Genç adam arkadaşı Mehul ile buluşup güzel bir akşam yemeği yediler. Üç gün sonra yapacakları konser hakkında uzun uzadıya konuştular ve ardından biraz alkol almanın kimseye bir zarar vermeyeceğini düşünüp içmeye başladılar. Bay Ukala'nın içkiye karşı sağlam bir bünyesi vardı. Bağımlı değildi ama kolay kolay da sarsılmazdı. Hatta bazen konserlerinden hemen önce cesaret için bir kadeh bir şeyler içip öyle çıktığı bile olurdu.
Genç adam sallana sallana arabasının yanına geldi. Önce arabasına yaslanıp gecenin karanlığında Bombay'ın ılık havasını içine çekti. Bu şehri hem seviyor hem de nefret ediyordu. Çünkü bu şehir ona hem birçok şey vermiş hem de birçok şey kaybettirmişti. Düşüncelerinden sıyrılıp arabasına bindi ve sonrasında dikiz aynasına baktı. Göz altında belirgin halkalar vardı. Yorgun olduğuna kanaat getirdi ve artık gitme vaktinin geldiğini anladı. Arabasını çalıştırıp yola koyuldu. On dakika sonra evinin garajına giriş yaptı. Alkole olan dirayeti bir kenara dursun, yorgunluğundan dolayı yalpalanarak eve girdi. Geç bir sat olduğunun farkındaydı ve bunun en belirgin özelliği ise ışıkların kapanmış olmasıydı. Elindeki anahtar yere düşünce önce kendi kendine sus işareti yaptı. O kadar yorgundu ki eğilip anahtarı almaktansa salona gidip uyumayı tercih etti. Salondaki büyük koltuğun üzerine yüz üstü yatmasıyla sızması bir oldu.
Bahar sabahın erken saatinde kalkıp koşar adımla merdivenleri indi. Bugün önemli dersleri olduğu için erken çıkmalıydı. Kapıya geldiği anda yerde bir anahtar gördü ve eğilip yerden aldı. Sonrasında salona göz gezdirdi. Tahmin etmesi zor bir durum değildi. Akşamdan kalma bir adam olduğu her halinden belli oluyordu. Anahtarı nereye koyacağını bilemediği için, çantasından bir kâğıt çıkarıp üzerine not yazdı ve kapının üzerine sağlamca bantladı. Sonrasında ise evden ayrıldı.
Genç adam ensesinde korkunç bir ağrı ile uyandı. Gözlerini açar açmaz ağrı kesici istedi. İlacı içtikten bir süre sonra ağrıları hafiflemeye başladı. Biraz daha kendine geldiğinde elini cebine attı ve arabasının anahtarları olmadığını fark etti. Hızla oturduğu yerden kalkıp aramaya başladı. Saniyeler sonra aklına dün gece yere düşürdüğünü hatırladı ve kapıya gitti. Yerlere baktı ama hiçbir şey göremedi. Kafasını kaldırdığında ise kapıya bantlanmış bir kâğıt ve anahtar gördü. Anahtarı bir eline notu ise diğer eline aldı.
Günaydın Bay Ukala, anahtarını yere düşürmüşsün ve ben nereye koymam gerektiğini bilmediğim için kapıya bantlamak zorunda kaldım. Umarım bu sana rahatsızlık vermemiştir.
Genç adamın notu okuduktan sonra küçük bir tebessüm etti. Aslında evde bir yabancının olması kadar rahatsızlık veren bir durum yoktu onun için. Ama nedense bu kızda kendindeki gibi bir potansiyel gördü ve işinin kolay olacağını hissediyordu. En azından ikisi de birbirlerinin işlerini yokuşa sürmeyeceğe benziyordu. Ama bir şey daha vardı ki o da bu kızın ona taktığı isim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SEN OL
RomanceTürkiye'den Hindistan'a uzanan bir aşk... Bahar Hindistan'da kazandığı üniversitede okumak için İstanbul'dan Bombay'a giden genç bir kızdır. Aslında Türkiye'den gidişinin üç sebep vardır. Birincisi Hindistan'a aşıktır. İkincisi o dünyaca ünlü müzis...