Gözlerimi pırıl pırıl bir gökyüzüyle aydınlanmış güne, berbat şekilde açmaya zorlanıyordum.
"Uyan." Dedi korumam bininci defa. Sesi hala uzaklardan ve boğuk geliyordu kulağıma.
"Ihh."diye bir ses çıkarabildim sadece.
"Uyan!" diye bastıran sesini duydum korumamın bu kez.
"Uff."
"Uyansana!"
"Şhh."
"Bella!"
"Im..."
Dürtükledi, tepki vermeyince omzumdan tutup sarsmaya başladı. Uykum gözlerimden ve bilincimden parça parça alınırken birden elimin tersiyle sert bir tane geçirdim korumamın göğsüne. Yorgun ve uykulu bile olsam güçlüydüm, göğsünü oflayarak ovuşturduğunu incecik bir çizgi halinde açılmış gözlerimin arasından gördüm. Beni rahat bırakacağını düşünerek parçalara ayrılmış uykumu toparlayabileceğimden emin olarak gözlerimi kapayıp, kendimi bilinçsizliğin tatlı kollarına bırakmaya hazırlandım.
Birden kafama inen yastıkla uykum resmen gözlerimden zıplayarak kaçtı. Hemen doğruldum ve yumruklarımı sıkarak, etrafıma bakındım. Korumamın pişkince gülümsediğini gördüğümde onu ittim ve yine kafamı yastığıma gömdüm.
Yastık bu kez sırtıma indi.
"Bir daha vurursan eğer, seni çırılçıplak soyundurur, o yastıkla arkandan kovalayarak krallık boyunca koştururum seni." Dedim yüzümü gömdüğümden boğuk çıkan sesimle.
"Blöf yapıyorsun."
"Bunun doğru olup olmadığını öğrenmek istediğine emin misin?"
Jev'in soluğunu verdiğini duydum, sırtıma inen soğuk hava hoşuma gitti. "Öğleyi geçti." Dedi korumam temkinli edayla. "Kalk bir duş al, ardından da yemek yiyelim. Astarga'ya uğramak istemiyor musun?"
Kaşlarımı çatarak, "Elbette istiyorum." Dedim kararsızca. Yataktan kalkmayı zerre kadar istemiyor da olsam yapmak zorundaydım. Çok fazla iş vardı ilgilenmem gereken.
"Kalk o halde." Dedi korumam hızla doğrularak. "Suyun ısısını ayarlıyorum."
Bu biraz mantıksızdı, ben sıcağa veya soğuğa tepki vermezdim. Elementimden dolayı zaten yanıyordum, sıcak etki etmiyordu. Soğuksa, sıcak olduğum için etki etmiyordu. Hissediyordum ama aşırılarında bile rahatsızlık duymuyordum. "Gerek olmadığını biliyorsun."
"Biliyorum, savaştan öncede biliyordum ama hep ayarlıyordum, değil mi? Ayaklan."
Jev'in ağırlığının yataktan kalkışını, yanımdaki soğuğunun kayboluşunu hissettiğimde başımı kaldırıp gözlerimdeki buğulanmanın gitmesi için biraz bekleyip, kirpiklerimi kırpıştırdım.
Onu öldürüp daha çok uyu.
Bunu yapamam, krallıkla Jev ilgileniyor. Henüz krallıkla ilgilenmek istemiyorum. Ayrıca onsuz uyuyamıyorum.
Yavaşça doğruldum ve yatakta oturur pozisyona geçip, bağdaş kurdum. Açık balkon kapısının tül perdeleri içeri doğru uçuşuyor, güneş ışınları odamı aydınlatıyordu. Açık bir gün olacağı belliydi.
Hareket edip, banyoma doğru yönelmek istediysem de gözlerimden koparılan uyku bedenime yayılmış, tenimin altında işlemişti sanki. Eldivensiz ellerime bakarken, avuçlarımda kafası bileklerimi aşıp koluma doğru uzanan siyah ejderhaya büyülenmiş gibi bakmaya başladım. Sanki beni hipnotize ediyor, aklımı boşaltıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prenses
FantasíaO, ejderha ırkının prensesi. Halkı tarafından ihanete uğrayarak tüm değişen yaşamı ve kaybettiklerinin intikamını almaya yemin etmiş bir Element Savaşçısı. Korumasına olan düşkünlüğü ve asiliği başına bir çok kez bela olmuş bir üçkağıtçı. Doğduğu a...