Bilmem ben öyle okuduğunda mest eden sözler yazmayı.Benim bildiğim bir sen birde yazmak. Nasıl anlatılırsın düşünmedim. Kalemi elime alınca beynimde ismin yankılanır. Kalem başlar seviyorum, seviyorum, seviyorum...
Himaye etmeye çalışırım kalemi lakin bildiğini işler devam eder özledim, özledim, özledim...
Gerek varmıydı bilmiyorum aynı anlamda olup farklı kelimelerle anlatmaya. Gerek varsa eğer, sen, gördüğüm gökyüzü kadar uzak dokunamadığımsın. Soluduğum hava gibi bedenimin her zerresinde hissettiğim lakin göremediğimsin. Karşısında lâl olduğum, senden başkasına âmâ olduğumsun. Nasıl anlatılır bilmiyorum lakin sen yokluğunun acısına duyarsızlaştığım, duyarsızlaşan yanıma fer yaptığımsın. Sen aynada gördüğüm simada varsın diye saygı duyduğumsun. Ya karşılaşırsak diye hazırlandığımsın. Sen , bensin işte ya da bende ki sen...