20.02.2015
Ertesi sabah, annemin olduğundan yüksek çıkan sesiyle uyanmıştım.
Birisine kızıyor gibiydi, duyduğum cümleler seni azarladığını gösteriyordu.
Aklıma bir önceki gün yaşadığım olay geldiğinde, üzerimdeki yorganı usulca kaldırarak çıplak ayaklarımı ahşap zeminle buluşturup merdiven korkuluğunun yanına gelmiştim.
Amacım, konuşmaları rahat duyabilmek olsa da, duyduğumda pek memnun kaldığım söylenemezdi.
Annemin söylediği sözler, gururunu incitmiş olmalıydı.
Sonuçta, on sekiz yaşında bir erkeğin gücüne, dikkatine ve sorumluluklarına olumsuz anlamda laf ediliyordu.
Ama sana acımayacaktım tabii ki.
Hızla geri dönüp, dakikalarımı alsa da üzerimi giyindim ve dikkatle aşağı indim.
Özür dilediğini duyduğumda, hala gitmediğini anlamıştım.
Son basamaktan ayağım kayıp düştüğümde, dikkatinizi çekmiş olmalıydım ki, endişeyle kolumdan tutup kaldırmaya çalışırken ellerini iterek konuştum.
Sana ihtiyacım yok benim. Sesimin titremesini umursamadan kız kardeşime seslendim ve anneme sarılarak evden çıktım.
Bir kaç gün kız kardeşim götürecekti beni okula, babam yurt dışından döndüğünde ise arabayla götürüp getirecekti.
Zaten dört ay kalmisti ve kim bilir, belki de seninle bir daha asla karşılaşmayacaktım.
Annemin fikriydi ve karşı çıkmak işime gelmemişti.
Sınıfa girip her zamanki yerime oturduğumda, arkamdan geldiğini bildiğim için çantamı senin yerine koymuştum, yanıma oturmanı da istemiyordum.
O kızdan korktuğum için yapmıyordum bunları.
Sadece sana kızgındım.
Üzerime eğildiğini hissettiğimde, sesini duymuştum.
Derdin ne Bam? Neden böyle davranıyorsun? Hüzünden çatallı çıkan sesin duygularımı yerle bir etse de, ciddi olup cevap verdim.
Seninle konuşmak istemiyorum. Git başka yere otur. Dediklerime karşın gülerek karşılık verdiğinde, sinirlenmiştim ve tam konuşacaktım ki, arkamdaki sıralardan gelen tanıdık bir kız sesi açtığım ağzımı kapatmama neden olmuştu.
Boşversene Jungkook, seni istemiyor işte. Benim yanım boş, buraya gelebilirsin. Dün beni çatıda bırakan sesin aynısıydı ve sinirden, yumruk yaptığım ellerim titremeye başlamıştı.
Onunla aynı sınıfta olmamız bile berbattı ve bu, benimle daha çok uğraşacağı anlamına geliyordu.
Senin, derin bir iç çekerek yanımdan ayrıldığını anladığımda, sesini duymuştum.
Teşekkür ederim MiCha. Şu, bir türlü okul dördüncülüğünden yükselemeyen sınıf arkadaşım bayan hırslı ve tuttuğunu koparan MiCha'nın adını duyduğumda, ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.
Sınıftaki sessizliğin yerini tekrar alan uğultular arasında, dibimde hissettiğim YoonJu'nun ve YooRa'nın seslerini duyabiliyordum, ki bilerek duyurduklarına emindim.
Ahh.. Jungkook artık MiCha'nın sıra arkadaşı. Ne hoş.~
Ne kadar da yakışıyorlar değil mi? Jungkook'un, bizim MiCha'mızı mutlu edeceğini umuyorum. Sadece benim duyacağım şekilde kahkaha atarak konuşmaları dayanılmaz türdendi ve ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.
Aman Tanrım onlar çok harika bir çift oldular şimdiden!~ YooRa'nın kulağımı patlatan çirkin sesiyle birlikte ağzından çıkan son cümle, bardağı taşıran son damlaydı ve disiplin kuruluna gitmeden önce hatırladığım son şey, önce YooRa'ya sıkı bir tokat atıp sonra ise saçlarını elime geçirmemdi...
Eveeet,, ㅋㅋ ♡ Ya bildiğiniz liseli ergen hikayesi yazıyormuş gibi hissettim ama hastalığıma verin... Aslında Bam görmüyor olabilir fakat öylelerinin hisleri daha ağır basar ya, o yüzden normal insanlardan tek farkları görmemeleridir, bu da Bam gibilerine çok nadir engel olur. Böyle düşünün. ksnxhsk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYE WANT YOU [ Jeon JungKook ] ✔
Fanfiction"Gözlerin olacağım Hye Bam," dediğinde, bilemezdim bu şekilde olacağını. [[ 26.07.2016 -> 22.04.2019 ]] to @alliekookie by @swaggerdandy | Tüm Hakları Geceyi Aydınlatan Yıldızda Saklıdır.