Bölüm 31: Karanlık

23.3K 957 108
                                    

Ejderha sakindi, mutluydu. Jev'in yanındaydım, mutlu olması normaldi.

Ayrıca çok da lezzetli yemekler yemiştim. Annemin berbat, rezil, zehirlerini özlemiştim. İçinde ne olduğunu sormaya korktuğum zehirleri yemesem bile önümde durmasını özlemiştim. Her şeyin değerini elimde olmadığı zaman fark ediyordum işte.

Annemi özlemiştim. Buz mavisi gözler beni delip geçerken, gözlerine bakıp, suçlu olmama rağmen suçsuz gibi davranmayı özlemiştim. Bana türlü türlü kıyafetler giydirmeye çalışmasını özlemiştim. Yatağıma oturup sohbet edişimizi özlemiştim. Ona sarılmayı özlemiştim. Saçlarımı taramaya kalkışıp, sonradan vazgeçişini özlemiştim.

Babamı özlemiştim. Yeşil gözler, bana annemin yemeklerinden onu kurtarmamı bekler gibi bakış atmalarını özlemiştim. Bana kılıcımı nasıl tutacağımı, nasıl en iyi darbeleri vuracağımı öğretişini özlemiştim. Erkeklerden uzak durmam, onları kaçırmamda yardım edişini özlemiştim. Annemi baştan çıkarışını, bunu o zamanlar benim yanımda yapışını özlemiştim. Beni omzunda gezdirişini özlemiştim. Ona sarılmayı özlemiştim.

Geçmişi anarken, yüzüme yumuşak bir gülümseme yayıldı. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Ailemi çok özlemiştim. Astarga ve diğer ruhlarla biraz konuşup, ailem hakkında konuşurken neredeyse ağlayacaktım ama mutluluktan. Çok güzel bir histi mutluluk. Sizi dünyanın odak merkezi haline gelmişsiniz gibi hissettiren duygu. Size özel olduğunuzu, o anın özel olduğunu hissettiren duygu. Kusursuz olmasının yanı sıra herkese nasip olmuyordu. O yüzden nadirdi. O yüzden muhteşem bir duyguydu. O yüzden her zaman elde edilemiyordu. Her zaman, her an hissedilen bir duygu nasıl özel olabilirdi ki?

Enerjimi nasıl düzende tutacağımı öğrenmiştim az çok. İmkansızdı. Enerjimi asla düzende tutamayacaktım. Herkesi öldürecektim. Katil olacaktım. Asla tutamazdım onu dengede. Enerjimin düzende durması için benden istediği şey o kadar zordu ki... Mutlu olmam gerekiyordu... Nasıl mutlu olacaktım ben? Neden olayım?

Daha sonra fark ettim ki, her ne kadar acı verse de ailemi hatırlamak beni mutlu ediyordu. Annemi hatırlamak, babamı hatırlamak. Hayatım belki kusursuz değildi ancak kusursuz bir aileye sahiptim ben.

Annem gibi kokuyordu ananem. Muhteşem bir kadındı. Dedem nasıldı? O neden gelmemişti? Ananem, onu da göreceğimi yalnızca henüz zamanın gelmediğini söylemişti. Dedemi de görecektim, ailemin bir parçası yanımdaydı. Onlarla hayata tutunuyordum.

Ve en önemlilerden bir tanesi, Jev. Jev için tutunuyordum hayata. O da ailemin bir parçasıydı altı yaşımdan beri. Jev her şeyde yanımdaydı üstelik. Annemle sohbetlerimize o da tanık olmuştu. O da zehri tatmak zorunda kalmıştı. O da babamın annemi baştan çıkarışlarını izlemiş, elleriyle gözlerimi kapamıştı. O da beni omzunda taşımıştı. O da saçlarımı taramıştı. Erkekleri korkutmamda yardım da ederdi. Kesinlikle eğlenceliydi.

O anları hatırlayarak, mutlu oluyordum. Tabii yaşamak apayrı bir şeydi. Asla bir daha o duyguları hissedemeyebilirdim ancak enerjimi düzgün tutmamda işe yarıyordu işte. Mutlu olduğum anları görmek beni sakinleştiriyordu.

Jev'le eğitim yaparken, annemi hatırlamıştım; anılarımı düşünmüş, enerjimi dengede tutabilmiştim.

Şimdi yeşil gözlere bakıyordum, Astarga bana iyi olduğumu, iyi gittiğimi söylüyordu. Ama kimse bilmiyordu ki bu başarımın ailem sayesinde gerçekleştiğini...

Jev kolunu omzuma attı. "Sırada ki eğitime geçelim." dedi bana bakarak.

"Dört elemente hükmede bilen birine göre çok sakinsin. Nasıl yapıyorsun Prenses?" Katerina'nın sesi Astarga'yı sıradaki eğitim konusunu söyleyemeden susturmuştu.

PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin