Sevgili hikayemi okuyan bir avuc insan, hepinizden yeni bolumu bu kadar gec yazdigim icin ozur diliyorum ama yilbasindan beri her sey ust uste geldi. Olum haberi mi dersiniz, seni seviyorum ama kendimi sana layik gormuyorum, birlikte olamayiz mi dersiniz, hamile kopek sorumlulugu mu dersiniz.... Ha birde bilgisayarimin bozulmasi var tabi. Kisacasi telefondan yaziyorum. Türkçe karakter çok kullanamayabilirim idare edin. Ha bide vote da şeyederseniz ben olurum en mutlu kiz.
Gozlerimi actigimda odamdaydim. Ayicikli pijamam ve tavsanli terliklerimle yorganima sarilmis bir sekildeydim. Okul etegim ve diger esyalarim pencerenin onundeki kucuk tek kisilik koltuktaydi. Dogruldum ve oturur pozisyona geldim. O pisliklerin kestigi koluma baktim. Hala sizliyordu ama sargiyla sarilmisti. Sanirim Kivanc yarami temizlemis, sarmisti. Birde ustumu degistirmis pijamalarimi giydirmisti. Tanrim! Beni ic camasirlarimla gormustu. Utanctan yanaklarimin kizardigini hissediyordum. Acaba hangi camasirlarimi giymistim? Umarim kendimi rezil edecek seyler degildir! Basimi ellerimin arasina koydum. En son neler olmustu? Yani o Kivanc beni o yaratiklardan kurtarmisti. Ama eve gelince ne olmustu. Son hatirladigim goruntu Kivanc'in o kusursuz suratiydi. Kapi tiklandi ve aralandi. Kivanc kafasini araliktan uzatmis bana bakiyordu.
"Gunaydin uyuyan guzel." Yuzunde basimi donduren bir gulumseme vardi. Usulca iceri girip yanima oturdu.
"Gunaydin. Ne zamandir uyuyorum?" "Yaklasik 5 saattir uyuyorsun." 5 saat mi? Yok artik! Gerci uzerimdeki agirligini dusunursek pek sasirmamaliydim.
"Çok aciktim." Dudaklarimi buzup elimi isyan eden mideme goturdum. O yasananlari konusmak istemiyordum. Bir sekilde konuyu degistirmek en mantiklisiydi. Ama yaptigi sey az buz bir sey degil. Bir sekilde tesekkur etmem gerekiyor. Yuzumu ellerinin arasina koydu.
"Normal. 5 saattir uyuyorsun." Siritti. Tanrim! Bu cocuk sirittikca kendimi sarhos gibi hissediyordum.
"Mutfaga gidelim de sana bir seyler hazirlayayim." Beni nazikce kucakladi.
"Kendimde yuruyebilirim. Bacaklarima bir sey yapmadilar." Tesekkur etmek için bir sekilde konuyu acmam gerekiyordu degil mi? Bir kolumu boynuna sardim. Bosta kalan elimle de tisortunun gogus kismindaki desenleri ustunden geciyordum. Ona dokunmak huzur vericiydi.
"Bacaklarina da bir sey yapamazlardi zaten. Kolunu ne hale getirmisler. Hala yasadiklari için sanslilar." Resmen tislayarak konusmustu. Yasadiklari için sanslilar mi? Hem de sirf kolumu kestiler diye. Vay canina! Egom hic bu kadar tatmin olmamisti!
"Sey, ben... Tesekkur ederim. Yani gelip beni kurtardigin için. Sen olmasaydin neler olurdu dusunemiyorum bile." Vucudu kasilmisti. Bu sirada mutfaga gelmistik. Beni tezgaha oturttu ve cekmeceden bir tava aldi.
"Tesekkur etmeni gerektiren bir sey yok. Basinin dertte olduğunu anlayamadim. Zamaninda seni kurtaramadim. Aslinda benim senden ozur dilemem gerek." Ellerini tezgaha koymustu. Kollari dumduzdu ve butun kaslari kasilmisti. Bakislarini yerden ayirmadan konusuyordu.
"Nasil anlayabilirdin ki? Bence fazlasiyla hizli geldin. Yani telefon kapandiktan hemen sonra gelmistin. Sen olmasaydin kucuk bir siyrikla atlatacagimi sanmiyorum." Kafasini kaldirip bana bakti. Once bakislari sertti. Kizgindi ama bana degil. Kendine kizgindi. Daha sonra o sert bakislar yumusadi. Yanima geldi ve ellerini iki yanima koydu. Tezgahin uzerindeyken bile neredeyse ayni boydaydik.
"Tehlikede olduğunu onceden anlayip gelmem gerekiyordu. Ama kucuk bir siyrikla kurtulmana sevindim." O kadar yakindi ki nefesini dudaklarimda hissediyordum. Kalbim deli gibi carpiyordu. Sicak basmaya baslamisti ve sac diplerime kadar kizardigimi hissediyordum. Ustune birde midem kukremisti resmen. O an butun romantizm bozulmustu ve rezil oldum. O an yerin dibine girmek istedim Hafifce gulumsedi ve burnumu sıktı.
"Simdi kukreyen mideni dolduralim." Buzdolabina gidip yagi aldi. Daha sonra buzdolabinin ustundeki dolabi acip tavuk seklindeki tel kasenin icinden 2 yumurta aldi. Sanki kendisi yerlestirmis gibi biliyordu.
"Sen disaridayken bardak bulmak için butun dolaplari arastirmistim ordan biliyorum yerlerini. Yoksa evini kurcalamdim." Degisik bir sekilde siritti. Onu yanlis anlamamam için çok ugrasiyordu.
