglik atmak, ortaligi dagitmak istiyordum. Ama buna ne gucum ne de halim vardi. Kiyafetlerimi teker teker cikardim. Dusa baktim. Her sabah girmeyi aliskanlik edindigim ama suan iskence gibi gorunen dusa baktim. Kiyafetlerimi tekrar giydim ve daginik saclarimi tarama geregi duymadan topladim. Islak mendille akan rimelimi silip mendili klozete attim. Bunu yapan insanlara sinirlenirdim. Eger borulari tikarsa birinin evinde patlayacak diye uyarirdim hep. Ama suan umrumda degil. Ev lagimdan sikan suyla dolup tassin umrumda degil. Sifonu cektim ve mutfaga gittim. Dolabi actim. Hergun omletimi hazirlarken kasigikladigim nutellaya baktim. Kahverengi yogun bir maddeden baska bir seye benzemiyordu. Yumurtalara baktim. Icinde sumugumsu sivi olan beyaz bir seydi. Dolabi kapattim. Pencerenin onune gectim. Hava bana inat fazlasiyla gunesliydi. Insanlar muhabbet edip gulerek yuruyorlardi. Iki kopek bahcemde oyun oynuyorlardi. Hayvanlari oldum olasi sevmisimdir. Sevmekten cok onlari her zaman sahiplenmisimdir. Evde bakmayi hic dusunmedim cunku onu digerlerinden ayiramazdim. Dolaba gidip 5 tane yumurtayla buyuk bir omlet yaptim. Biraz ekmegi minik minik dogradim ve pisirdigim omletle parcalamaya basladim. Ocaktan yeni aldigim omlet canimi acitiyordu. Ama umrumda degildi. Hatta hosuma gidiyordu. Sabahtan beri hissettigim ilk seydi bu. Aci. Hazirladigim mamayi iki dondurma kabina esit olarak paylastirdim ve bahceye ciktim. Beni gordukleri an sevincle yanima kosup ziplamaya basladilar. Sabirsizlikla havliyorlardi. Aclardi. Mama kaplarini ayri yerlere koydum. Birbirlerinin yemeklerine bulasmasinlar diye. Kapinin onune oturdum ve bir sure onlari izledim. Kuyruklarini surekli salliyorlardi. Aldiklari her lokmada bana tesekkur edercesine bakiyorlardi. Mutlulardi. Benim icimdeki bosluksa git gide buyuyordu. Iceri girdim. Salondaki koltuga kendimi attim ve televizyonu actim. Kanallari gezmeye basladim. Moda yarismasi, sonu olmayan Arka Sokaklar ve bunun gibi sacma sapan bir suru program. Televizyonu kapattim ve laptopi kucagimi aldim. Biraz twitterda dolastim. Sıkıldım ve dizi sitesine girip favori dizimin yeni bolumunu actim. 15 dakika sonra ondan da sıkıldım ve bilgisayari kapattim. Her seyden sıkılıyor hicbir seyden tad alamiyordum. Her sey gozumde daha soluk renkliydi hatta. Hicbir seyin eski canliligi kalmamisti. Bu boslugu dolduracak bir seyler bulmaliydim. Kosarak odama ciktim ve elime gecen ilk kiyafetleri giydim. Sacimi tarayip topladim ve cantamin icine cuzdanimi, telefonumu ve anahtarimi atip evden ciktim. Sokagin basindaki bara gittim. Bir masaya oturdum ve bira siparis ettim. Icki icmek, ustelik sabahin 10unda icki icmek hic bana gore degildi. Ama icimdeki boslugu bir sekilde kapatmam gerekiyordu. Biram geldi. Bir yudum aldim ve aci eksi tadindaki sivinin bogazimdan akmasi icin zorla yutkundum. Tadi umrumda degildi. Bana yapacagi kafa lazimdi. Bardagimdan buyuk bir yudum daha aldim. Karsi masadaki cocugun bakislarini uzerimde hissediyordum. Umursamadim ve birami icmeye devam ettim. Bardagin yarisindan cogunu bitirmistim ve uzerimde biraz rahatlama olmustu. Ama bosluk ayni sekilde duruyordu. Diger masalari inceledim. 15 kilo maktajli, minik bir bez parcasi giymis, gokdelen topuklu kadinin boynunu somuren bir adam, baska bir yerde opusen iki kiz ve bundan zevk alan baska bir adam. Belkide boslugu boyle kapatmaliyim. Baska birini bularak. Karsi masadaki adamin bakislarina karsilik vermeye basladim. Yeni bir bira siparis ettim ve adamin gelmesini bekledim. Garson kiz birami getirirken adam bardagi aldi ve kizi gonderdi. Bardagimla birlikte yanima geldi ve yanima oturdu.
