Siz şimdi güzel güzel okuyorsunuz ama yorum yapmıyor ve votelamıyorsunuz ya ben depresyona giriyorum sonra yazmıyorum... Neyse hadi iyi okumalar bebeklerim <3
O bağırdıkça benim gözlerim daha çok doluyor, titremem şiddetleniyordu. Kıvanç yanıma gelip belime kollarını sardı. Alnını alnıma dayadı. Enfes kokusu ciğerlerimi dolduruyor, nefesi dudaklarıma değiyordu.
''O sana ne yaptı?'' Ellerimi omzuna koydum ve bakışlarımı indirdim. Utanıyordum. Acizliğimden, korkaklığımdan ve acınacak halde olmamdan utanıyordum. En çokta Kıvanç'ın bu halde görmesi utandırıyordu beni. Bir süre çene kaslarımı bulup konuşmayı denedim.. Babamın bebekliğimden beri annemle bana hem fiziksel hem psikolojik olarak işkence etmesini, annemin bir süre sonra dayanamayıp beni yalnız bırakıp kaçmasını, onun gidişinin üzerinde babamın bana karşı olan şiddettinin 2 katına çıkmasını, sonunda benim de dayanamayıp kaçtığımı, buraya geldiğimi, beni evine alan teyzeyi nasıl annem olarak benimsediğimi ve o ölünce herşeyini üstüme yapmasını anlattım. Belimde hissettiğim elleri kasılmıştı. Kaşları çatılmıştı. Dişlerinin arasından tıslar gibi konuşmaya başladı.
''Bir insan nasıl böyle bir şey yapar? Nasıl bir canilik, sadistlik bu?'' Kendi kendine konuşuyor gibiydi. Gözlerimi ondan kaçırıyordum. Çünkü onunla göz göze gelirsem bana acıyan ve aciz olduğumu düşünen bakışlarıyla yüzleşmem gerekecekti. Ben bunu kaldıramazdım.
''Peki o sana hiç...?'' Önce anlamamıştım. Bir süre sonra jeton düştü ve gözlerimi kocaman açıp onun yaprak yeşili gözlerine diktim.
''Hayır! Yani tecavüz etmedi. Ama o... Yani...'' Sesim gittikçe alçalıyor ve fısıltıya dönüşüyordu. Devamını getiremedim. Hoşlandığım, hatta aşık olduğum çocuğa babam tarafından nasıl taciz edildiğimi anlatamazdım. Kendimden daha fazla soğutamazdım.
''Şşş. Bu senin hatan değil. Bu, gücünü senin üzerinde kullanıp böyle iğrenç bir şey yapabilecek kadar delirmiş olan babanın hatası.'' Ninni söyler gibi konuşuyor ve saçlarımı okşuyordu. Sonra beni kucakladı ve salona gittik. 3 kişilik koltuğa oturdu, beni de kucağına oturttu. Başımı boynuna gömdüm. Beni sakinleştiren, güven verici kokusunu içime çektim.
''Pekala. Bu gergin havayı dağıtalım ne dersin? Film izleyelim mi?'' Sesi sanki az önce olanları yaşayan biz değilmişiz gibi neşeli çıkıyordu. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım ve gülümsedim.
''Olur.'' dedim. Gülümsedi ve burnumu sıktı. Kucağından kalkıp film koleksiyonumu koyduğum pembe fon üzerinde yavru pug resimleri olan kutuyu aldım. Kucağına tekrar oturdum. Popom bacaklarında, bacaklarım koltuğa yayılmış bir şekilde bense göğsüne yatarcasına yaslanmıştım. Hayatımda hiç olmadığım kadar rahat ve mutluydum. Bir kolunu belime sardı ve diğer eliyle kutuyu açtı. Neden gelip tekrar kucağına oturduğumu sormasından korkuyordum. Ne diyecektim? Şey, ben senden çok hoşlanıyorum da kucağında oturmak bana huzur veriyor mu? Hah!
''Güzel bir koleksiyon ama hepsini izledim sanırım.''
