Part 11

1.4K 64 6
                                    

"Sana her seyi aciklayacagim ama once eve gidelim." dedi Kivanc. Kivanc... Ona bu kadar asikken onun bir yaratik oldugu gercegini kabullenemiyordum. Ne olduğunu bilmiyorum ama insan olmadigi kesin. İnsanlar istedikleri kisinin goruntusune burunemezler. Yillar gibi gecen birkac saniyelik sessizligin uzerine benden bir cevap bekledigini anladim. Aklima gelen ilk kelimeler dokuldu dudaklar.

"İyi tamam pekala." iyi tamam pekala mi? Kendimi her zaman rezil etme ozelligine sahibim resmen. Bir sure bakistiktan sonra evden ciktik. Kapinin oninde siyah bir araba vardi. Eger Kivanc'in arabasiysa burdan sunu anlayabilirdim ki: Kivanc para sican bir yaratik. Arabanin etrafinda dolasip kapimi acti. Koltuguma kedi gibi kivrildiktan sonra Kivanc mahcup bir gulumsemeyle kapimi kapatti. Ardindan surucu koltuguna gecti. Arabayi calistirdi.

"Emniyet kemerini tak." dedi nazik bir sekilde. Sanirim beni korkutmak istemiyordu. İtaatkar bir tavirla kemeri bagladim. Ve uzun yolculugumiz basladi. Kendimi bir seyler demek zorunda hissediyordum. Olanlari bir an once ogrenmek istiyordum. Sevdigim adamin ne olduğunu bilmemek çok igrenc bir seydi.

"Yoksa sen vampir misin?" aklima ilk gelen yaratik buydu ve kelimeleri agzimdan ciktigi anda kendime lanet okudum. Vampir mi? Gercekten mi Duru? Bunu gercekten soyledin mi? Kivanc'tan bayilma etkisi yapan bir kikirdama duyuldu ve ardindan alayci cumleleri geldi.

"Evet vampirim. Hatta birazdan seni yemeyi planliyorum."  saka yapiyor dedim kendi kendime sadece ugrasiyor o bir vampir degil.

"Çok komik."

"Pekala madem ne olduğunu bu kadar merak ediyorsun tahmin et." sesi o kadar neseliydi ki.

"Kivanc! Bana sadece ne olduğunu soyle. Oyunlarla ugrastirma beni." beni bile sasirtacak derecede sert ve soguk cikmisti cumlelerim. Kivanc da bu soguklugu ve sertligi hissetmis olacak ki surati gerildi.

"Pekala. Turumun adi tarnodis. Duygularla besleniyorum. Her tarnodisin kendine ait bir...arkadasi vardir. Bana sen belirlendin. Yani haftalar once ruyalarimda goruyordum seni. Nerede oturdugun, nelerden hoslandigin nelerden hoslanmadigin, adin, soyadin, yasin, ozel hayatin disinda her seyi biliyorum. Seni her dakika korumaliyim. Eger vucudun kendiliginden iflas eder de ölürsen sıkıntı yok. Ama disaridan bir etken ölmene sebep olursa, araba kazasi, silahli soygun, aklina ne gelirse, ben de ölürüm. Tarnodis-kurban iliskisi" iki eliyle direksiyonu sıkıca kavramisti ve ifadesiz, sert bir suratla yola bakiyordu. Aklim çok karismisti. İnanilabilir turden seyler degildi bunlar. Bir sure soylediklerini sindirdikten sonran nihayet konusabildim.

"Yani ben senin için sadece aksam yemegiyim ha?" ben ona bu kadar asikken onun beni sadece besin kaynagi olarak gormesi çok can acitici bir seydi. Belki de ilk once besin kaynagi olarak goruyordu ama simdi o da seviyordu beni?