"Senin gibi guzel biri nasil olurda yalniz olur?"
"Artik yalniz olmadigima gore." dedim ve yapabildigim en cekici gulumsememi takindim.
"Belkide burdan cikip daireme gecmeliyiz. Burasi fazla gurultulu."
Adam fena degildi. Kivanc'in yaninda Ibrahim Tatlises kalirdi ama biriyle kiyaslanmadigi surece iyiydi.
"Bana uyar." dedim. Sonuclarin ne olacagi umrumda bile degildi. Suan icin bosluk duruyordu ama belki ilerleyen zamanlarda gecerdi.
"Ben Ozan bu arada."
"Duru. Gidelim hadi." Ozan'in elinden tuttum ve kalktik. Bir eli belimde diger eli de cebindeydi. Masaya hesabi birakti ve ciktik. Arabasina bindik. Muhabbet etmiyorduk. Ikimizde muhabbet degil baska bir sey istiyorduk. Ozan'in bir eli direksiyonda diger eli bacagimdaydi. Henuz boslugun kapandigini hissetmiyordum. Ya kapanmazsa? Ya bu boslukla omur boyu cebelleşmek zorunda kalirsam?
"Geldik."
Arabadan indik ve apartmana yuruduk. Asansore bindik ve 6.kata ciktik. Iceri girdik. Once biraz inctik. Pekala fazlasiyla ictik. Pelte olana kadar ictik. Daha sonra Ozan beni kucaladi ve yatak odasina gectik. Artik geri donus yoktu. Sadece bir an icin bitmesini bekleyecektim.
Ozan'in uyudugunu farkedince yavasca yataktan kalkip kiyafetlerimi giyindim. Cantami da bulduktan sonra sessiz bir sekilde odanin kapisini actim. Ama gicirti dusundugum kadar sessiz degildi.
"Hey, gidiyor musun?"
"Evet. Isim cikti da."
"Gecenin 3'unde? Gitmek istiyorsan seni kalman icin zorlayacak degilim. Ama en azindan evine birakmama izin ver. Bu saatte sokak senin icin tehlikeli olabilir."
"Hayir tesekkur ederim. Uyandirdigim icin uzgunum, iyi geceler." cevap vermesini beklemeden odadan ciktim. Sokak kapisindan da ciktigimda kendimi daha ozgur hissettim. Ama bosluk duruyordu. Ne icki ne de seks bu boslugu doldurebiliyordu. Demekki baska bir seyler denemeliydim. Belki de huzur evini ziyaret etmeliyim . Abartmandan ciktim ve evime dogru yurumeye basladim. Yuruyerek neredeyse 1 bucuk saatte varacaktim ama umrumda degildi.
"Bu saatte sokakta ne isin var senin?" bu saskin, paniklemis sesin sahibini taniyordum. Beni bu hale getiren adamin sesiydi u. Boslugu doldurabilecek tek insanin sesi.
"Merhaba Kivanc."
"Bu saatte disarida olman tehlikeli
"Umrundaymisim gibi rol yapma."
"Sarhos musun sen? Buram buram alkol kokuyorsun ve yerinde zor duruyorsun.s
"Seni ilgilendirmez."
"Seni eve birakayim."
"Sana ihtiyacim yok kendim giderim!"
"Yuruyerek mi? Bu halinle en az 3 saatte evinde olursun."
"Umrumda degil! Senden uzakta olacaksan 15 saate bile raziyim! Bana ne yaptigini tam olarak bilmiyorum ama delirmek uzereyim!" sinir krizi gecirmeye basliyordum. Yere cokup bagirarak aglamaya basladim. Bir kac dakika sonra Kivanc beni kucakladi. Inmeye calismam, tepinmem ise yaramadi ve beni arabasina bindirdi. Yolda aglamaya devam etsem de yatismistim. Uykum gelmeye baslamisti. Son hatirladigim sey Kivanc'in beni yataga yatirmasiydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/10865300-288-k944757.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ana Yemek: Aşk
RomanceDuygularla beslenen yaratık bu sefer korkuyla değil aşkla besleniyor. Onun için sıradan olan bir şey. Peki kurbanı? Yaşayacağı travmalar, dolduramadığı boşluk ve çok daha fazlası. Ana Yemek: Korku'nun 2. kitabı olan Ana Yemek: Aşk size birçok duyguy...