Sonunda normale döndüm. İçimde kafayı yedirten boşluk yoktu. Kıvanç'la tekrar beraberdik. Sonunda hayatımın düzene girdiğini hissediyordum. Kendime engel olamadan sürekli gülüyor, dans ediyor, salak salak hareketler ediyordum. İçimde patlamayı bekleyen bir mutluluk vardı adeta. Yatakta doğruldum ve parmaklarımı kütlettim. Yanıma baktım. Kıvanç yoktu. Kıvanç'ın gömleğini fırlattığımız yerden alıp giydim. Elbise gibi olmuştu. Ve buram buram Kıvanç kokuyordu. Göleği üzerime dikmek istedim bir an. Odadan çıktım ve mutfağa ilerledim. Büyük ihtimalle bendne erken uyanmış ve kahvaltı hazırlamaya başlamıştı. Parmak uçlarında kapının yanından kafamı uzattım. Ocağın başındaydı. Üzerinde sadece efofman altı vardı. Yumurtaları tavaya ustalıkla kırıyor bankoya damlatmıyordu bile. Ben yumurta kırdığımda yarısı tavada yarısı bankoda oluyordu resmen. Parmak uçlarında yavaşça ilerledim ve birden sırtına atladım. İnsanları korkutmak en büyük hobimdir.
''Günaydın!''
''Duru! Ne hoş bir günaydın sürprizi!'' Yüzünü göremesem de gözlerini devirdiğini biliyordum. Kahkahalarla sırtından indim ve sucukları doğramaya başladım.
''Erkencisin.''
''Erkenci olmak için uyumak gerekir. Bütün gece hiç uyutmadın beni.''
''Ben ne yaptım?! Uslu uslu yattım uyudum işte.''
''Bütün gece kabus gördün.''
''Ee? Sana ne oluyor ben gördüm kabusları. Sen de uyumamak için bahane arıyormuşsun.''
''Çok korkuyordun ben de daha fazla korkmana dayanamadım ve her gördüğün kabusta korkunu aldım. Ama korku tekrardan oluşabilen bir duygu olduğu için ve bir insan ortalama olarak bir gecede 200 rüya gördüğü için uyuyamadım doğal olarak.''
''Kıvaaanç! İnanmıyorum!'' Bıçağı bırakıp yağlı ellerimle Kıvanç'ın boynuna atladım. Daha fazla korkmamam için uykusundan olmuştu.
''Bahaneyle iyi doydum ama.'' Belimden kucaklayıp tezgaha oturttu ve küçük masum bir şekilde öptü.
''Madem korkular da karnını doyuruyor neden bana o acıları yaşattın ki?''
''Pizza yemek mi istersin brüksel lahanası mı?''
''Daha net bir cevap olamazdı.''
Kıvanç sadece gülümsemekle yetindi. Bu konu hakkında konuşmak istemiyormuş gibi bir hali vardı. Onu zorlayıp vicdan azabı çektirmeyecektim.
''Eee şef, yemekler hala olmadı mı?''
''5 dakikası kaldı. İstersen içeri gidip üzerine bir şeyler giy yoksa yemek yiyemeyecek kadar meşgul olmak zorunda kalırsın.'' dedi ve sinsi sinsi gülümsedi. Bir an için acaba yemeği boşversem mi diye düşünsem de gülerek odaya çıktım. Günümüzün olaysız geçeceğini hissediyordum. Bugün iki sıradan aşıklar olacaktık. Lunaparka gider dönme dolabın en tepesinde öpüşürdük. Sonra korku treni ve çarpışan arabalar. Sonra ordan çıkıp sinemaya giderdik. Burger King'e gidip bir şeyler yerdik. Akşam olunca da sahile gider dalgaların sesiyle yıldızları seyrederdik. Ya da tüm gün evde oturup muhabbet de edebiliriz. Yeter ki normal bir gün yaşayalım. Üstüme bir şeyler giydikten sonra mutfağa gittim. Sofra tamamen bir tek kuş sütü eksik olacak şekilde hazırlanmıştı. Kıvanç şık bir restoranttaki garsonlar gibi koluna bez almış sandalyemi çekiyordu.
''Buyrun hanımefendi.''
''Teşekkür ederim beyefendi.'' Sandalyeye oturdum. Kıvanç bezi tezgaha fırlatıp karşıma oturdu.
''Kibarlığın buraya kadarmış.''
''Hadi ama! Ben her zaman kibarımdır.'' dedi ve abartılı ve yapmacık bir şekilde boğazını temizledi.
![](https://img.wattpad.com/cover/10865300-288-k944757.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ana Yemek: Aşk
RomanceDuygularla beslenen yaratık bu sefer korkuyla değil aşkla besleniyor. Onun için sıradan olan bir şey. Peki kurbanı? Yaşayacağı travmalar, dolduramadığı boşluk ve çok daha fazlası. Ana Yemek: Korku'nun 2. kitabı olan Ana Yemek: Aşk size birçok duyguy...