Gece boyu heyecandan uyuyamayan Bahar, sabahın ilk ışıklarında gözünü açtı. Henüz kimsecikler uyanmamıştı. Yatakta gerindikten sonra fırlayıp pencerenin önüne geçti. Yere oturup yeni doğan güneşi izlemeye koyuldu. Pencereyi biraz aralayıp içeri temiz hava girmesini sağladı. Galiba artık her şey Bahar'ın istediği gibi olmaya başlıyordu... Her dakikada saatine bakan genç kız akşamın hiç olmayacağını düşündü bir an. Gece boyu uyumamış birde üzerine bu geçmek bilmeyen dakikalar, insanı öldüren cinstendi. Vakit öldürmek adına biraz ders notlarına baktı. Kahvaltı saati geldiğinde aşağı indi gözleri ilk onu aradı. Ama yoktu...
"Günaydın, teyze."
Günaydın kızım."
"Amar yok mu?"
"Yarım saat önce gitti, o. Bugün prova olmadığını söyledi. Biraz dinlenmen gerektiğini söyledi, onun haricinde bir şey demedi."
Bahar kafasını sallayıp masadaki yerini aldı. İçinde bastırmaya çalıştığı heyecanı, iştahını çoktan kapamıştı. Tabağına dokunmayan Bahar'da Anuraga'nın dikkatinden kaçmamıştı. Yaşlı kadın tabağının bitimine yakın Bahar'a baktı. Oldukça keyifli görünen kızın neden yemediğini merak etmiyor değildi.
"Kızım, neden yemiyorsun?"
"Hıı? Haa, şey ben sabah kahve içtim, o yüzden aç değilim."
"Ahh, siz gençler!"
Yalandan kim ölmüş. Ne kahvesi, şarap o şarap. Aşk şarabı... Bahar akşamı düşündükçe ellerinin için terliyordu. Kahvaltı masasında biraz daha vakit geçirdikten sonra odasına çıktı. Camdan dışarı bakıp Anuraga'nın gittiğini gördü. Şimdide koca evde Chanda ve kendisi vardı ki Chanda'nın varlığıyla yokluğu anlaşılmıyordu. Genç kız dolabının yanına gitti ve bütün kıyafetlerini yatağının üzerine serdi. Hepsi birbirinden güzeldi ama bir sorun vardı? Ne tür bir restorandı gidecekleri yer? Tırnağını dişine vurarak biraz düşündü. Eline aldığı birkaç elbiseyi gelişi güzel fırlattı. Sonra aklına Aftan'a akşamki mekân hakkında bilgi almak adına mesaj atmak geldi. Hızla telefonu eline aldı. Bıraktı, aldı, bıraktı ve tekrar aldı. Mesaj bölümüne girdi. Yazdı, sildi, yazdı, sildi, yazdı, sil... Son anda silmekten vaç geçip mesajı gönderdi.
"Sorun şu ki! Nasıl bir mekân olduğunu bilmediğim için ne giyeceğime karar veremiyorum." 10:02
"Giydiğin her şeyin yakıştığını söyleyen oldu mu? Rahat bir mekân abartıya gerek yok!" 10:06
İşte bu harika! Bahar'ın tam istediği gibi rahat bir mekân ve huzur dolu bir akşam. Yatağın üzerindeki abartılı elbiseleri hızla dolabına geri yerleştirdi. Yatağın üstünde sade ama bir o kadar da şık elbiseler kaldı. Şimdi işi daha kolaydı. Renkli bir seçim yapmamalıydı, biraz koyu renkler seçmeliydi. Evet, evet, koyu renklere yönelip eline siyah uzun bir elbise aldı. Hiç şansı yok. Kısa olanı? Ahhh, hayır!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SEN OL
RomansaTürkiye'den Hindistan'a uzanan bir aşk... Bahar Hindistan'da kazandığı üniversitede okumak için İstanbul'dan Bombay'a giden genç bir kızdır. Aslında Türkiye'den gidişinin üç sebep vardır. Birincisi Hindistan'a aşıktır. İkincisi o dünyaca ünlü müzis...