"Eh, biraz öyle." kayitsizca omuz silkti. Bu iki kelimesi kalbimi binlerce parcaya ayirmaya yetmisti. Gozlerim dolmaya basladi. Basimi diger tarafa cevirdim. Tam yanimda hem bir yaratik hem de beni kendine asik eden ama kendisi beni sadece kullanacak olan biri oturuyordu. Nasil oldu da ona bu kadar baglanabildim? Bu kadar kisa bir surede hayatimin merkezi haline geldi. Ben bu kadar cabuk baglanan, asik olan biri degildim. Bu cocukta ne degismisti?

"Birbirimize karsi bir bagimiz var. Biz olmayan bir seyi bastan kurmadik. Var olan bir seyi guclendirdik. Bana bu kadar cabuk asik olman çok dogal. Tipki avini tuzaga dusurmek için guzel kokular salan bir bocek gibi. Benim dogamda asik etmek var." bana kisa, belli belirsiz yarim agziyla gulumsedi sonra yola tekrar dondu. Gulumsemesi farkliydi. Çok farkliydi. Sanki  seni zavalli, tuzaga nasil da dustun der gibiydi. Daha fazla kaldiramiyordum. Beni sevdigine emin oldugum ve hayatimi adayabilecegim adam bir yaratikti ve ben sadece yemektim. Basimi tekrar cama cevirdim ve gozyaslarimin akmasina izin verdim. 5 dakika boyunca konusmadik. Sessizligi bolen radyo oldu. Beni bu kadar yaralamasina ragmen hala piskin bir sekilde radyo acabiliyordu. Ustelik parmaklarini direksiyona vurup ritim tutuyor ve sozlere eslik ediyordu. Tek kelimeyle...muhtesemdi. Ondan nefret etmem gerektiginde bile deli gibi asiktim. Ne kadar salagim. Bir an için bu kadar muhteşem birinin beni sevebilecegine inandim. Sonunda gelmistik. Hem soyledikleri yuzunden kalbim aciyor hem de o kadar saat sabit oturmaktan popom aciyordu. Her turlu aci cekiyordun yani. Arabadan indim ve Kivanc'a bakmadan evimin kapisinin onune geldim. Babam beni bir anda bayiltip goturdugu için yanomda anahtar yoktu.

"Sanirim bana ihtiyacin var." dedi Kivanc. Ona hala bakmiyordum ama anahtar singirtisi duydum. Hayir! Ona muhtacmisim gibo davranmayacaktim. Hic orali bile olmadan kapinin yanindaki kaktuslerin yanina gittim. Kaktuslerin arasina yedek anahtar sıkıtırmıstım. Hem surekli anahtarlarimi unuttugum için hem de Oktay istedigi gibi girebilsin zile basip beni yerimden kaldirmasin diye koymustum onlari oraya. Elimi daldirip bir kac cizik ve delikke anahtarlari aldim. Kapiyo acip iceri girdim ve arkama bakmadan kapiyi elimle itip kapattim. Bir kac sanihe sonra anahtar sesi geldi ve kapi acildi. Beni yemek isteyen yaratigin elinde evimin anahtari vardi. Harika.

"Pekala simdi ne olacak? Oturup beni yiyecek misin?" sonunda o yaprak yesili gozlere bakma cesareti bulmustum kendimde.

"Aslinda tam olarak öyle yapacagim." dudaginin kenari hain bir sekilde kivrildi. Yavas adimlarla bana dogru gelmeye basladi. Geri geri gitmeye basladim. Beni gercekten yiyecekti. Oturup fig cig yiyecekti beni. Durdu, bir sure beni inceledi sonra 2 buyuk adimda aramizdaki mesafeyi kapatti. Bir kolunu belime doladi diger eliyle yanagimi oksamaya basladi. Belime doladigi kol yuzunden kacamiyordum, yanagimi oksadigi el yuzunden kacmak istemiyordum.

"Korkuyor musun?"

evet anlaminda basimi salladim.

"Guzel." yanagimi oksadigi elini alnima koydu. Avcundan sari bir isik cikti ve beynimden parca koparir gibi bir aci Kivanc'in kollari arasinda kivranmama sebep oldu.

Ana Yemek: AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin