Selam Gençler.
Ölüyorum, bitiyorum, sürünüyorum şu an.
Bu arada kaç gündür 3 farklı telefondan ve dizüstü bilgisayardan yazmaya çalışıyorum zaten yazdığım ama evde olmadığım için yükleyemediğim bölümü. 44. bölüm baya sıkıntılı oldu inşallah diğerleri böyle olmaz.
Dayımlardayım şu an, ailecek kalıyoruz da. Burada da masa üstü bilgisayar yok. Dayımın telefonuyla, dayımın büyük oğlunun, ortanca oğlunun ve üçüncü oğlunun telefonuyla yazdım. Birde üniversite okuyan abimin dizüsütü bilgisarıyla tabii.
Bir bölümü ikinci kez yazmak o kadar nefret ediyorum ki anlatamam. Yani 44. bölüm benim için lanetli. Sevmedim ben bu bölümü.
Yorum falan yazmayın yani.
Sıkmayın ya kendinizi. Ben sizin yerinize de sıkıldım zaten merak etmeyin.
Diğer hikayelere başlamam lazım şimdi. M. ve S.İ. de bir haftaya kadar yetişir, İnşallah.
İyi okumalar.
Hepiniz Seviliyorsunuz.
___________________________
Huzur...
Korumamın yanında hissettiğim duygu.
Güven...
Korumama karşı duyduğum his.
Kontrol Manyağı...
Jev'i, onu o yapan özelliği.
"Uyumayı bile bilmiyorsun! Bacaklarını uzat, bana biraz daha yaklaş. Saçlarına da sahip çık." Sesindeki emrivaki ton kişiliğiyle bütünleşmiş gibiydi artık. Sesimi çıkartmadım ve yatakta yana kayıp ona biraz daha sokuldum. Ben başımı göğsüne koyarken o elini belime atıp beni kendine bastırmıştı. "Böylesi daha iyi." Diye mırıldandı.
İyi hissediyordum, şaşılacak gibiydi ki yorgun filanda değildim. Yalnızca uykum vardı. Ve kestiremediğim bir sinirlilik hissi. Neden öfkeliydim ki?
Moira beni ve muhafızlarımı Dünyaya yeni yollamıştı ama aramızda kimse ağzını açıp da tek kelime etmemişti bu durumla ilgili. Dean ve Jev bile bir şey söylememişti.
İlk işimiz odalara dağılmak olmuştu, uyanınca da acaba bu denli sakin olacaklar mıydı diye derin endişelerim vardı. Yoksa uyanınca ertelenmiş olan kıyameti yaşayacak mıydık?
Korumamdan yayılan soğuk tenime dokunuyor, okşuyor ve geçiyordu. Hafif bir uyuşukluk hissediyordum ama buna alışkındım. Jev'in belimde olan eli ondan beklendiği gibi düz durmuyor, sürekli hareket edip, kolumu ve sırtımı okşuyordu. Her zamanki gibi bedenim ve zihnim farklı yollar izliyordu; Bedenimin uykuya ihtiyacı varken zihnim ayık kalıp Jev'in parmaklarıyla üzerimde yarattığı küçük çaplı patlamaları kendisine kazımak istiyordu.
Birkaç dakika sonra ise kazanan belirlenmişti, artık Dumanlı ve Ateşli'nin yanındaydım.
Karanlıkta iki Ejderha'nın kanatlarının arasında yere bağdaş kurmuş oturuyordum. Artık erkek oldukları gerçeğini ise hemen kabullenmiştim sanki her zaman erkeklerdi de kız olduklarını hatırlayınca garipsiyordum. Başımı kaldırıp ikisine de göz attım.
Dumanlı ve Ateşli başları dik, birbirlerine mermer gibi ifadesiz gözlerle bakıyorlardı. Ateşli'nin lav rengi pulları Ateş elementinin kudretiyle parlarken Dumanlı bulunduğumuz ortamda ki karanlıkla bütünleşmiş, bir nesnenin gölgesi gibi duruyordu. Onu iyice seçebilmek için gözlerine bakıyordum, Masmavi gözler onu ele veren yerlerden birisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prenses
FantasíaO, ejderha ırkının prensesi. Halkı tarafından ihanete uğrayarak tüm değişen yaşamı ve kaybettiklerinin intikamını almaya yemin etmiş bir Element Savaşçısı. Korumasına olan düşkünlüğü ve asiliği başına bir çok kez bela olmuş bir üçkağıtçı. Doğduğu a...