''Bence bunu izlemedin.'' Bulut Atlası filmini uzattım. Kabındaki resimlere ve özete baktıktan sonra onaylar bir homurtu çıktı boğazından.
''Evet bunu izlemedim.'' Zafer kazanmış bir edayla gülümsedim ve CD'yi alıp kalktım. Oynatıcıya koyup başlattım. Sonra gidip tekrar kucağına oturdumç Kollarına belime sarmıştı. Resmen tek vücuttuk şuan. Omzumu göğsüne başımı da boynuna yasladım. Filmi izliyorduk ama benim aklım Kıvanç'ın karın kaslarındaydı. Omzum ve kolum tam olarak kaslarının üzerindeydi ve kesinlikle baklavaları göz ardı edilebilecek cinsten değildi. Onlara bir kerecik dokunabilsem... Tanrım ne diyorum ben?! Kendine gel Duru... Birden film dikkatimi çekti. Klon kızlar çıplak bir şekilde sterilizasyona gidiyordu. Kafamı kaldırıp Kıvanç'a baktım. Tek kaşını kaldırmış büyük bir ciddiyetle filmi izliyordu.
''Güzel seçim.'' dedi. Ellerimle gözlerini kapattım.
''Bakma oraya.''
''Neden?''
''Bakma işte.''
''Ama neden?''
''İşte.'' Çocuk gibi omuz silktim. Oysa çok eğleniyordu, sesinden anlaşılıyordu. Beni kendimdden geçiren ve erimeme sebep olacak bir kahkaha attı.
''Pekala bakmam Bayan Kıskanç.'' dedi. Kaşlarımı çatıp kollarımı göğsümde kavuşturdum.
''Ben kıskanç değilim.'' Dudaklarımı inatçı ifademe destek olarak büzdüm.
''Evet, tabi.'' Burnumu sıkıp saçlarıomla oynamaya başladı. Bense kıpkırmızı olmuştum kesin. Kanın yüzüme pompalandığını ve yanaklarımın deli gibi yandığını hissediyordum. Filmdeki o sahne geçmişti. Eski pozisyonumu aldım ve filmi o şekilde bitirdik. CD'yi çıkarmaya gitmek için hamle edince belimdeki doladığı kolları daha sıkı bir hal aldı ve beni durdurdu.
''Kalkma.'' Saçlarımın arasından kulağımı fısıldamıştı. Sıcak mı oldu içerisi sanki?
''Ben... Şey... Film bitti ya... CD'yi şey yapamyım dedim de...'' Dilim dolanmıştı. Lanet olsun rezillik!
''Boşver kalsın öyle.'' Çenemden tutup başımı kendisine doğru çevirdi. Yaprak yeşili gözleri gözlerimi deliyordu adeta. En ufak bir hareketle dudaklarımız değecek kadar yakındık.
''Hiçbir şey şuanki mutluluğumu bozamaz.'' Nefesi dudaklarıma çarpıyordu. Gülümsüyordu. Bense aval aval ona bakıyor ve kızarıyordum sadece. Cevap bile vermeme izin vermeden kadifemsi dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Kalbim deli gibi atıyor midemde dinazorlar uçuşuyordu. Önce, yaşadığım şoktan karşılık verememiştim. Fakat sonra doğruldum ve kollarımı boynuna sararak karşılık vermeye başladım. Belime daha sıkı sarılıp vücudumu vücuduna bastırdı. O an herşeyi unutmuştum. Dış dünyayla bağlantım kesilmişti. Sanki gökkuşağından yapılmış bir ülkede yaşıyor gibiydim. Çekildi ve alnını alnıma dayadı.
''Seni seviyorum.''
''Seni seviyorum.''
![](https://img.wattpad.com/cover/10865300-288-k944757.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ana Yemek: Aşk
RomanceDuygularla beslenen yaratık bu sefer korkuyla değil aşkla besleniyor. Onun için sıradan olan bir şey. Peki kurbanı? Yaşayacağı travmalar, dolduramadığı boşluk ve çok daha fazlası. Ana Yemek: Korku'nun 2. kitabı olan Ana Yemek: Aşk size birçok duyguy...