"Karistirsan da farketmez zaten. Evin, en az benim kadar sahibisin sen de." Sanirim biraz ileriye gitmistim. Ama birden agzimdan cikivermisti. Hem onun bu evde kalmasini çok istiyordum. Kaslarini havaya kaldirmisti.
"Beni birden bu kadar guvenilir gormen hosuma gitti."
"Unuttun mu? Sen benim kahramanimsin." Gulumsedim. Kendimi bu kadar muhteşem bir seyden alikoymayacagim. İcimden ne geciyorsa soyleyecegim. Yumurtalari tavaya kirip pisirmeye baslamisti ki kapi caldi. Yalniz kalamayacak miyiz acaba? Tezgahtan atlayip kapiyi acacaktim ki Kivanc eliyle durmam için bir isaret yapti. Sonra gidip kapiyi acti. Kalbim bogazimda atiyordu. Tezgahtan atlayip mutfagin penceresine ilerledim. Perdeyi aralayip kapinin onunde kim olduğunu anlamaya calistim. Basta satici falan sandim ama sonra... Bu... Babamdi. Bir iki adim geriledim. Oldugum yerde cakili kalmistim. Gozlerim dolmustu ve titremeye baslamistim. Kucuklugumden beri beni doven, geceleri ne kadar soguk olursa olsun sokakta yatiran, kafasi estiginde gunlerce yemek vermeyen hatta cinsel tacizde bulunan babamdi. Birgun iskenceleri tak etmistk ve evden kacmistim. Bir yerlerden para bulup ilk otobusle İzmir'e gelmistim. Kisti ve yagmur yagiyordu. Bir evin bahcesindeki kamelyaya siginmistim. Hala usuyordum ama en azindan kuruydu. Bir sure sonra evin bir penceresi acilmisti ve yasli bir teyze soguktan donmamam için beni evine almisti. Cocugu yokmus. Hic olmamis. Kocasi olmus. Basimdan gecen her seyi anlattiktan sonra bana acimis ve evinde kalmama izin vermisti. Hatta egitimimi de karsilamaya baslamisti. Zaman ilerledikce beni hic olmayan cocugu gibi gormeye baslamisti. Ben de onu hic olmayan annem gibi. Anne-kiz iliskimiz kusursuz ilerliyordu. Ama birgun kansere yakalandi. Doktorlar tedavi için çok gec olduğunu bir kac aylik omru kaldigini soylemisti. O gun evi ve emekli maasini benim ustume yapmisti. Bankada biriktirdigi tum parasini bana vermisti. Ve birkac ay sonra olmustu. Simdi hayattaysam ve bir evim ve gelirim varsa bunlar o teyze sayesindeydi. Kivanc'in sesini duydum.
"Kimsiniz?"
"Hesap mi verecegim sana? Nerede o şıllık?" Şıllık. Bana hep böyle derdi. Şıllık. İceri girdigini duydum. Sokak kapisinin saginda salon solunda mutfak var. Kafasini sola cevirmesiyle goz goze geldik. Yaslarla dolmus gozlerim daha çok acilmisti. Dizlerimin bagi cozulmus yere dusmustum. Geri geri giderek mutfagin en kosesine sindim. Artik gozyaslarimo daha fazla kontrol edemiyordum.
"Kim bu dallama? Evden bu yuzden kacmissin demek. Annenle aynisin diye bosuna demiyordum." Duydugum anda korkudan bayilmama sebep olacak sesiyle kukreyip duruyordu. Bense dizlerimi kendime cekmis titriyor ve agliyordum.
"Ona bu sekilde hakaret edemezsin. En azindan ben burdayken." Kivanc... Sesini duymak beni bir nebze rahatlatmis olsa da hala korkudan titriyordum.
"Bana mi dedin?" O kadar yuksek sesle bagirmisti ki kucuk bir ciglik atmistim. Basimi dizlerime gomup kulaklarimi kapadim.
"Duru'nun yaninda seninle kavga etmeyecegim. Anladigim kadariyla babasisin. Onu daha fazla korkutmana izin vermeyecegim." Kisik ama oldurucu bir sesle soylemisti. Bir kac saniye sonra omuzlarimda bir cift el hissettim. Kucuk bir ciglik atip duvara daha da sinmeye basladim. kafami kaldirip kim olduguna bakmaya cesaret edemiyordum.
"Şşş sakin ol. Benim, Kivanc. Ben burdayim ve o sana zarar veremez. Korkma prenses." Sesi o kadar yatistiriciydi ki... Tipki bebegini uyutmak için ninni soyleyen bir annenin sesi kadar yumusakti. Kafami kaldirip yaprak yesili gozlerine baktim. Guven verici bakislari icimi isitiyordu. Dudaklarimi aralayip zar zor bir kac kelime soyleyebildim.
"Cikar onu burdan. Lutfen." Ona yalvarir gibi bakan gozlerim tekrar doluyordu.
"Tamam. Onu cikaracagim." Alnima bir opucuk koyup kalkti. Kafami tekrar gomdum. Birkac kukreme ve bogusma sesi duyuldu. Son olarak hizla carpan kapi ve arkasinda deli gibi bagiran kukreyen adamin tehtidleri duyuldu.
"Burda bitmedi! İkinizi de olrurecegim!"
![](https://img.wattpad.com/cover/10865300-288-k944757.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ana Yemek: Aşk
RomanceDuygularla beslenen yaratık bu sefer korkuyla değil aşkla besleniyor. Onun için sıradan olan bir şey. Peki kurbanı? Yaşayacağı travmalar, dolduramadığı boşluk ve çok daha fazlası. Ana Yemek: Korku'nun 2. kitabı olan Ana Yemek: Aşk size birçok duyguy...