'LINDEMANN' adlı özel uçağa bindiğimizde içerisinin aşırı lüks olduğunu gördüm. Till böyle gösterişleri şeyleri seviyordu. Koltuklar kocaman ve deriydi. İçerisi ise oldukça ferah dizayn edilmişti. Her şey beyaz, gri ve siyah ağırlıklıydı. Yolculuk oldukça rahat geçmişti. Japonya havaalanına indiğimizde çok heyecanlandım. Abimlere dakikalar kadar uzaklıktaydım onları çok özlemiştim ve Lauren'in tombik karnını görmek için sabırsızlanıyordum. Onların geldiğimizden haberi yoktu birkaç gün önce Lauren'in annesini arayıp evlerinin adresini almıştım. Havaalanından çıktığımızda gelen özel arabaya bindik. Adrese doğru yol alırken kafamı Till'in omuzunda dinlendiriyordum.
"Çok heyecanlıyım. Kesin bizi görünce çok şaşıracaklar."
"Kesinlikle."
"Sen daha önce Japonya'ya geldin mi?"
"İş için 3 kez geldim ama pek gezdim diyemem."
"Ah anladım."
"Önce eşyaları bırakalım sonra onlara geçeriz."
"Onlarda kalmayacak mıyız zaten?"
"Hayır. Ben rahat edemem. Otelde rezervasyon yaptırdım." "Neden?"
"Başkasının evinde kalmayı sevmem."
"Pekala.."
Till büyük evlere alışkın olduğu için abimlerde kalmak istememesini yadırgamadım. Otele vardığızda odaya çıkıp eşyaları yerleştirip biraz dinlendikten sonra abimlere doğru tekrar yola çıktık. Evleri küçük ve çok şirindi. Tek katlı ve bahçeli bir evdi. Arabadan inince sabırsızlıkla kapıya doğru koştum. Till bu hareketime gülmüştü. Till'de yanıma geldikten sonra zile bastım. Kapıyı açan Lauren'di. Şaşkınlıktan birkaç saniye donakaldı ve kendine geldiğinde çığlığı basarak boynuma atladı.
"İnanmıyorum! Hoş geldiniz! Bu çok güzel bir sürpriz. Hadi içeriye geçin."
"Hoş bulduk."
Abim içeriden "Lauren kim geldi?" diye seslendiğinde odaya girdim. Beni ve Till'i karşısında görünce bir ona bir bana baktıktan sonra ayağa kalkıp hızlıca yanıma gelip kollarını doladı.
"Aman tanrım! Sizi gördüğüme çok sevindim." dedikten sonra Till ile el sıkıştılar.
"Hadi gelin oturun." Dediği üzerine Till ile koltuğa yerleştik abimle Lauren'de karşımızda ki koltuğa oturdu.
"Nasıl gelmeye karar verdiniz? Çok sevindik."
Till "Tatile çıkmaya karar verdik ve sizide ziyaret etmek istedik." dedi.
Lauren "Vay buradan nereye geçeceksiniz?"
"Maldivler." dediğimde tekrar "Vayy." dedi.
Till "Sizde bize katılın lütfen." diye sorduğunda kibarca reddettiler. Sanırım yanlız kalmak istediğimizi anlamışlardı.
Uzun bir sohbetten sonra gece olmuştu ve uykudan gözlerimden yaş gelmeye başladı. Till'se bir saat önce otele geçmişti. Başkasının evinde kalmayı pek sevmediği için oteli tercih etmişti ve bense burada kalmayı. Yatağın içine girdiğimde tarif edilemez bir huzurla hemen uykuya daldım. Uykudayken çok güzel bir rüya görmüştüm. Resmen Till ile evliydik ve küçük bir bebeğimiz vardı. Bilinç altıma o kadar yatmış olacak ki bu rüyayı 10.cu görüşüm filandı. Tamam çok klişe olabilirdi ve tabi ki tek hayalim bu değil. İlk önce güzel bir mesleğimin olmasını istiyorum ama hangisinin daha önce gerçekleşeceğini bilmiyorum sanırım.
Uyandığımda saat 7 idi ve uçağımız 10'daydı. Lauren 6'da kalkıp çok güzel bir kahvaltı hazırlamıştı eksik hiçbir şey yoktu fazlaydı bile ve Till'de geldiğinde hep beraber kahvaltı yaptıktan sonra veda vakti gelmişti. Onlardan ayrılmak çok zordu ama moralimi bozmamaya çalışıyordum çünkü Till ne zaman istersem onları görebileceğimi söylemişti.